07/01/2010 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Antropoloji ve sosyolojide değişik etnik kökenleri olan bireylerin veya grupların toplumdaki dominant kültür içinde erimesine “asimilasyon” deniyor.

Antropoloji ve sosyolojide değişik etnik kökenleri olan bireylerin veya grupların toplumdaki dominant kültür içinde erimesine “asimilasyon” deniyor. Asimilasyonun gerçekleştiğine karar verebilmek için, bu bireylerin veya grupların baskın kültürün bireylerinden sosyal olarak farklılıklarının kalmamış olması gerekiyor. Bir de “kültürizasyon” var. Asimilasyon, kültürizasyonun son noktası. “Asimilasyon” ister gönüllü, ister zorla gerçekleştirilsin, etnik azınlıkların tamamen erimeleri, nadir görünün bir şey. Genellikle din, fiziki yakınlık, yemek ve estetik gibi özellikler dirençli çıkıyorlar. Azınlık gruplar tam bir “asimilasyon” yaşayacaklarına, değişik derecelerde “kültürizasyona” maruz kalıyorlar. 

Asimile eden dominant kültürün en önemli silahı, dil. Dilini konuşmayan, konuşamayan ve dilinde üretemeyen azınlığı kültürizasyona uğratmak ve sonunda asimile etmek mümkün olduğundan, bütün emperyal güçlerin ortak silahı hep dil olmuş. Bugünkü Birleşik Krallık’ta, işte bu nedenle artık İskoç ve İrlandalılar’ın kendilerine mahsus bir dilleri yok. Gallice’ye gelince, daha iyi direnebilmiş olmasına rağmen ve günümüzdeki bütün diriltme çabalarına rağmen, hâlâ pratikte yeterli bir dil değil. Yine benzer bir nedenden, değişik Türk lehçeleri birbirlerinden günümüzde olduğu kadar farklı. Kürtlerin edebiyat, sanat ve bilimdeki, dünyadaki yerleri de yine aynı nedenden, dünya sıralamasının en altlarında bir yerde! Kanada’nın Kebek eyaletinde işte bu nedenle Fransızca konuşmak en önemli mücadele yöntemi!
 
Azerilerden bahsederken sık sık “Bir millet, iki devlet” övünmelerini duyarsınız ya. İşte geçenlerde bir Rus diplomat, hem de TRT’de kendisine sorulan politik soruları Türkçe cevaplarken, Azerilere atfen “Ama onların ana dilleri, Rusça” deyiverdi!
 
Benim şansıma ömrüm asimilasyonu mükemmelleştirmiş iki kültürün hüküm sürdüğü topraklarda geçti. Çok gezip, gördüm ve birçok kültürün bir arada yaşadığı ülkelerde vakit geçirdim ama İngilizler ve Türkler kadar asimilasyonu pratiğe böylesine dökebilmiş dominant kültür az gördüm!
 
Türkiye, asimile edilmiş azınlıklar ülkesi. Kaç tane doğru dürüst, Ermenice konuşan, yazabilen Ermenimiz, Rumca okuyup yazabilen Rumumuz, Kürtçe’nin hangi lehçesi olursa olsun, Kürtçe üretebilen Kürdümüz var? Diğer azınlıklarımızın, dilleri konusundaki üretebilmeleri işini zaten geç! Bu toprakların asimilasyon süreci artık tamamdır. Atatürk “Ne mutlu Türküm diyene” dediğinde, bu topraklarda bin yılda tamamlanan asimilasyon sürecine noktayı koymuyor muydu?
 
Asimile eden dominant kültürün hep efendileştirdiği, ekonomik olarak güçlendirdiği rol modelleri oluyor. AKP ile tepe noktasına eriştiği düşünülen Milli Görüş Türklüğü de, bu topraklardaki asimilasyon geleneğinin son versiyonu. Model “Sünni Heteroseksüel Türk”, bütün azınlıklar buna göre ayarlanacaklar. Ayarla!
 
Herkes gibi ben de 2010’a umutla bakmak istiyorum. Samimi açılımlar istiyorum, işsizlik; özellikle de genç işsizliği düzelsin istiyorum, sokaklarımızdaki dilenciler artmasın istiyorum, emekçinin hakları gasp edilmesin istiyorum, sadaka kültürünün sonu görünsün istiyorum, hukuk devleti istiyorum, demokrasi istiyorum, insan haklarına saygı istiyorum, iyi eğitilmiş gençler görmek istiyorum, insanlar ülkemizde “öteki” oldukları için itilip kakılmasınlar istiyorum, insanlar onurlarından taviz vermeden yaşayabilsinler istiyorum, sevgi, aşk istiyorum, güzel şeyler görmek, duymak, tecrübe etmek istiyorum. Tek başıma değil, hep beraber.
 
Yalan, riya duymak istemiyorum. Nükleer enerji lafını işitmek bile istemiyorum. Hayvanlara eziyet edildiğini görmek istemiyorum. Sol gösterip, sağ vuran gazetecilere itibarın azalmasını umuyorum. Türkiye’nin istikrarlı, güçlü bir sol sese kavuşmasını bekliyorum.
 
İktidar şakşakçılarının seslerinin kısılmasını, iktidarın değişmesini istiyorum. Bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak istiyorum. Hep birlikte. Bu ormanda sadece “Sünni Heteroseksüel Türk” ağaçların yaşamaya hakkı olmamalı.
 
Asimilasyona giden yolda, kültürizasyonun oranı ile hür olabilmek doğru orantılıdır. 2010 asimilasyona direnme yılı olsun. Farklılıklarımız zenginliğimizse önce onlara saygı duyup sonra yeşertelim. Yaşayalım ve yaşatalım.
 

Etiketler: yaşam, siyaset
nefret