10/10/2011 | Yazar: Ümit Manay

Hadım yasasını savunuyorum… Sapıklık olan iki hemcinsin aşk yaşaması değil bir iki it soyunun bu çocukların şen kahkahalarını canice çalmak, bebek tenlerine pis ellerini uzatmasıdır.

Ay’la yıldızların kardeş olduğuna inandığınız zamanlarda, sizi hala ninnilerin uyuttuğu yaşlarınız. Dişlerinizi fırçalayıp, yatağa girmekten nefret ettiğiniz,
Televizyonun hep açık kalmasını istediğiniz, kanepe karşısında uyuklamak, hatta uyumak istediğiniz geceler…
Masum temiz, bembeyaz bir ruha sahipken, daha erkek nedir? Kadın nedir? Diye kafanıza soru işareti düşmediği, Ağabey ya da abla dediğimiz insanlara sarılıp gülümseyebildiğimiz günler.
Diyeceğim o ki; bazı çocuklar erken büyür.
Güvendiğiniz yetişkinler gelip, (Hatta bazen öz Anne ya da Baba) sizden çocukluğunuzu öyle canice elinizden alır ki; ne yapacağınızı bilmeden gider Ölüm baba’ya güvenirsiniz.
Sonu silinmektir suçsuz yere.
Hâlbuki daha çocuksunuzdur, seks nedir bilmez, penis, vajina’yı ayıp bilirsiniz.
Size öyle bir öğretirler ki şaşar kalırsınız.
Bir odanın içinde ya da uykunuzun en tatlı yerinizde; simsiyah bir el ağzınızı kapatır.
Sonra bilmediğiniz cisimler ruhunuza girer – çıkar, girer – çıkar…
Kapalı kapıların ardında sesinizi kimse duymaz.
Çocuk olmaktan o gün vazgeçmiş, çoktan büyümüşsünüzdür
Sonrası daha acı… Öyle bir yara açılır ki içinizde, hem iltihaplı hem de merhemi hiç bulunamayan…
Çocuk anüsünüzden ya da vajinanızdan kanlar gelse de, ayıp ya kimseye söyleyemezsiniz.
Bundan sonraki yıllarınız hep korkulu geçecektir.
Cümleler ağzınıza kadar gelecek ve hiçbir zaman konuşamayacaksınızdır.
Önünüzde kocaman bir ayna, aynanın önünde siz arkanızda siyah gölgeler, anüsünüzden içeri giriyor. Tıpkı bir Stephen King romanı gibi…
Masumiyetinizi çalan kişi hiç de adil olmayan şekilde kaybolur gider bir de, yakasına yapışıp hesap soramadan, sonsuzluğa çeker gider.
Biliyorum bu yazıyı, masumiyeti çalınmışlar da, (çalmış olanlar da) okuyacak.
Belki öksüz ruhlara, çocukluğunu bir parçasını o caniden saklayabilmiş olanların yüreğine az da olsa su serpecektir.
Hep bir ağızdan dağa taşa haykırarak, belki de tanrıya bir parça sitemle, yüzleşmek…
İçinizdeki acıyı ne kadar ezebilirseniz, karşınızdaki cani o kadar küçülecektir. Ruhunuzun devliği karşısında sus pus olacaktır.
Hadım yasasını savunuyorum…
Sapıklık olan iki hemcinsin aşk yaşaması değil bir iki it soyunun bu çocukların şen kahkahalarını canice çalmak, bebek tenlerine pis ellerini uzatmasıdır.
Bu yazıyı okuduktan sonra gidin, annenize doya doya sarılın…
Yıllardır söylemek isteyip de söyleyemediğiniz bir şeyler varsa ona anlatın.
Ne yapın edin, onu ikna edin zor değil, biliyorum başaracaksınız… Bakın ben başardım ve daha o gün dedim; “Anne külotumda kan var.”

Etiketler:
İstihdam