31/10/2010 | Yazar: KAOS GL

BAjAR  grubunun solisti Vedat Yıldırım'a göre tektipleştirici ulus devlet mantığı yalnız ülkedeki farklı etnik aidiyetlerden halkları değil, tüm bir ülkenin k

BAjAR  grubunun solisti Vedat Yıldırım'a göre tektipleştirici ulus devlet mantığı yalnız ülkedeki farklı etnik aidiyetlerden halkları değil, tüm bir ülkenin kültür politikalarını etkiliyor. Yıldırım, "Sorunların çözümü için bir demokratik kültür geliştirmek, legal siyaset alanında dayanışma kurmak önemli" diyor.

 
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) bünyesinde çalışmalarını sürdüren BAjAR grubu, Özgür Yaşam Eğitim ve Dayanışma Kooperatifi'nin düzenlediği konser için geçtiğimiz günlerde İzmir'deydi. Kardeş Türküler'in de solistlerinden olan ve Burak Korucu ile birlikte Bajar'ın solistliğini yapan Vedat Yıldırım'a göre tektipleştirici ulus devlet mantığı yalnız ülkedeki farklı etnik aidiyetlerden halkları değil, tüm bir ülkenin kültür politikalarını etkiliyor. Yıldırım, "Sorunların çözümü için bir demokratik kültür geliştirmek, legal siyaset alanında dayanışma kurmak önemli. Bunun güzel bir örneğini Tekel direnişinde gördük" diyor. 
 
Bize biraz Bajar projesinden bahseder misiniz?
BAjAR ile gündelik hayatın politikasını keşfetmeye çalışıyoruz. Türkiye'deki göçlerin büyük çoğunluğu gönüllü değil. Örneğin "Davetsiz Misafir"de bunu anlatıyoruz. Örneğin 4 saat içerisinde evinizi, köyünüzü terk etmeniz isteniyor. Göç ettirilen insanların dil ve benzeri prolemleri var. Türkiye bunun sancısını çekiyor, Kürtler çekiyor. Kamusal alanda bunun zorlukları yaşanıyor. Sorunun ekonomik yönü de var. Kürt meselesinde "asli" ve "sözde" vatandaşlık söylemi statükocu anlayış tarafından öne çıkarıldı. Husumetlerin ortaya çıkmasının nedeni bu anlayış, ulus devlet anlayışı ve insanları kriminalize etme çabası. Kürt meselesi de, Ermeni meselesi de birbirlerinden farklı meseleler. İnsanlarda "bölünecek miyiz", "parçalanacak mıyız" korkusu yaratılıyor. Oysa insanlar kendi bulundukları bölgede yönetme hakkına sahip olmak istiyorlar, ama bu talep korkuyla karşılanıyor.
 
Sahiplenme duygusu bazen iyi bir şeydir, ancak bu topraklar hepimizin. Örneğin bu bölgede 200 yıl önce Rumlar çoğunluktaydı, bir mekanın tarihsizleştirilmemesi lazım. Devlet Türklük'ü korumaya çalışmış ama onu da becerememiş. Mesela Ege'de gırtlağın müzikte kullanım biçimini ilk olarak Kalan Müzik'ten duydum, devlet bu kültürü yansıtmamış. Ulus devletin tektipleştirici mantığı kültür politikalarına da yansımış. Ramazan Güngör’ü kim bilir örneğin? Bu toprakların saz tekniklerini kim bilir? Bunlara sadece sivil alan sahip çıktı.
Bajar'ın Türkçe karşılığı şehir. Neden bu ismi seçtiniz?
Kürtler göç ile birlikte kentli bir halk oldu, köy ve yayla hayatı bitti. Sosyolojik bir dönüşüm yaşanıyor. Ben Kürt'üm ama Türkî bir dünyam da var. Bizim ortak bir dil yaratmamız lazım. Kendi kültürümüzü diğer kültürlerle birlikte nasıl yaşatırız, bunu düşünmemiz lazım. Kültürü eve hapsetmemek, kamusal alanda yaşatmak lazım.
 
Kardeş Türküler ile Anadolu'nun seslerini ölümsüz hale getirdiniz. Bajar ile tarz değiştirdiniz. Bu durum sürecin değişmesi ile mi ilgili?
Eskiden beri bir rock müzik hevesim vardı, birinci neden bu. Bir de göç edenlerin kültürünü kent kültürü ile ilişkilendirme çabamız var. Tabii Kardeş Türküler çalışmaları gelenek ile ilişkisi daha sıkı bestelerden oluşuyor.
 
