02/01/2010 | Yazar: Buğra Tokmakoğlu

Yazmaya, örnekleri çoğaltmaya devam. Türkiye’nin dört bir yanından birbirine yakın, aynı geçmişi taşıyan örnekler çıkıyor.

Yazmaya, örnekleri çoğaltmaya devam. Türkiye’nin dört bir yanından birbirine yakın, aynı geçmişi taşıyan örnekler çıkıyor. Birçok biseksüel erkeğin benzer zor yaşamları varmış bunu fark ettim.

İlk yazıdaki biseksüel erkek işadamı aile baskısıyla evlendirilmişti. Aile yaşamı kurması onun yaşamında çok büyük bir değişiklik yaratmadı. Aksine bir çocuk yaptı ancak çocuğu ile fazla zaman geçiremedi. Evinde oturduğu ve mutlu olduğu zaman dilimi zaten yok denecek kadar azdı. O genç erkek sevgilisi ile zaman geçirmekten daha çok keyif alıyordu. Ne zamana kadar? Bir gün bu gerçek ortaya çıkana kadar. Ne anne ve babasının haberi vardı yaşananlardan, ne eşi olan kadının ne de ufacık oğlunun…
***
Koyu bir futbol fanatiği o. Tuttuğu takımın futbol maçlarını kaçırmaz, tüm marşlarını ezbere bilir. Arkadaş grubu ile her hafta ya kendi şehrindeki statta ya da deplasman takımının stadında hep o ateşli tezahüratlarıyla.
 
Giydiği eşofmandan, boxerına kadar her şeyi takımının renklerinde. Genellikle eşofmanıyla ve spor ayakkabısıyla katılıyor sosyal yaşama. Hemen hemen iki akşamda bir halı sahada maç yapıyorlar. Bol şamatalı, kavgalı, gürültülü, eğlenceli anlarla.
 
Kızlarla da olmuş ilişkisi erkeklerle de. Hepsinin yeri ayrı diyor benim için. Uzunca bir dönem ilişki yaşadığı biri travesti olmuş artık. Çok üzülmüş engellemek istemiş ama olmamış. Gitti elimden diyor. Oysa ne güzel günler yaşamıştık, beraber olduğumuz anlar o kadar güzeldi ki… Birkaç defa sıra dışı barlarda rastlaşmışlar. Tanımamazlıktan gelmiş ikisi de hiçbir şey yaşamamışlar gibi.
Ünlü bir teknoloji firmasının sanayi bölgesindeki fabrikasında çalışıyor. Askerliğini yapmış. Hayat güzel devam ediyor. “Paramı kazanıyorum, gönül işlerim iyi, takımım da kazansın başka bir şey istemem” diyor.
 
Kızlardan çok erkekler giriyormuş hayatına, “kızlarda bulamadıklarımı buluyorum çoğu zaman onlarda, en azından beni, bir erkeği anlıyorlar” diyor. Arkadaşlarının evinde gizli kaçamak ayarlanan saatlerde görüşülüyor. Kimse görmesin, kimse duymasın, sonra ne olur adımız, neye çıkar, ne derler bana?
 
Birkaç saatlik keyif zamanlarının ardından çoğu kez birbirini tanımayan iki insan gibi ayrılıyorlar evden. Ortalık güzelce toplanıyor, izler siliniyor. Geçmişe, biraz önceye dair ne varsa yok ediliyor özenlice. Yaşandı ve bitti mantığı çok daha etkin bu tarz ilişkilerde. Bazen kafa uyarsa birkaç defadan fazla görüşülebiliyor. O tarz kişiler seyrek çıksa da güzel oluyor. Sevgili gibi oluyor, daha samimi, daha sıcak, birbirini daha çok tanıyorcasına.
 
Nereye geldik?
Tipik, bilindik aile baskısı başlıyor. “Oğlum evlen, oğlum evlensene artık.” Baskılar maddiyata, maddi desteğe de gelince tak ediyor kafa. “Tamam evleniyorum.” Anne ve babanın uygun gördüğü gelin hanımla evleniliyor. Ev, eşyalar, her şey hazır.
 
1,5 yıllık bir evliliği var onun da, hanımı annesine gidince eve genç erkekler geliyor. Kaçamaklar daha özenli ve daha dikkatli de olsa bir şey değişmiyor. Tıpkı değişmeyen aile baskısı gibi…


Etiketler:
İstihdam