27/11/2018 | Yazar: Hayat Çelik

Hayat Çelik, trans çocuklar ve yetişkinler açısından akran zorbalığına karşı akran desteği ve dayanışmasının önemini anlattı.

“Nefrete inat yaşasın hayat” diyerek yeni bir yazı dizisine başladık. Sene sonuna kadar nefret suçlarından, sanata; şiddete karşı mücadele yöntemlerinden adalete erişime çeşitli başlıklarda yazılarla LGBTİ+ etkinlik yasaklarına, medyada nefret söylemine ve LGBTİ+’lara dönük hak ihlallerine dikkat çekeceğiz. Yeni yazımızda Hayat Çelik, trans çocuklar ve yetişkinler açısından akran zorbalığına karşı akran desteği ve dayanışmasının önemini anlattı.

Yazıya, akran desteğinin olmadığı bir çevrenin ne derece ölümcül sonuçlara yol açabileceğini trajik bir şekilde gösteren, hayatın içinden güncel bir olayı anımsayarak başlayacağım.

Ağustos 2018’de, ABD'nin Denver kentinde, eşcinsel olduğunu arkadaşlarına açıkladıktan sonra, okulda dört gün boyunca arkadaşlarının zorbalığına maruz kalıp, sonrasında intihar eden Jamel Myles’in haberini çoğunuz duymuşsunuzdur. Bu trajik olay, yazının devamında bahsedeceğim göstergenin akran zorbalığı seviyesine düşmüş kırmızı alarm durumudur.

Yeşilden kırmızı alarm durumuna doğru giden iki uçlu bir gösterge olduğunu hayal edin; bir ucunda akran desteği, diğer ucunda akran zorbalığı olsun. Transfobimetre diyelim bu göstergeye de.

Bir insan ne kadar sıcağa veya soğuğa dayanabilir, insan kaç derecede ölür?

Nasıl ki, her insanın, yapısına ve sağlık durumuna göre dayanabildiği sıcaklık arası farklıysa; her transın, transfobik bir sosyal atmosfere dayanabilme eşiği de farklıdır.

Trans canlar için, Türkiye’nin siyasal ve toplumsal iklim şartları oldukça zorlayıcı. Akranlarınız aynı ortamda, oda sıcaklığı konforunda hayatlarına devam ediyorken; aynı ortam, bir trans olarak sizin hayatınızda yaşamla ölüm arasında bir mücadele alanına dönüşebiliyor. Çocukluktan itibaren bu zorlu yaşam koşullarına ayak uydurmanın mücadelesini verirken, kimi zaman göçük altında kalmış bir madenci gibi, siyahın en karasını tek başına, tırnaklarınla kazıyarak yüzeye ulaşmaya çalışıyorsun. Ya da belki küçük deniz kaplumbağaları gibiyiz, yaşam mücadelesi bizde yerin altında, kendi kabuğunu kırmakla başlıyor her şey.

“Kabuğunu kırmak”, “Dolaptan çıkmak”, “ Açılmak” ne derseniz deyin, bu evreye kadar, Transların geçiş sürecinin belki en karanlık, en yalnız dönemi. O, “Bu dünyada bir tek ben mi böyle hissediyorum”, “Neden böyle hissediyorum?” “Tanrım beni neden böyle yarattın?” gibi deli sorularla volta attığımız, çocukluktan itibaren içine hapsolduğumuz koca bir hapishane dönemi.

İşte bu koca hapishaneden kurtulmada bir taraftan akran desteği hayat kurtarıcı olurken, ters yüzünden akran zorbalığı da sizi ölüme mahkum edebiliyor.  Akran desteği transların geçiş sürecinde, çoğu zaman yaşamla ölüm arası bir öneme sahip. Çünkü çoğu trans, dünyaya gözlerini ilk açtıkları hanede, aile içinde, psikolojik ve fiziksel saldırılarla baş etmek zorunda kalabiliyor.

Akran zorbalığı mı? Evet tanırım, o benim kötü çocukluk arkadaşım

Çocukken hatırlıyorum, çoğu oyunlarımı erkek akranlarımdan gizlice oynardım. Onların benle alay etmesinden korktuğum için. “Top”,” Yumuşak”, “Kız gibi” sözlü tacizlerine maruz kalmamak için.

Bir çocuktan oyunlarını alırsanız geriye neyi kalır ki? İkili, heteroseksist cinsiyetçi toplumsal sistemin devamı için, “Erkek çocuğu bebeklerle oynamaz” gibi, çocukluğun saf doğasına, koca koca binalar inşa ediliyor. Bu trans çocuklar için bir öz yıkıma dönüşüyor. Kumdan kalelerimizi yıksanız da kum ve deniz halen orada biliyoruz. Açamadığımız goncalarımızı başka baharlara saklıyoruz. Bir değil gerekirse iki kere doğuyoruz. Çünkü varız ve hep var olacağız.