Nezbe isimli albümünüzde Orhan Gencebay'dan Elhamdülillah gibi eserler de yer alıyor.
Elhamdülillah hak, adalet arayışını dile getiriyor. Mesela "Kem Küm" parçamız ile de konuşma kabızlığımızı dile getiriyoruz.
 
Açılım tartışmalarına yaklaşımınız nedir? Bu sürecin sizin çalışmalarınız üzerinde etkisi oluyor mu?
Açılım adı verilen süreç çok problemli bir süreç. Toplumsal kutuplaşma inanılmaz boyutta. Açılım mehter takımı gibi. İki ileri bir geri gidiyor. Kutuplaşma insanların gözlerini kör edebilir. Maalesef bunun korkusunu yaşıyorum. Çok az somut adım atıldı. TRT-Şeş adımı atıldı, ama onun da neden atıldığı tartışılır. Adım atılırken Diyarbakır'a, bölgenin taleplerine kulak vermek gerekir.
Kürt bölgeleri ile buradaki, Batı illerindeki konserler arasında farklar var mı?
Tabii var. Bajar, asıl olarak Türkler ile Kürtlerin karşılaşma alanlarının projesi. Hakkâri ile İzmir'de verdiğimiz konserler farklı oluyor. Ancak Kürtler meraklı bir halk, "biz de yaparız" anlayışı, dışa dönük bir kimliği var Kürtlerin.

Biliyorsunuz, İzmir'de yaşanan ırkçı saldırganlık olayları geniş çaplı tartışmalara neden oldu. Durum böyleyken İzmir'e dışarıdan bakan biri, özellikle farklı halkların müziğini yapan bir sanatçı ne görüyor?
Türkiye şu anda sınıfsal bir el değiştirme de yaşıyor. İzmir gibi bölgelerde yaşayanlar, kendilerini Cumhuriyet'in asıl sahipleri olarak görüyor. Ama süreç, profili değiştiriyor. Ülke genelinde ulusalcı dalga ile diğerleri arasında bir çekişme var ve söz konusu çekişme buraları daha çok etkiliyor. İlginç olan şu ki, kentli nüfus değişime daha kapalı. Kesinlikle AKP-CHP ekseninde konuşmuyorum, böyle anlaşılmasın. Ancak şu anda meydana gelen değişiklikleri CHP kendi iktidarı döneminde yapmadı mesela. Dönüşümün sancıları görülüyor. Olay sadece Kürtler olayı değil. Etkiler, burada Kürt nüfusu fazla olduğundan daha fazla görülüyor. Türkiye'de iki öcü var: Bölücülük ve irtica. Gazetelerde gördük mesela, İzmir'de bakımlı bir kız DTP konvoyuna taş atıyor, Diyarbakır'da taş atan çocuklar Terörle Mücadele Yasası'ndan yargılanıyor. Bu haksızlık Diyarbakır'dan bakıldığında görülüyor. Sorunların çözümü için bir demokratik kültür geliştirmek, legal siyaset alanında dayanışma kurmak önemli. Bunun güzel bir örneğini Tekel direnişinde gördük. Şu bilinmeli ki, burada kimse bitmez, ne Türkler, ne de Türkler, birlikte yaşamak zorundayız.
 
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu'nun (BGST), bünyesindeki sanatçıların yeni projeleri var mı?
Kardeş Türküler'in sonbaharda, Bajar'ın ise muhtemelen 2011 yılı başında yeni albümleri çıkacak. Projelerden biri de Feryal Öney'in Cavit Mürtezaoğlu ile birlikte hazırladığı "Tebriz'den Toroslar'a" projesi, bu projede Türkmenlerin, Farsî halkın, Alevilerin ve diğer başka halkların türküleri yer alacak. 

Bajar, Davetsiz Misafir  
    Çağırmışsın ey şehir
    Duyuyorum, duyuyor
    Sen kadim, bense acemi
    Büyüyor, büyüyorum
    Kamaştı gözlerim ışıklarından
    Arandım sakin yollarında, geziyorum.
    Gönlümün şehri hangisi
    Hangisi divan-ı macerası
    Yaralarımı kim sardı
    Derdimi söyleten kim
    Biliyorum....

 


Etiketler: kültür sanat
İstihdam