02/12/2014 | Yazar: Gözde Demirbilek

bu yazı kampüs içi bir 1 Aralık Dünya AIDS Günü sonrası az sitemli bi gözlem aktarımı niteliği taşımaktadır.

bu yazı kampüs içi bir 1 Aralık Dünya AIDS Günü sonrası az sitemli bi gözlem aktarımı niteliği taşımaktadır (...) elini bana "sakın 1 cm daha yaklaşma" gibi tutup kafasını öte tarafa çevirenlerden bahsediyorum. ben sana yapma demiyorum sen yine hobi olarak beni duymak isteme ama korunmayı da ihmal etme bence.
 
bu yazı kampüs içi bir 1 Aralık Dünya AIDS Günü sonrası az sitemli bi gözlem aktarımı niteliği taşımaktadır.
 
LeGeBİT olarak 3 günlük bi hiv+ bilgilendirme planımız vardı, planı peşi sıra ilk iki günü masa açma, üçüncü gün gündüz stand akabinde de TurkMSIC’ten arkadaşlarla ortak bir bilinçlendirme sunumu seyrediyor. planın ilk ayağını dün geride bıraktık ama ben bıraktığım ayak yerine yapılan birçok ayakla karşı karşıya kaldım. anlatacaklarım bununla ilgili biraz.
 
masayı açtık, bilgilendirme broşürlerini rozetleri ve kondomları da masaya dizdik ve bir süre sonra fark ettik ki kimse kondom almıyor. olabilir ben gidip özellikle bilgilenme masasından almayabilirdim (yoo alırdım, neyse) bu yüzden birisi uzatınca almak bazen daha etkili bi yöntem olabilir diyerek karşılıklı iki kadın edebiyat fakültesine giden yolun başını tuttuk. evet resmen yol tuttuk. birimizden yol kenarına kaçmaya çalışanı diğeri yakalaması gerekiyor gibi bi alan oluştu, yani biraz şaka gibi ilkokul 2. sınıflara hepatit b aşısı yapmaya çalışmıyoruz çünkü bi hemşireden kaçarken ötekine tutulsun; çünkü almak istemiyorsanız bunun bi tavrı vardır ve nettir: teşekkür ederim, almayayım ya da teşekkür ederim, istemiyorum’dur. kimse de senin cebine "şş genç adamsın lazım olur ;))))" deyip bunu sıkıştırmadığına göre bu yoldan kimsenin kaçmasına gerek yokmuştur.  ama öyle bi atmosfer oldu ki bi anda insanlar "bırakın beni bırakın dedim" moduna girdiler. ha amacımız burada yolu tutup insan utandırmak değildi (hoş ben o kadar geçip manalı manalı bakıp ÖZELLİKLE almasam utanırdım) yinelememe gerek var mı bilmiyorum burada almak istemeyenlerin istemeyişinde değil gösterilen tavırla ilgili sorun görüyorum. çünkü ben bugün dağıtmadan önce zaten: çok olumlu tepkiler toplamayacağımızın, herkesin almayacağının, nasılmış bu tırtıklı mıymış aaa tırtıklı en sevdiğimmm dedikten sonra ay ben tırtıklı değil hisset seviyorum (ki buradan sevicileri bilgilendirelim hisset ve diğer inceler diğerlerine oranla koruma oranı daha düşük, yani korunma-zevk skalasında zevke daha yakın olan kondom çeşitlerinden) diye cevap vereceğim gibi diyaloglar oluşmayacağının (oluşacak olsa bile beklentiyi en aza indirmek) zaten farkındaydım (yine de şaşırayım isterdim); çünkü sen bunu almak istemiyorsan ben bunun sebebini merak etmiyorum, sorgulamıyorum ve ne seni ne sebebini yargılayacak hakkı kendimde görmüyorum. vardı benim de böyle dağıtılan şeylerden biriyle ilgili almama görmeye tahammül edememe sebebim, kimseye "şu sebepten almıyorum" diye de derdimi anlatmak zorunda değildim ama suratlarına yazıklar olsun gözlerle de bakmıyordum. şimdi ben böyle yazarım yazarım aşağıda anlattıklarımı yapanlar değil, yine oluruyla istemediğini söyleyen arkadaşlar darılırlarsa çok üzülürüm.
 
"üç çeşit tavır gördüm" gibi cümleler kurmak ve gerçekten üç çeşit tavır gördüğüme sizi inandıracağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. birileri elimde ama dur biraz bilgi de vereyim diye bakan gözlerimi sallamayarak yüzüme bakmadan alırken, birileri de aldıktan sonra yürürken iki üç kez dönüp yüzüme baktı. birileri ne verdiğimi fark etmeden cebine attı, birileri ne verdiğimi verirken gözünün içine baka baka "aids’ten korunuyoruz" dediğim halde iki üç adım sonra fark edip en yakında gördüğü çöpe hışımla attı. neyse birine uzattım, zaten artık sözlü bilgi verme çabamın yerini broşürle birlikte kondom vermek almıştı. yüzüme manalı manalı bakıp "sorry, i’m muslim" deyip depar atarak geçti yanımdan. umarım allah müslümanları hiv+’e karşı korumada torpilli yaratmıştır da bundan benim haberim yoktur. onun haberi yoksa kötü çünkü. eğer yanımdan kızkaçıran gibi geçip gitmeseydi bu konuyu konuşmak isterdim. sonra, arkadaşım "aids’ten korunuyoruz" dedikten sonra biri sinirli sinirli "biz de korunuyoruz kardeşim(!) ama böyle değil" diye alenen çemkirerek geçti gitti. tam olarak nasıl? "aşkım ben geri çekilirim merak etme" dedikten 2 buçuk dakika sonra "dayanamadım" diyerek (açık açık yazayım mı yani diyorum ki çekilmeyerek) olmamasını temenni ediyorum. çünkü geri çekilmenin bi korunma değil korunuyoruz tabi adı altında kendini kandırma yöntemi olduğunu bildiğimizi düşünüyorum. bilmiyorsak da bilelim. yani geri çekilmeyle korunuyorum diyen bi zahmet beri gelsin. sen korunmuyorsun, sen partnerinin içine boşalmayı/sını (şanslıysan) engelliyorsun. ikisi arasında ben diyim dağlar, sen de okyanuslar kadar fark var. korunmayı hamilelik durumunu engelleme olarak görüyorsan (BİLE!) ön sıvıdan gerçekleşen döllenme oranını bir kez de benim için araştırmanı öneririm. neyse bununla birlikte "seni duymak bile istemiyorum" ellerini gördük bugün çok şükür. elini bana "sakın 1 cm daha yaklaşma" gibi tutup kafasını öte tarafa çevirenlerden bahsediyorum. ben sana yapma demiyorum sen yine hobi olarak beni duymak isteme ama korunmayı da ihmal etme bence. he mi.
 
velhasılı kelam, bir 1 aralık daha böylece geçti gitti gözlerimin önünden. bugün hazırlık binası önünde dağıtacağım. yazıyı peşin peşin yazdım ki bugün göreceğim tavırlarla üç ciltlik bi bestseller serisi yazma girişiminde bulunmayayım. yoo, kızgın da değilim. sadece özü sözü davranışların tam aksi yöne istikamet eden insanlar gördükçe hal bunu gerektirdi. mahrem adı altında yapılan ikiyüzlülüğe tahammülüm yok sanırım, bu gibi durumlarda bu tahammülün tükenmişlik derecesi kendini daha net ortaya koyuyor. ince sitemimin sebebi de bu. yoksa ne olacak ki başka. 

Etiketler:
nefret