12/11/2013 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Hele beddua kolektif olarak yapılıyorsa, bedduaya maruz kalanın vay haline!

Bedduadan korkarım. Batıl inançlarım olduğu için değil; lâkin bedduanın kötü enerji yarattığına inandığım için. Hele beddua kolektif olarak yapılıyorsa, bedduaya maruz kalanın vay haline!
 
Dünyada eşi emsali olmayan yeşilliklerin bölgesi, Karadeniz bölgemizde binlerce ailenin kansere kurban verdiğini, bu cennet parçasının en önemli ürünü çayın zehirlendiğini; bunun nedenin de 1986 Çernobil Nükleer Santral kazası olduğunu görmemezlikten gelen...(Kâzım Koyuncu aşkına hu!)...
 
Japonya’da 2011’deki dünyanın en büyük felaketlerinden olan Fukuşima Nükleer Santrali felaketinden sonra dönemin başbakanı Şinzo Abi’nin “ölüm taciri” adının takıldığını duymamış gibi yapan...
 
Yine Japonya’nın kendi 54 nükleer reaktörünü kapatmak zorunda kaldığı halde, dünyanın iki gariban ülkesi olan Vietnam ve Hindistan’ın arkasından Türkiye’ye de nükleer santral açmaya talip olmasından hiç mi hiç rahatsız olmayan...
 
Yenilenebilir enerji kaynaklarına komik yatırımlar yaparken “İran’da bile var”, “Nükleer enerjisiz kalkınamayız” gibi argümanlarla önce kendilerini inandırıp, sonra da herkesi kandırabileceklerini sanan...
 
Nükleer santralin arkasından Türkiye’nin de atom bombası üretip, nükleer güç olacağını hayal edip, bunu büyük devlet olmak sanan...
 
Halihazırda Almanya dahil, bütün nükleer enerji kullanan ülkeler bu bağımlılıktan kurtulmaya çalışırken Nükleer Enerji’yi masum bir “yeşil enerji” gibi pazarlamaya çalışan...
 
Hepimizin dünyadaki korkunç enerji lobilerinden habersiz olduğunu sanarak, canım Sinop ve Mersin’de kurulacak Nükleer Santrallere kâr garantisi vererek şimdiden fiyat sabitleyen...
 
...bütün nükleer enerji taraftarı karar vericilerin Allah belasını versin!
 
Belki bizim jenerasyonumuz bu nükleer santrallerin Türkiye’nin başına getireceği bela ve felaketleri görmeyecek. Lâkin bu toprakların gelecek nesilleri, özellikle gelecek nesil Sinop ve Mersinli’ler bu ölüm merkezlerinden çekecekler. Bedduamı onlar adına uzatıyorum: Türkiye’ye nükleer enerjiyi getirme kararında dahli olan bugünün “karar vericilerinin” yedi nesli kurusun.
 
Şimdilik ülkemizde bu son altmış senenin insanlık üzerindeki “en kara bulutu” hakkında yeterli bilgi ve bilinçlenme yok. Bu nedenle yeterli bir karşı duruş da yok. Hoş böyle bir direnme olsa bile rant güneşi ile iliklerine kadar ısınmış bu iktidar kâle mi alır? İşimiz şimdilik bedduaya kaldı!

Etiketler:
nefret