26/11/2014 | Yazar: Hande Çayır

Soyadı meselesi ciddî bir konu. Azınlıkların soyadlarını Türkçeleştirmekte diretenler, kadının kimliğine de müdahalede bulunuyor.

Toplama kamplarında, insanları aşağılamak için ilk önce, ellerinden isimlerini alıp onları numara ile çağırdıklarını biliyor musunuz?
 
Eşi ile boşanmadığı hâlde, her ihtimale karşı çantasında nüfus kayıt örneği bulunduran kadınların taşıdığı yükten haberdar mısınız?
 
Yazar Sylvia Plath öldüğünde, hayranlarının, kocasının soyadı olan “Hughes” kelimesini mezar taşından söktüklerini duymuş muydunuz?
 
’Soyadına Sahip Çık’ kampanyasına, eski CHP İzmir Milletvekili Dr. Canan Arıtman başta olmak üzere Türk Anneleri Derneği, Türk Hukukçu Kadınlar Derneği gibi kadın derneklerinin, avukatların ve binlerce kişinin destek vermesi sizce neden?
 
Feminist sanatçı CANAN’ın baba soyadını da, koca soyadını da reddetmesi ve işlerini soyadsız CANAN olarak yayımlamasına ne dersiniz?
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Ünal Tekeli davasında, bu durumu “özel hayatın” ve “ayrımcılık yasağının” ihlali olarak sayması niçin?
 
Akademisyen Sırma Oya Tekvar, yıllardır sürüp giden soyadı davasında neyin mücadelesini veriyor? Avukat Alev Yıldız neden bu davaları takip edip duruyor?
 
Bilişim, yazılım, elektronik ve ticaret sektörünün neredeyse yarıdan fazlasının halkla ilişkiler işini yürüten ajans Marjinal Porter Novelli’nin başkanı Asuman Bayrak, evlenmeden önceki soyadını koruyabilmek için açtığı davalardan sonra, son çıkış olarak gördüğü boşanma ve birlikteliklerine ara vermeksizin kocası ile aynı evde yaşamaya devam etme kararını niye verdi?
 
Ben neden “Yok Anasının Soyadı / Mrs. His Name” adlı filmi yapmak için iki senemi harcadım?
 
Sistemin işleyişi ve takibi T.C kimlik numaraları ile de mümkünken, Türkiye muhafazakârlığında, kamusal alanda, durup dururken bankaların annemizin bir zamanlar kız (!) olduğunu hatırlatması da neyin nesidir? Gizli bir bilgi hâline gelen kadının unutturulmuş tarihini sorup durmaları trajikomik değil mi?
 
Soyadını geri isteyen kocalar
 
Bana bu yazıyı yazdıran olay şu oldu: İvana Sert evlenmeden önce kullandığı soyadını evlenince bırakmış ve kocasının soyadını almış vakti zamanında. Hoş, öyle yapmamış olsa bile, Türkiye’deki kanunlara göre, ya iki soyadı kullanabilecekti ya da sadece kocasının soyadını almak zorunda kalacaktı. (Özel alanda ilk soyadı ile ilerlemek ayrı bir seçenek, bir diğeri için bakınız: “evlenmemek”). Gelgelelim, boşanmışlar. Kocası, rahatsız olup zamanında verdiği soyadını geri almak için itiraz etmiş; hatta durum, bunun da ötesine geçip Yargıtay’a gitmiş.
 
Soyadı meselesi ciddî bir konu. Azınlıkların soyadlarını Türkçeleştirmekte diretenler, kadının kimliğine de müdahalede bulunuyor.
 
İvana Sert, daha önce Serap Ezgü davasında olduğu gibi -korkarım- benzer süreçleri yaşayacak. Ezgü davasında da boşanılan koca, dava açıp soyadını Serap Hanım’dan geri almıştı. O şimdi Serap Paköz. Bir insanın adı ve soyadı böylesine rastgele bir şekilde değiştirilebilir mi? İnsan haklarına aykırı olan bu konu, ağızlarda sakız çiğnercesine gevelenebilir mi?
 
Evet, Sert’in kocası Yargıtay’a başvurmuş. Özenli kullanılmadığını iddia ettiği soyadını geri istemiş. Bu durum, erkeklik gururunu incitiyormuş.
 
Eskiden kölelerin isimlerini* değiştirirmiş sahipleri, onları edindiklerinde... Ataerkil düzen ve onu destekleyen hukuk sistemi gözden geçirilmediği sürece kadın, erkek, çocuk, LGBTİ kimseciklere rahat yok. 
 
İvana Sert, -böyle cümleleri sevmiyorum ancak meramımı anlatabilmek için başvuracağım- bir markadır. Bu isimle bir fabrika kursaydı, onun adını da mı değiştirtecektiniz? Kaldı ki “Sert” soyadı bir sürü insana ait olabilir. Anlatmaktan usandım. Murakami’nin bir sözü ile bitireyim: If you cannot understand it without an explanation, you cannot understand it with an explanation.**
 
Görünür ve görünür olmayan tüm kadın hikâyelerine*** saygılarımla... Mücadelenizi paylaşıyorum. ****
_____________________________________________________
* Surinam’daki Yahudilerin aksine, Barbados Yahudilerinin çok azı plantasyon sahibiydi. Barbados küçük bir ada ve 1660’larda işlenebilen tüm toprakların hâlihazırda sahibi olduğu için Yahudiler’in çoğu Bridgetown’a, bir kısmı da kuzeyde Speightstown’a yerleşip ticaretle uğraştılar. Barbados telefon fihristine bakıldığında hâlen Brezilyalı Yahudilerin soyadlarını taşıyanlar bulunur. Bu isimler, gerçek anlamda Yahudilerin soyadları olabileceği gibi, Sefaradlarla karışık evlilik yapmış olan yerlilerin veya sahiplerinin soyadını alan kölelerin soyadları olabilir.
** Açıklamasız anlamıyorsanız, açıklamayla da anlayamazsınız.
***  Bu örnek, ağırlıklı olarak kadınları kapsadığı için bu ifadeyi kullandım. Duruma göre bambaşka grupları ve hikâyeleri de desteklemek beni büyütüyor. Yaşasın esneklik!

**** Buradan ne kadar oluyorsa işte o kadar. 


Etiketler:
İstihdam