Akran desteği, trans geçiş sürecinde gerekli özgüvenin sağlanmasında önemli bir paya sahip

Transların gelişiminde aile desteği kadar, akran desteği de, hem çocukluk yıllarında hem de ergenlik sürecinde hayatlarının önemli, eksik bir parçasıdır. İkili cinsiyet normlarının kalın duvarları arkasında sıkışıp kalan, bu normlara uymadığı için kendini suçlayan, giderek kendi içinde yalnızlaşan ve bu yalnızlıkta boğulmakta olan translar için, akran desteği çoğu zaman bulunması zor bir can simididir.

Kendilerini hissettikleri gibi performe edebilecekleri güvenli sosyal alanlardan mahrum bırakıldıkları için, kimlik gelişimleri sekteye uğrar, bu durum özgüven kayıplarına neden olur. Trans geçiş sürecinde akran desteği bu kayıpların yeniden kazanabilmesini ve kişinin kendini ait hissettiği bedensel cinsiyete taşıyabilmesi için, gereken hareket enerjisini sağlar.

Akran desteği neden önemli diye kendi geçmişime dönüp baktığımda, 2011 yılında Çapa Tıp Fakültesi’nde düzenlenen trans terapi grubu toplantılarına ilk katıldığım gün aklıma geliyor. Gözlemci statüsünde olduğum için toplantıdaki konuşmalara dahil olamıyordum, sadece dinleyici olarak yer almam gerekiyordu. Toplantı sonuna doğru Şahika Yüksel, gruba ilk kez katıldığım için bana izlenimlerimi sormuştu. Ben de, yalnız olmadığımı hissettiğimi ve benimle benzer duyguları deneyimlemiş, benzer zorlukları yaşamış kişilerle hayatımda ilk kez bir arada bulunmamın çok iyi hissettirdiğini söylemiştim. Hayatımda ilk kez 50’ye yakın trans kadın ve erkekle bir aradaydım. Bu, bir tünelin ucunda ışık görmek gibi, umut vericiydi, cesaretlendiriciydi. Artık karanlıkta önümde uzanan bir yol belirmişti ve bu yolda yalnız değildim üstelik. Fikir danışabileceğim, kendim gibi olabileceğim, danışabileceğim, dayanışabileceğim bir sosyal çevrem vardı artık.

Trans geçiş süreçlerinde gerekli akran desteğinin sağlanmasında önemli bir ihtiyaca hizmet eden trans destek gruplarının Türkiye’de farklı illerde yaygınlaştırılması gerekiyor. Çünkü oluşturulan bu gibi sınırlı özel alanlar dışındaki hayatın geri kalan kısmında, transların süreçlerini destekleyici bir alan yok.

Özetle bu destek grubu, bir Hayat kurtardı. Başka hayatlara da destek olabilmesi için 2013’ten beri, bu grubun devam etmesine gönüllü olarak katkı sağlıyoruz. 2018 yılı Trans Terapi Grubu katılımına ilişkin düzenli olarak tuttuğum katılım bilgilerini, hazırlayacağımız görsel grafiklerle Aralık sonuna doğru paylaşacağız. Hazırlayacağımız bu katılım grafiği, bizlere transların var oluşuna dair umut verici, güzel şeyler söylüyor.

“Cinsiyetinden hoşnutsuzluğu olan bireylerde psikolojik dayanıklılığın arkadaş desteğinin düzeyiyle olumlu yönde ilişkili olduğu saptanmıştır. Alanyazında psikolojik dayanıklılığın ölçekle değerlendirildiği tek çalışmada, trans bireylerde Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği ile ölçülen psikolojik dayanıklılık, LGBT akranlarla görüşme sıklığıyla ilişkili bulunmuştur. Psikolojik dayanıklılığın niteliksel yöntemlerle incelendiği iki çalışmanın ortak bulgusu da; destekleyici bir çevre içinde bulunmanın, özellikle de sosyal aktivizm içinde rol almanın, dayanıklılıktaki önemine işaret etmektedir. Bu çalışmanın bulguları da benzer şekilde cinsiyetinden hoşnutsuzluğu olan bireylerde, arkadaş desteğinin psikolojik dayanıklılığın güçlü bir yordayıcısı olduğunu göstermektedir. Sosyal desteğin genel olarak stresle başa çıkma gücünü olumlu etkilediği, damgalanma ve ayrımcılığın olumsuz sonuçları karşısında tampon işlevi gördüğü öne sürülmektedir. Cinsel azınlık gruplarında, sosyal kaynakların niteliği ve algılanan destek düzeyinin psikolojik dayanıklılığa etkisinin önemli olduğu öne sürülmektedir.”*

Transların kendi ağızlarından geçiş sürecine yönelik destek grupları sayesinde akran desteğinin hayatlarına nasıl dokunduğuna kısaca bir göz atalım:

“Her yönden daha sağlam hissediyorum kendimi. En güzeli ortak paylara sahip olan birçok insanla tanışma kaynaşma şansımız oluyor. Sanırım güzel insanlar insanı daha da barıştırıyor kendisiyle, daha çabuk içsel transfobimizi yıkabiliyoruz.”

