12/01/2010 | Yazar: Umut Güner

Oğlunuz Homofobik ve Ayrımcı, Gelin Alın! Ya da Aykut Işıklar Emekli Olsun!

Oğlunuz Homofobik ve Ayrımcı, Gelin Alın! Ya da Aykut Işıklar Emekli Olsun!

Aykut Işıklar’ın homofobisinin tavan yapmasının nasıl bir nedeni vardır, kimse bilemez. Ama canı sıkılan her köşe yazarı gibi Işıklar da konu sıkıntısı yaşadıkça homofobisine sarılıyor ve saçmalıyor. “Oğlunuz erkek değil” yazısında, başlığı ile başlayan saçmalamaya nasıl cevap verilir bilmiyorum. Eşcinsellikle transeksüellik arasındaki farkı idrak edemeyecek şekilde homofobinin zekâ gelişimini olumsuz yönde etkilediğine başka ne kanıt olabilir ki?
 
Eşcinsel erkekler, ben erkek bedenimle bir erkeği seviyorum diye erkekleri seven erkekler olarak mücadele etmeye başladıkları zamandan bu yana 15 yılı geride bıraktık. Ama Aykut Işıklar halen bu bilgi kendisine ulaşmamış gibi yapıyor.
 
Peki ne yapmalı, erkek eşcinseller Aykut Işıklar’a erkek olduklarını nasıl ispat etmeli sorularının yanıtı bile bizi seksizmin bataklığına sürüklemeye yetiyor. Aykut Işıklar belki homofobisini kusmaya başladığı andan beri böyle bir yanıtı bekliyor ama ne yazık ki bu yanıtı benden alamayacak. Ancak şunu söylemeden geçemeyeceğim, her eşcinsel kadınsılık kodları ile anlaşılmayabilir. Aykut Işıklar’ın homofobi maskesiyle ne kadar erkeksi olduğunu düşününce de ondan daha maskülen eşcinsel erkekler hayatın içinde varlar ve varolmaya devam edecekler. Ve eminim bu eşcinsel erkeklerden bazıları Aykut Işıklar’ı “kadınsı” buluyorlardır.
 
Aykut Işıklar, aynı zamanda araştırmayan, dedikoducu gazeteci kimliği ile gündelik hayatlarımızı ve örgütlü mücadelemizi manipüle etmeye devam ediyor. “bir anne baba için en kötüsü” diye tariflediği durum birçok anne baba için hiç de o kadar kötü bir durum olmayabiliyor. Bunu en azından Lambdaistanbul’un Aile grubu LİSTAG bize böyle söylüyor. Eşcinsel, biseksüel, trans bireylerin anne, babaları örgütleniyor ve Aykut Işıklar gibi homofobik insanlarla karşı evlatlarıyla birlikte mücadele ediyorlar. Anne ve babalar artık evlatlarını görmezden gelmekten, değiştirmeye çalışmaktan vazgeçiyorlar ve tam tersi kendileri homofobileriyle yüzleşiyorlar.
 
Askerlik konunda LGBTT örgütlerin tek bir talebi var. Eşcinsellikten rapor alma sürecinde ayrımcı uygulamalara son verilmesi ve eşcinsellik söz konusu olduğunda kişisel beyanın esas alınması. Tabii ki bunun yanında profesyonel olarak ordu’da görev almak isteyen LGBT bireylere çalışma hayatında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına uğramadan çalışma imkânları yaratılmalı. Emekliye zorlama, sürgün, istifaya zorlama, kızağa çekme, terfi ettirmemek cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığıdır. Aykut Işıklar bu anlamda ordu’ya eşcinsel ve biseksüel subay askerlere ayrımcılık yapması yönünde telkinde bulunuyor. Bu medya aracığıyla ayrımcılık yapmaktır ve nefret söylemini beslemektir.
 
Aykut Işıklar, bence eşcinsel askerler değil siz emekli olmalısınız. 
 
Oğlunuz erkek değil gelip birliğinden alın

Şayet doğru ise bir anne-babaya bundan daha üzücü, yıkıcı bir mektup gelemez..
11 Ocak 2010
Aykut Işıklar, Bugün gazetesindeki köşesinde eşcinsel askerlerin ve ailelerinin durumunuyazdı. İşte Işıklar'ın o yazısı:

"Oğlunuz vatani görevini yaparken şehit oldu. Başınız sağ olsun" yazan mektuptan daha acı... Tabii ki oğlunun şehit olduğunu öğrenen ana-baba yıkılır ama...

"ŞEHİT HABERİNDEN DAHA ÇOK KOYAR"
"Erkek olarak askere aldığımız oğlunuzun erkeklere olan meyli nedeni ile erkeklik vasfı taşımadığı R.M.D. tarafından belirlenmiş olup, oğlunuzu teslim olduğu birlikten gelip almanızı rica ederiz" diye yazan bir mektup şehit haberinden daha etkilidir ana-babaya. Bence daha çok koyar.
Düşünsenize asker oğlunun eşcinsel olduğunu öğrenen bir anne-babaya "Gel 20 yaşındaki oğlunu evine, yanına al" deniliyor. O anne-baba ki, oğlu Mehmetçik, vatan görevi yapıyor diye çok mutlu, gururlu...

BAŞKA BİR FORMÜL
Askerlik görevinde eşcinsel olduğu belirlenen vatan evlatlarına başka bir formül uygulanmalı. Bu iş Avrupa ülkelerinde nasıl yapılıyor acaba? Her halde 20 yaşındaki delikanlı için ailesi aranmıyordur, köyüne, kasabaya davul zurna eşliğinde duyurulmuyordur.

Ben Balmumcu'da Jandarma iken bir yüzbaşı vardı. Bütün kışla ne olduğunu bilirdi. Çünkü hareketleri ve konuşmaları bağıra bağıra anlatırdı. Bir gün baktık ki yüzbaşı ortadan kayboldu. Emekli yapılmış...


Etiketler: medya
İstihdam