22/09/2017 | Yazar: Aylime Aslı Demir

Ai WeiWei’nın ‘Çin hükümeti nezdindeki konumu’ onun tam da bu nedenle maruz bırakıldığı tutuklamalar vb. karşısında desteklemesi konusunda tek koşuldur.

"Ai WeiWei’nın “Çin hükümeti nezdindeki konumu” onun tam da bu nedenle maruz bırakıldığı tutuklamalar vb. karşısında desteklemesi konusunda tek koşuldur."

Bu yıl dokuzuncu kez düzenlenen Uluslararası Hrant Dink Vakfı Ödül Töreni’nin yurt dışı ödülü sahibinin Ai WeiWei olması nedeniyle günlerdir bir tartışma dönüyor. Tartışmalar sanatçının yapıtlarının “sanat” olmadığına, acılardan servet kazanması gibi şeylere odaklanırken bunun yanı sıra Hrant Dink Vakfı'nın da böyle herkesle selfie çektiren, berbat işler yapan “kalitesiz” birini hazır Türkiye’de bulmuşken ona ödül vermekle ya da Eren Keskin’le o ödülü paylaştırmakla itham ediyor. Bu ithamların bir kısmının baya eksik bilgiyle oluştuğunu ya da bu konuda sapla samanın karıştırıldığını düşünüyorum.

Hrant Dink Vakfı bu ödül törenini son dakika organizasyonu olarak yapmıyor. Öncelikle ödül komitesi, daha özgür ve adil bir dünya için çalışan, bu idealler uğruna bireysel risk alan, ezber bozan, bunları yaparken, insanlara mücadeleye devam etme yolunda ilham ve umut veren kişi, kurum veya grup önerilerini herkesten bekliyor, sitesinde çağrısını yayınlıyor. Nisan ayında tamamlanan öneri toplama sürecinin ardından ortaya çıkan adaylar arasından bir yurt içi ve bir yurt dışı olmak üzere iki ayrı ödül sahibi belirleniyor (buradan da anlaşılacağı üzere paylaşılmıyor ödüller). Ödül sahipleri de bu ödülü almak üzere (sadece onlar haberdar edilerek) aylar öncesinden şehre davet ediliyor. “Hazır buradayken” değil…

Buna karar veren jüri isimleri ise sitelerinde açıkladıkları üzere önceki yılın ödül sahipleri ve bunun dışında Atom Egoyan, Étienne Balibar, Christophe Deloire, Michel Marian, Murathan Mungan, Şirin Tekeli ve Rakel Dink’ten oluşuyor. Jüri, görünce fark edebileceğiniz üzere, ne önceki yılların yurt dışı ödül sahiplerinden binlerce çocuğun, kadının hayatını değiştiren Theresa Kachindamoto’nun kabile reisliği uzmanlığını, Suudi Arabistan’daki oy hakkı davalarında öncülük eden Samar Badawi’nin agresif olup olmamasını ya da işgal altındaki Filistin’e dair yazmış olduğu kitaplar nedeniyle bu ödülü alan Amira Hass’ın tarih öğrenimi bilgisini ölçmüyor.

9. Uluslararası Hrant Dink Vakfı Ödül Töreni’ninden bir fotoğraf

İnsan hakları aktivizmi Hatun Tuğluk’un cenazesine yapılanlara karşı çıkarken yine Özgecan’ı öldüren pisliğin “belediye meclisi kararıyla” cenazesini kabul etmeyen yerel yönetimlere bunu yapamayacaklarını dile getirmeyi ya da militarizmin ülkedeki başat isimlerinin cezaevinde tecavüze uğramasına ses çıkarmayı gerektiriyor. Ai WeiWei’nın da “Çin hükümeti nezdindeki konumu” onun tam da bu nedenle maruz bırakıldığı tutuklamalar vb. karşısında desteklemesi konusunda tek koşuldur. Sanatının “kalitesi” ya da selfie manyaklığı ise bu ödül komitesinin ya da jürinin derdi değildir.

Ama belki bu, yani Ai WeiWei’nın Sabancı Müzesi’ndeki sergisi, direniş ve estetik arasındaki bağlantıyı daha fazla konuşmamızı sağlar ve bu bağlantıyı sanatçının “solcu” olmasına indirgeyen, sanatçıdan güncel politik meseleleri işinin merkezine koymasını bekleyen ya da sanat kurumlarının zaten politikayı sadece temsile indirgeyeceğini dile getirerek “estetik deneyimi” görmezden gelen kavrayışlar yerine başka tartışma olanakları doğurur.


Etiketler:
İstihdam