25/05/2011 | Yazar: Özlem Sönmez Ertem

İlk uzun metrajlı filmi “Gomeda”yı izlemedim.

İlk uzun metrajlı filmi “Gomeda”yı izlemedim. Bu kaydı, “alfabenin gösterenleri ve gösterilenleri arasında yaratılan irrasyonel bir kısa devre” olarak tanımladığı, ödüllü kısa filmi  “Alfabetik Düşler”i referans alarak, benzer bir dil ve düşünce birliği kurabilmenin ve yeni tanışmış olmanın heyecanıyla giriyorum. Tan Tolga Demirci “bu coğrafyada çekilmiş ilk sürrealist filmi Gomeda” için şöyle diyor: “Amacı, çalakalem yazılmış öznel bir tarih üzerinden kıvılcımlar yaratmak.”
 
Kişisel tarihin gücünü dünya tarihinin üzerinde tutarak, beni, bulabildiğim tüm söyleşilerini okumaya sevk eden Demirci, hem kişisel tarihinden notlarla hem de söz konusu kısa filmine rehber olabilecek değerlendirmeleriyle konuk oluyor buraya:
 
“… Çocukluğumdan bana miras kalan en büyük gerçek, korku filmleri oldu. Beni sinema eğitimi almaya iten, geçen yıl Es Yayınları’ndan çıkan ‘Korku Sinemasının Psikanalizi’ isimli kitabı yazdıran, hep bu mirasın rahatsız edici asalaklığı oldu. Korku sineması, çocukluk dönemine takılıp kalmış bir sinemadır. Tıpkı susamış bir köpek gibi simgesel düzenimi alt üst eden bu doyumsuz gerçeğe bir yanıt vermek zorundaydım. Önce sinema eğitimi aldım, olmadı. Sonra kitap yazdım, yine olmadı. En sonunda bir film çektim. Umarım bu şeytani miras, bundan böyle yakamı bırakır da, eli yüzü düzgün bir gerçeküstü drama çekebilirim.”

Şimdilerde blog aracılığıyla Sürrealismus’u internette aktif tutmakta neden ısrarlı davrandığına ilişkin soruya:
 
“Dört yaşlarında kalabalık bir alış veriş merkezinde annemin elini tutuyordum. Uzunca bir süre yürüdükten sonra aniden kafamı kaldırdım ve annemin yerinde başka bir kadının olduğunu gördüm. Sivri tırnakları kırmızı ojeli, kemikli yüz yapısına sahip kırk yaşlarında bir kadındı bu. O anda ölüyormuş gibi bir duyguya kapıldım. Nefesimi tuttum ve gözlerimi sıktım. İçimden var gücümle annemi düşünmeye başladım. Beni beslerken, beni döverken ve beni yıkarken onlarca fotoğraf geçti gözümün önünden. Sonra aniden gözlerimi açtım ve yeniden yukarı, elini tuttuğum kadına doğru baktım. Bu kez annemdi gördüğüm. O günden sonra tarifi olanaksız bir ayrılık kaygısı yaşamaya başladım. Grubu aktif tutma nedenim, aynı zamanda annemin elini bırakma kaygımdan kaynaklanıyor.”
 
Neden 1905-1987 yılları arasında yaşamış olmayı istediği ile ilgili soruya ise: 
 
“…Dünya tarihinin son dönemine baktığınızda, 20. yüzyılın başından 90’lı yıllara kadar her on yılda bir keskin ve eşsiz diyebileceğiniz bir ritim yakalayabilmeniz mümkün. Her on yıl bize kendi tarzını, kendi ritmini, kendi sloganını rahatlıkla iletebiliyor. Ancak son yirmi yıl için aynı şeyi söyleyebilmek mümkün değil. 90’lı yıllarla birlikte on yıllık dönemlerin ritmik özgünlüğü ve kendine has tavırları tamamen yok olup gitti. Müzik sona erdi, pek çok duygu kendini aynı ritimde tekrar ederek çürümeye bırakıldı. Dünya tarihinin son biçimsel devinimi, son ritmi, son rengi ve son on yılı 80’li yıllardır. Sonrası kafası kayıp cesettir.
 
…Marcel Duchamp şöyle der: ‘Sorun yoktur, o halde çözüm de yoktur...’ Aydınlanma döneminde bu önermenin hitap şekli şuydu: ‘Sorun vardır, çözümü de bellidir’. Oysa postmodern süreçte, sorunun safhında olan tamamen boyut değiştirdi ve çözüm gizlendi. Dolayısıyla postmodern dönemde önermenin hitap şekli şu oldu: ‘Sorun da gizlidir, çözüm de...’ 80’lerin sonlarıyla birlikte pek çok düşünür, modern düşünme disiplininden, yani sözün slogan gücünden vazgeçerek, boyut değiştiren yeni dünya sorunlarını kendi bakış açılarıyla ortaya koymaya çalıştılar. Kimileri ‘sorun vardır, çözüm boşunadır’ diyen marjinal bir yeni sağ çizgide kaldı, kimileri ise ‘sorun vardır ve çözümü içindedir’ diyen yeni sol bir çizgiyi tercih etti. Ben, daha önce de ayrılması gerektiğini düşündüğüm içsel ve nesnel siyaset açısından iki ayrı önerme sunmak peşindeyim. Öncelikle içsel gerçeklik açısından Marcel Duchamp’la aynı düşüncedeyim: ‘Sorun da yoktur, çözüm de...’ Ancak nesnel gerçeklik açısından sorunun ve çözümün gizlendiği inancını taşıyorum.”


Etiketler: kültür sanat
İstihdam