“Doktorlardan değil de süreci bitirmiş veya süreci bitirmekte olan deneyimli ve bilgili arkadaşlarla iletişim kurmak gideceğim yolu kısalttı.”

“Sizinle aynı hisleri yaşayan insanlar var ne anlatsanız anlıyor ve destek olabiliyorlar. Daha da cesaretleniyorsunuz süreci bitirmiş veya sonunda olan kişileri gördükçe bende başarabilirim diyorsunuz.”

“Açık konuşmak gerekirse kendim gibi insanlarla tanışıp onların deneyimlerini dinlemek geçiş sürecimi olumlu yönde etkiledi. Arkadaş çevrem daha da gelişti bu sayede. “

“Süper arkadaşlarım oldu, kendimi yalnız hissetmiyorum, trans erkeklerin varlığından haberim oldu. “

“Grup terapilerinde kendime olan öz güvenim çok çok daha iyi oldu.”

“Türkiye’de en stresli ve zor zamanlarda grup, en büyük moral kaynağım oldu.”

“Grup terapileri geçişimi hızlandırmam için beni çok cesaretlendirdi. Kendin gibi birçok insan ile bir aradasın ve benzer sorunlarla yaşıyorsunuz. Birbirlerinizin deneyimlerini dinleyerek güçleniyorsunuz.”

Var olan katı, ikili cinsiyet rejimini, debisi yüksek bir nehre benzetecek olursak, translar bir kıyıdan öteki kıyıya geçmeye çalışırken, nehrin tam ortasındayken, akıntıya kapılıp boğulması bir an meselesi olabiliyor. O nedenle böyle bir anda akran desteği can simidi gibi hayat kurtarıcı bir işlev görebiliyor. Düşünün ki bir üniversite okuyorsunuz ve o üniversitenin T bölümünde okuyan tek öğrenci sizsiniz. O üniversitede o bölümü okumaya dair bilgi alışverişinde bulunacağınız, kaçırdığınız derslerin notlarını isteyebileceğiniz, kantininde kendi dilinizle sohbet edebileceğiniz bir arkadaşınız bile yok. Siz aynada gördüğünüzden ibaretsiniz. Hatta aynada gördüğünüz bile siz değilsiniz. Mahallenizde de sizden bir tane daha yok. Akran desteğinin hayatın diğer alanlarında da olmadığını düşünürseniz, bütün hayatı o üniversitedeki, o bölümü tek okuyan öğrenci gibi yaşıyorsunuz.

Bu alanda yapılan araştırmalar da, akran desteğinin psikolojik direnme gücü sağladığını gösteriyor. Çocukluk ve ergenlik dönemlerinde transların yaşadığı psikolojik kayıpları da göz önünde bulundurursak, trans geçiş sürecinin zorlu dönemeçlerinde baş edebilmek için transların akran desteğine herkesten daha çok ihtiyaç var.

* Koray BAŞAR, Gökhan ÖZ “Cinsiyetinden Hoşnutsuzluğu Olan Bireylerde Psikolojik Dayanıklılık: Algılanan Sosyal Destek ve Ayrımcılık ile İlişkisi” Türk Psikiyatri Dergisi 2016;27: 5

Yazı dizisindeki diğer içerikler:

Ne işimize yarıyor bu performanslar?

“Japon Arzu öldü” dediler…

İnterseksin patolojikleştirilmesinin tarihi ve bugünü

Trans intiharlarında dışlanma ve nefretin izleri

25 Kasım: Biseksüelim, lezbiyenim şiddete karşı buradayım!

Bir dava dosyasının kısmi analizi ve nafaka tartışmalarına “ihtiyaç” molası

Monoseksizme de karşı bir 25 Kasım!

*Bu makale Avrupa Birliği'nin desteklediği LGBTİ'lerin İnsan Hakları için Farkındalık ve Savunuculuk Projesi kapsamında yayımlanmıştır. Bu, yayının içeriğinin AB'nin resmi görüşünü yansıttığı anlamına gelmez.


Etiketler: yaşam
nefret