06/05/2014 | Yazar: Ege M. Diren

Ege Diren Türkiye’de ateistlerin bir araya gelme ve örgütlenmelerini yazdı: Yanlış değilsiniz! Yalnız değilsiniz!

Geçtiğimiz haftalarda art arda iki ateist derneğin kuruluşu haberi yayınlandı medyada. Önce, Türkiye’nin ilk ateist yasal örgütü olan Ateizm Derneği’nin resmen kurulduğu haberi geldi. Hemen ardındansa, sene başından beri aylık Ateist Dergi’yi yayınlayan Ateistler Meclisi girişimi dernekleşerek Ateistler Derneği’ni kurdu.
 
Türkiye’de ateizmin tarihi uzun (İlhan Arsel, Turan Dursun, Aziz Nesin ve daha niceleri); ama örgütlü ateist mücadelenin son on yılda hem nicelik hem nitelik açısından yaşadığı dönüşüm gerçekten de dikkat çekici bir boyuta ulaştı.
 
90′lı yılların sonlarında artık ateizm merak edenin erişebileceği bir seviyeye ulaşmıştı. 2000 yılından itibaren internetin yaygınlaşmasıyla birçok irili ufaklı ateist buluşma noktası kuruldu. Kişisel bloglardan haber sitelerine, çeviri yayın yapanlardan, forum sitelerine kadar birçok farklı kaynak oluşturuldu. Bunlardan kimileri görece kısa ömürlü oldu, kimileriyse kuruluşundan beri faaliyetlerini sürdürüyor.
 
Bu dönemi “saklandığı yerden çıkma” dönemi olarak adlandırabiliriz belki de. Evet, belki LGBT bireylerin yaşadığı “Bir Zeki Müren, bir Bülent Ersoy, bir de ben” gibi “Bir Turan Dursun, bir ben” algımız yoktu; ama Turan Dursun’un katledilmesinin ve Sivas 93′ün yarattığı bir sesini çıkarmama halimiz vardı. Yani aslında yalnız olmadığımızı biliyorduk, ama yalnızdık. İşte 2000′lerin başından itibaren, bu sorunun “cesur birkaç kişiye” kalamayacağı bilincine kavuştuk. Artık ateistler okuyor, yazıyor, konuşuyordu. Öyle bir merak ve ilgi vardı ki, 2008′de AKP hükümeti Richard Dawkins’in internet sayfasını yasakladı.
 
Son beş yıla girdiğimizde artık niceliksel bir doygunluğa ulaşmıştı ateist camia. Niteliksel bir dönüşüm kendini dayatmaya başlamıştı. Uzun süredir bazılarımızın söylemekte olduğu “Böyle tek başına yazıp çizmekle olmaz. Örgütlenmeli ve birlikte hareket etmeliyiz.” sözleri artık birçok ateistin derdi haline gelmişti. (Elbette bunda AKP’nin tutarlı, sistemli ve vahşi saldırılarının etkisi yok desek yalan olur.)
 
Böylece ateistler gerçek dünyada bir araya gelmeye ve birbirlerine “Ne yapsak, ne etsek?” diye sormaya başladılar. Bugün geldiğimiz noktada, örgütlü toplumsal faaliyet yürüten üç grup dikkati çekiyor: Ateistler Meclisi, Ateizm Derneği, ve Out for Beyond olarak bizim de içinde bulunduğumuz Özgür Düşünce Hareketi.
 
Şimdi bunlara bir göz atalım:
 
Ateistler Meclisi kendini “resmi din kurumunun ve sivil alanda toplumsallaşmış dinsel dogmanın insanlar üzerinde yarattığı gerici baskıya karşı mücadele etmek için bir araya gelmiş gönüllülerin platformu” olarak tanımlıyor.
 
Sadece birkaç yıl önce bile birçoğumuzun hayalci bulacağı bir faaliyeti aylardır itinayla sürdürüyorlar: Ateist Dergi aylık olarak 2014 yılı başından beri düzenli olarak yayınlanıyor.
 
Ayrıca Ateistler Meclisi, bundan önceki girişimlerin en büyük eksiklerinden birini tamamlayarak, düzenli Tanışma ve Tartışma Toplantıları düzenlemeyi başardı. İstanbul’da iki haftada bir toplanan meclis, bunun dışında Ankara ve İzmir’de de toplantılar düzenliyor. Toplantılarla ilgili duyuruları Facebook sayfasından edinebilirsiniz.
 
