29/05/2019 | Yazar: Aslı Alpar

Seneye yürürüz, daha güzellerini çekeriz. Rüzgâr da bizden yana eser. Yağmur da yağsın ne olacak, sonra yine gökkuşağı çıkar.

Seneye yürürüz, daha güzellerini çekeriz. Rüzgâr da bizden yana eser. Yağmur da yağsın ne olacak, sonra yine gökkuşağı çıkar.

Malumunuz Ankara Valiliği’nin Kasım 2017’de ilan ettiği süresiz LGBTİ+ etkinlik yasağı, Kaos GL Derneği’nin istinaf başvurusu üzerine 12. İdari Dava Mahkemesi tarafından 19 Nisan’da kaldırıldı. Yasak kalktı ama bu yıl da 17 Mayıs Homofobi, Bifobi, Transfobi Karşıtı Gün’de Ankara’da yürüyemedik.

Hal böyle olunca 17 Mayıs günü hem mini bir hafıza yürüyüşü yapmak hem de bir foto - haber hazırlamak üzere Gözde, Umut ve ben Ankara sokaklarına döküldük.

Amacımız fotoğraf sanatçısı Peter Perry’nin kullandığı bir tekniği kullanmak ve bu yıl da 17 Mayıs’ta alanlarda buluşamayan LGBTİ+’lar için özel bir an yakalamaktı.

Perry ne yaptı?

Perry’nin tekniğini kısaca özetleyeyim: Perry Frankfurt’ta Adolf Hitler’in 1938 yılında konuşma yaptığı belediye binası Römer’i 2016 yılında fotoğrafladı. Bugün penceresinden gökkuşağı bayrağı dalgalanan binayı ve 38’deki bir an ile birlikte yakaladı ve böylece Almanya’daki dönüşümü 1 kare ile gözler önüne serdi.

Biz de Perry’den ilhamla 17 Mayıs’larda yürüdüğümüz yollara döküldük ve tersinden bir bükme ile Ankara’daki dönüşümü kadrajımıza almak istedik. Yaklaşık 6 saatlik bir çalışmanın ardından elimizde tek bir kare dahi yoktu.

Başarısız çekimlerimizin hikâyesinin de anlatılması gerektiğini düşündüğüm için size neden bu haberi hazırlayamadığımızı anlatmak istiyorum. Böylece Ankara’nın hem kentsel hem de LGBTİ+ hakları açısından yaşadığı gerilemeyi daha iyi görebileceğimizi düşünüyorum.

İlk başarısız fotoğrafımız bu.

Bu fotoğrafın başarısız olmasının sebebi ise fotoğrafı önceki fotoğrafın kadrajına oturtmak için gitmemiz gereken mesafeyi alamamamız. Konur Sokak’ta 430 gün boyunca gözaltına alınan İnsan Hakları Anıtı’na yakın bir mesafen çekilen 2015 tarihli 17 Mayıs yürüyüş fotoğrafının çekildiği yerde 23 Mayıs 2017'de kurulan polis ablukası diğer deyişle “geçici” karakol vardı.

1 deneme, 2 deneme, 3 deneme… Meraklı bakışlarıyla bize yönelen polisler… Pes ettik ve önümüzdeki fotoğraflara bakalım dedik…

Siviller, betonarmeler...

İkinci fotoğrafta da benzer bir durum oldu…

Ziya Gökalp Caddesi’ndeki üstgeçitte “Ne hastalık ne günah yaşasın eşcinsel aşk” yazılı pankartın önünde çekilen bu fotoğrafı çekmeye gittiğimizde, üstgeçitte oturup dinlenen roman vatandaşları, elinde tespih, ağzında küfür, neredeyse fiziksel bir edime geçmeye hazır sivil polis ite kaka kovuyordu. Biz müdahale edelim derken korkudan –belli ki daha önceden tanıyorlar bu sivil polisi- bir anda dört bir yana dağıldılar. Bu kez de sivil polis bakışlarını bize yönelttiğinden “hadi dedik” diğer fotoğraf alanına gidelim, olmazsa buraya döneriz…

Üçüncü başarısız denememizde ise hesaba katmadığımız bir sorunumuz olduğunu fark ettik: berbat beton yığınlar ve hızla değişen binalar...

2015 yılında çekilen bu fotoğrafı asla doğru kadraja oturtamadık çünkü her şey çok değişmişti…

Umudumuzu yitirmek üzereydik, güneş de yavaş yavaş çekiliyordu. Gözde yol üzerinde eski evinin olduğunu ve hiç değilse bize orayı gösterip anılarını tazelemek istediğini söyledi. Ne olduğunu tahmin edin…

Belki yarı yarıya başarılı olduğumuz tek fotoğraf son fotoğraftı… Onda da fotoğraf makinesinin azizliğine uğradık, arka planı asla netleyemedik…

‘Yorulduk ama devam edip hiç değilse üst geçiti yeniden çekelim’ dediğimizde bir anda çıkan rüzgâr, başlayan yağmur… Seneye yürürüz dedik.

Ankara… Bildiğiniz gibi, hukuksuz uygulamalar, yasaklar, gözaltına alınan heykeller, karakollar, ablukalar, başkente yakışmayacak beton yığınları, rantın yok ettiği kent kimliği… Çekilemeyen fotoğraflarla son birkaç yılın dönüşümü böyle…

Umutsuz değiliz, seneye yürürüz, daha güzellerini çekeriz. Rüzgâr da bizden yana eser. Yağmur da yağsın ne olacak, sonra yine gökkuşağı çıkar.

İlgili haber:

“Zaman ne güzel alıyor öcünü”

 


Etiketler:
İstihdam