23/11/2014 | Yazar: Deniz Deniz

"Aşk olsun kızım. Tek farkın farklı cinsel kimliğin olsun, ne önemi var? Taktığın şeye bak. Yönünü AB’ne çevirmiş muhafazakâr demokrat bir partiyiz. Bünyemizde çok trans bireyler var"

Allah Allah ben mi yanlış duyuyorum yoksa teyze mi uzaydan geldi? Gerçekten Ak Parti’de trans bireyler aktif siyaset yapabiliyordu da ben mi bundan habersizdim.

"Destur! Ak İbneler geliyor!" başlıklı yazıyı kaleme alırken, Ak LGBT’ler denilen oluşumun saçmalığı konusunda ciddi delillerim olduğunu belirtmiş fakat asıl önemli delili saklamıştım. Kısmet bu yazıyaymış.

Sanırım 30 Mart seçimleri öncesi propaganda dönemiydi. Beşiktaş Çarşı’da stand açan bir grup Ak Partili kadınla tatlı ama bir o kadar da anlamlı bir karşılaşmam oldu. Kaldırımda yürürken o kadınlar içinden en yaşlı olanı elimi tutup "Kızım buyur katılmaz mısınız bize?" diye sordu. Son derece sevecen son derece anaç bir tavırla. Ben de gülümseyerek "Teyzeciğim ben pek size uymam. Ters mıknatıslanmaya sebep olurum" dedim. Teyze benim sarı saçlarımdan dolayı böyle bir sonuca vardığımı düşünmüş olmalı ki, "Aa kızım ne var bunda. Biz de gayet modern bir partiyiz. Sizin gibi çok kişi var aramızda. Hiç sorun olur mu?" cümleleri arasında beni kazanmak için sarılma modlarına da girdi. Allah Allah ben mi yanlış duyuyorum yoksa teyze mi uzaydan geldi? Gerçekten Ak Parti’de trans bireyler aktif siyaset yapabiliyordu da ben mi bundan habersizdim. Neyse ki jeton dank etti. Tabiya teyzecik, senin gibi derken sarı saçlarımı kastediyordu. Çok acı da olsa teyze, "sizin gibi çok var" cümlesiyle "sizin gibi saçları sarı olan çok kişi var" demek istemişti. Jeton dank etse de ben üzülsem de her zamanki güleç halimden ödün vermeden, kendilerine göz kırpmamdan durumu çoktan kavramış olan diğer iki kadına dönüp kısık sesle "Galiba teyze beni anlamadı" deyiverdim. İçlerinden biri bana hak verircesine teyzenin kulağına eğilip "Olmaz o travesti" dedi. Bu uyarıyla az önce ısrarla beni iknaya çabalayan Ak teyzecik, surat bir karış aşağı çekilmiş, oltasına takılmış balığı kaçırmış bir vaziyette elimi, kolumu, kimliğimi savurdu o çok güngörmüş ak elleri arasından.
 
Bu kadar basit mi?
 
Referandumda evet oyu verdiği halde uzun zamandır ülkenin demokratikleşmesi yolunda Ak Parti’ye dönük umutlarını yitirmiş bir birey olarak, bu karşılaşmadan sonra gerçekten çok kötü oldum. Sadece biz LGBT bireyler değil ülkenin geleceği adına. "Biz yaradanı severiz yaradandan ötürü" diyen bir siyasi partinin, dile kolay ülkenin tüm seçimlerini kazanan partinin, her iki kişiden birinin oyunu almış bir partinin kadın kollarında çalışanlar bir trans kadını bu şekilde dışlayabiliyordu. Üstelik partinin ne bileyim mesela Sultanbeyli falan değil, Beşiktaş kadın kolları yapıyordu bunu. Liderinin, AB müzakereleri başlamadan evvel, Batı’ya "Almazlarsa biz de Kopenhang Kriterleri’ni Ankara Kriterleri yapar yolumuza devam ederiz" mesajı verip, içerideki farklılıkları da "Biz yaradanı severiz, yaradandan ötürü" şeklinde selamladığı bir siyasi parti için trans bir birey daha baştan "hayır" alıyordu. Ne ki, iftarlarda ağırladıkları, birbirlerine hayır duaları ettikleri Bülentler’ine, Cemil İpekçiler’ine rağmen "hayır" çekiliyordu bana. Çünkü onların dünya görüşlerine "Ben geyliğimden vazgeçtim" diyen modacılar daha uygun geliyordu, o yüzden saraylarında giyecekleri tasarımlarını o tür modacılara sipariş ediyordular. Saraylarındaki ve hatta camilerindeki tasarımları. Onlar için trans ya da LGBT lafını ağzına almayan, türban takan bir Bülent muteberdi. Trollerinin muhalif kadın gazetecilere "travesti suratlı" şeklinde saldırdığı ve bu saldırılara karşı yönetimin sessiz kaldığı bir partide gerçekten ne işim olabilirdi ki?
 
Kendi kendime çok sordum acaba o kadınlar, farklı cinsel kimliğimi bile bile üye olmam için ısrar etseydiler ne yapardım diye? O Ak Partili teyzecik bana "Aşk olsun kızım. Tek farkın farklı cinsel kimliğin olsun, ne önemi var? Taktığın şeye bak. Yönünü AB’ne çevirmiş muhafazakâr demokrat bir partiyiz. Bünyemizde çok trans bireyler var" deseydi mesela. Bütün samimiyetimle söylüyorum ki bu partiye dönük tüm umutlarını yitirmiş ve tüm siyasi partilere de neredeyse eşit mesafede durmaya çalışan bir birey olarak belki de evet derdim. Sırf o teyzeciğin ak elleri hatırına. 

Etiketler:
nefret