28/04/2011 | Yazar: Samet Atasoy

‘Ben eşcinselim.’ ‘Yani anlayacağın ben geyim’ ‘Anne, ben galiba erkekleri seviyorum.’ ‘Kadın istiyorum!’

‘Ben eşcinselim.’
‘Yani anlayacağın ben geyim’
‘Anne, ben galiba erkekleri seviyorum.’
‘Kadın istiyorum!’
‘Günaydın Baba.’
 
Ağzımızdan çıkan kelimelerle söyleyebildiğimiz veya hakkında dehşet dolu fanteziler kurduğumuz gönüllü keşfedilişimizin bizim için anlamı, her ne kadar hayatımız boyunca öğrendiğimiz muhtemel bir felaket ile besleniyor. Bu hikayeler bizim hikayelerimiz ve yapacak çok şey var. Hayallerimiz, yapabileceğimizi düşündüklerimizle sınırlı olmak zorunda değil. Çünkü biz şu anda buradayız, burada bugün yaptıklarımız her ayrıntısıyla insanlık tarihi için en önemli şeyler olabilir. Milyarlarca insana ilham verebilmek hiçbirimiz için imkansız değil. Kazara bunun eşiğinde olabiliriz. Hiçbirimiz çok cahil değiliz, hiçbirimiz çok güçsüz değiliz, hiçbirimiz fazla erkek veya fazla kadın değiliz. Ancak başlayacağımız ve bitireceğimiz en güzel yer kendimiz olmaktır. 
 
Karanlık, kapatılmış odalardan, kanlı ve hiddet dolu intikamlardan, ağzından tükürükler fışkırarak nefret kusanlardan korkuyoruz. Ya da bizimle artık konuşulmamasından, bizden iğrenilmesinden, yaptıklarımızdan çekiniyoruz belki de. Tecavüze uğramak, öldürülmek, dayak yemek, eskisi gibi olamamak her an mümkün gibi. Bu hayatı sevmemekten, başka birisi olmak istediğini itiraf etmekten titreyerek kaçıyoruz.
 
Yarım ağızla, açık-fikirliliğimin ve tarafsızlığımın gösterişi olarak değil, tam anlamıyla, heteroseksüelleri de bu sürecin bir parçası olmakla yükümlü tutmanın hepimizin mutluluğu için kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Eşcinseller kadın da olsalar, erkek de olsalar başka insanlar değildirler ama aynı olmak zorunda da bırakılmamalıdırlar. Kişilik çeşitliliği bakımından tek yönlü beslenen bir topluluk olmamız hepimizi sinirlendirmeli. Bu, küçük bir topluluk olabilir, bütün bir millet veya bütün bir dünya olabilir, varlığımızın sınırlılığı nefes alamadığımız zamanlarda tüm çıplaklığıyla önümüzdedir.
 
Ölecekmişçesine korkularımızın çoğunu heteroseksüeller de paylaşıyor. Hayatla mücadele etmek eşcinsellere özel bir şey değil, biz özel bir yerden gelmedik, özel bir yere gitmiyoruz (LGBTT cehennemi?). Bu yüzden, düzelmesini istediğimiz şeyler varsa, sebeplerini kapsamlı bir şekilde anlamaya çalışmak, konuşmak, paylaşmak hepimizin yükümlülüğü. Sonuçta talep ettiğimiz eşcinsel eşitliği ise, kadınların, engellilerin, derisi daha koyu renkli olanların, parası olmayanların hak ettiklerine duyarsız isek amacımıza ulaşmak yerine, farklı gruplara ayrılmamız kaçınılmazdır. Yalnızca kendisinin eşit olmasını isteyen kişi ve gruplar ‘eşitliğini’ sömürmeye eğilimlidirler. Eşitlik talep eden hiç kimseden taviz vermesi beklenemez. 
“Ben eşcinselim” dediğimizde, hiçbir bahaneye ihtiyacımız yok. Allah beni böyle yarattığı için eşcinsel değilim! Doğada eşcinsellik olduğu için eşcinsel değilim. Eşcinsel olduğum için eşcinselim!
 
Bahaneye ihtiyacım yok, eşcinselliğimi meşrulaştırmak için eşcinsel penguenleri örnek göstermeye ihtiyacım yok. Bir hayvanın davranışları bir insanın davranışlarını kabul edilebilir kılıyorsa o insana yeterli saygı gösterilmiyor demektir.
 
Eşcinsel olduğum için veya transeksüel olduğum için Tanrı’ya sığınmıyorum, ondan özür dilemiyorum! O beni sevmiyor diye değil, ben kendimi sevdiğim için.
 
Bu benim özelim değil! Kendi yatağımda olan şeyleri herkesle paylaşmalıyım. Bütün hayatımı heteroseksüelleri öpüşürken izleyerek, bütün arkadaşlarımın karşı cinsleriyle ilgili fantezilerini dinleyerek, televizyonda aynı yatağı paylaşan bir kadını ve bir erkeği izleyerek, afişlerde birbirine seksüel yaklaşımlarda bulunan heteroseksüelleri izledim. Bunlara yabancı değilim, bunlar kötü şeyler değil!
 
Herkesin özgürlüğünün benim özgürlüğüm kadar önemli olduğunu biliyorum, devşirme ahlak anlayışı ile etrafımda durmadan heteroseksüel cinselliğine maruz kalırken, kendi sesimin duyulmasından çekinmiyorum. Herkesin tercihi kendisine değil! Ben onlarca kadın-erkek eşleştirmesine ilişkin şeye maruz kalırken, neden benim cinselliğim kendime olsun?
Hiç kimsenin azınlık olmasını istemiyorum. Herkesin aynı şeyin pençesinde olduğunun farkındayım.
 
Hepimizin farkında olması gereken şey, ne kadar kötülüğe şahit olsak da, hayatımızın bir eşcinsel olarak berbat olacağına dair tutumumuzun bizi felç ettiğidir. Bu felçten kurtulmanın tek yolu, kendimiz ve herkes için mümkün olduğunca dürüstlük ve tastamam önyargısızlıktır.
Sonunuz hayırlı olabilir...
 

Etiketler: insan hakları
İstihdam