Ateistler Meclisi Mayıs ayı başında yasal prosedürleri tamamlayarak Ateistler Derneği ismiyle dernekleşti.
 
Ateizm Derneği, Türkiye’nin ilk ateist yasal örgütü olarak tarihe geçmekle kalmadı, ayrıca İslamcı faşistlerin gazetesinde de manşetten duyuruldu. Nisan ortasında kurulan derneğin üyeleri birçok gazeteye ve televizyon kanalına verdikleri röportajlarla tüm inançsızlara umut oldular.
 
Özgür Düşünce Hareketi ise 2012 yılında “Türkiye’de iktidar sahipleri ve paydaşları doğaüstü inançların özgürlüğünü dillerine pelesenk etmişken; yapılan basit eleştirilerin dahi “halkın değerlerini aşağılama” sayıldığı, hatta ateistlerin varlığının bile dine hakaret kabul edildiği bir ortamda internet aracılığıyla özgür düşünceyi öne çıkaran; ateizm, agnostisizm ve dinlerden özgürlük savunuculuğu yapan bir grup aktivist”in bir araya gelmesiyle kurulmuştu. Görece küçük bir dayanışma grubu olarak yola çıkan Özgür Düşünce Hareketi; Ateizm Derneği ve Ateistler Meclisi’ne kıyasla daha uzun süredir var olmasının da avantajıyla, birkaç önemli faaliyete imza attı:
 
Belki de Türkiye’de olup olacak en kapsamlı ateist argüman deposunu oluşturdu ve Argüman Arşivi sitesinde, yüzlerce yaratılışçı argümana yanıtların bir derlemesini hazırladı.
 
Yılda iki kez genel toplantı düzenleyen inisiyatif ayrıca bir Fosil Sergisi Gezme Kılavuzu hazırladı ve “Ateistler Nasıl Bir Dünya İstiyor?” temalı bir ödüllü kompozisyon yarışması düzenledi.
 
Son olarak İstanbul ve Ankara’da düzenlenen Bilim Özgür Düşünce ve Sekülerizm Sempozyumu‘nun organizasyonunda aktif görev aldı. Eğer Özgür Düşünce Hareketi’nin Türkiye’de ateist harekete en büyük katkılarından biri Argüman Arşivi ise; bir diğeri de Richard Dawkins Vakfı’ndan Sean Faircloth’un da konuşmacılar arasında bulunduğu ve yüzlerce insanın katıldığı bu sempozyumun hazırlanmasında görev almaktı.
 
Sırf içinde bulunduğumuz için faaliyetlerine daha hâkim olduğumuz Özgür Düşünce Hareketi’ne biraz daha fazla yer ayırmış olduk. Ama bu kesinlikle yukarıda değindiğimiz oluşumların herhangi birinin diğerinden “daha iyi” olduğu anlamına gelmiyor.
 
Şimdiye kadar örgütlenmeyi ve ortak faaliyet yürütmeyi başaran ve henüz o noktaya gelmemiş olan tüm ateist mücadele girişimlerinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. O kadar uzun süredir yalnızdık, öfkemiz o kadar uzun süredir içimizde birikiyordu ki, şu anda her türlü örgütlenme deneyimine ihtiyacımız var. Tüm bu bahsettiğimiz girişimler de farklı ihtiyaçlara, farklı önceliklere, farklı ateizm görüşlerine tekabül ediyorlar. Bu açıdan da hepsi birbirinden önemliler.
 
Biliyoruz ki artık ateistler gerçekten de yalnız değiller. Halkın değerlerini falan aşağıladıkları gerekçesiyle baskıya maruz kaldıklarında, tüm bu oluşumları yanlarında bulacaklar. Bundan sadece iki yıl önce Özgür Düşünce Hareketi yola çıkarken “Sorgulayan, şüphe duyan ve özgür düşünen herkese sesleniyoruz! Saklandığınız yerden çıkın! Şimdilik yalnız olabilirsiniz, ama asla yanlış değilsiniz!” demişti. Artık bu sözleri güncellemenin zamanı geliyor belki de:
 
Sorgulayan, şüphe duyan ve özgür düşünen herkese sesleniyoruz! Oturduğunuz yerden kalkın! Harekete geçin! Yanlış değilsiniz! Yalnız değilsiniz! 

Etiketler: yaşam, din/inanç
nefret