09/11/2009 | Yazar: Kaos GL

Filistin'den Bangladeş'e, Türkiye'den Sudan'a cinsel haklar için eylemdeyiz. Bugün, 11 ülkede yüzlerce insan hakları savunucusu cinsel ve bedensel haklar için sokaklarda ve konferanslarda olacak.

Filistin'den Bangladeş'e, Türkiye'den Sudan'a cinsel haklar için eylemdeyiz. Bugün, 11 ülkede yüzlerce insan hakları savunucusu cinsel ve bedensel haklar için sokaklarda ve konferanslarda olacak.

Pınar İlkkaracan, Cinsel ve Bedensel Haklar için uluslararası "Ortak Mücadele - Hep Birlikte" kampanyasını yazdı.

9 Kasım 2009’da, dünyada kendi konusunda ve çapında bir ilk olan bir kampanya başlıyor: ‘Ortak Mücadele - Hep Birlikte’ (‘One Day, One Struggle’) başlığı altında yürütülecek uluslararası kampanya, Tunus’tan Endonezya’ya uzanan çok geniş bir coğrafyada, insan hakları konusunda çalışan yüzlerce sivil toplum örgütü tarafından aynı anda gerçekleştirilecek. Kampanyanın konusu: Cinsel ve Bedensel Haklar... 

Müslüman Toplumlarda Cinsel ve Bedensel Haklar Koalisyonu (Coalition for Sexual and Bodily Rights in Muslim Societies-CSBR) tarafından başlatılan kampanyanın genel koordinasyonunu Türkiye’deki Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği, 11 ülkede 25 sivil toplum örgütünün oluşturduğu yerel koordinasyon ekipleriyle birlikte yürütüyor. Hem konusu, hem de çapı itibariyle bir ilk olan bu kampanyaya sağlanan geniş katılım, cinsel ve bedensel haklar konusunda Müslüman toplumlarda tabandan gelen geniş çaplı bir değişim gereksiniminin tüm dünyaya yayılan ilk sarsıcı seslerinden ve göstergelerinden biri.
 
Kampanyaya Bangladeş, Endonezya, Filistin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lübnan, Malezya, Mısır, Pakistan, Sudan, Tunus ve Türkiye’den katılan sivil toplum örgütleri, ortak basın açıklamalarında cinsel ve bedensel haklara ilişkin insan hakları ihlallerinin tüm Müslüman toplumlarda - özellikle 11 Eylül’den bu yana tüm dünyada olduğu gibi,  son on yıl içinde gittikçe artmakta olduğuna işaret ediyorlar: ‘Sadece geçen Ekim ayında (2009) yaşadığımız gibi, Sudan’da 2008 yılında yasaklanmış olan kadın sünneti, bu geleneğin İslam dini açısından sünnet olduğuna hükmeden yeni bir fetvayla tekrar serbest bırakıldı; Endonezya’nın yarı bağımsız Aceh bölgesinde yeni çıkarılan bir yasa, zina yapan kadınların taşlanmasını öngörüyor; Filistin’deki utanç duvarının gölgesinde yaşamak zorunda bırakılan kadınların cinsel ve bedensel hakları savaşın tüm aktörleri tarafından ihlal ediliyor.’ (Kampanyanın ortak basın açıklamasından)
 
Aslında, Batı’da son yıllarda özellikle 11 Eylül olaylarından beri artan bir şekilde yansıtılanın aksine, Müslüman toplumlar cinsel ve bedensel haklar konusunda çok geniş bir çeşitlilik gösteriyorlar. Örneğin, namus cinayetleri, Türkiye ve çeşitli Ortadoğu ülkelerinde son derece yaygın ve yargı kurumları tarafından ceza indirimi uygulanan bir ‘gelenek’ken, Güneydoğu Asya ya da Sahra altı Afrika’daki Müslüman ülkelerde namus cinayetlerine rastlanmıyor. Eşcinsellik, Ortadoğu’nun birçok ülkesinde ceza gerektiren bir suçken, dünyanın en büyük Müslüman nüfusuna sahip Endonezya’da yaygın olarak kabul görüyor. Fakat bu farklılıklara rağmen, tüm Müslüman toplumlarda ortak olan durum, kampanya katılımcılarının da dikkat çektiği gibi, cinsel ve bedensel haklara saldırıların giderek artarak devam ettiği ve bu da kampanyanın ortak zeminini oluşturuyor.
 
Onbir ülkede 9 Kasım günü ve hafta boyunca düzenlenecek etkinlikler ve gösteriler, sokak tiyatrolarından geniş katılımlı konferanslara kadar son derece zengin bir çeşitlilik gösteriyor. Her ülkede, bir araya gelen sivil toplum örgütleri, kendi seçtikleri bir konuda ulusal bir kampanya düzenliyor: Örneğin, Sudan’da Sağlık Bakanlığı’nın da katılımıyla, cinsiyet eşitliği ve kadın sünnetinin tekrar yasaklanması için bir forum ve sergi yapılacak. Pakistan’da eşcinsellerin haklarına dikkat çekecek bir tiyatro gösterisi ve sokak çocuklarına yönelik cinsel tacizi önlemek amaçlı bir konferans; Bangladeş’te aynı anda üç ayrı yerde cinsel ve bedensel haklar konulu konferans, sokak tiyatrosu ve panel; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde haksız tahrik indirimlerini protesto eden film gösterisi ve basın açıklaması düzenlenecek.
 
Endonezya’da Jakarta ve Surabaya şehirlerindeki örgütler, çeşitli etkinliklerle Aceh eyaletinde zina yapan kadınların taşlanmasını öngören yasanın iptali, kadınların cinsel ve bedensel hakları ve lezbiyen kızların haklarına odaklanacaklar. Mısır’daki kampanyanın konusu, tecavüze uğrayan kadınların kürtaj hakkı. Filistin’de birçok örgüt, ‘Benim Ülkem, Benim Alanım, Benim Bedenim, Benim Cinselliğim’ sloganıyla İsrail’in kolonyalist politikalarının Filistinli kadınların yaşamlarına, bedenlerine ve cinselliğine olan olumsuz etkilerini protesto edecekler.       
 
Türkiye’de neler var?

İstanbul’da da 9 Kasım’da feministler, kadın ve LGBTT platformları Taksim meydanında Tiyatro Boyalı Kuş’un gerçekleştireceği sokak performansının ardından bir basın açıklaması ve TMMOB’da düzenlenecek bir panelle ‘haksız tahrik indirimlerini’ protesto edecekler. Türk Ceza Kanunu’nda 2004 yılında gerçekleştirilen geniş çaplı reforma ve kadınların yıllardır süren mücadelesine rağmen,  mahkemeler, kadınlara ya da transeksüel ya da eşcinsel bireylere karşı işlenen cinayetlerde, ‘haksız tahrik’ adı altında indirim uygulayarak, bu cinayetleri teşvik etmeye ve katillere dokunulmazlık sağlamaya devam ediyor. ‘Beyaz tayt giydi,’ ‘işveli bir şekilde saat sordu,’ ‘sık banyo yapıyordu,’ gibi nedenler bile katillerin işledikleri cinayetlerde haksız tahrik indirimi alması için gerekçe olarak kabul edilebiliyor.

Öte yandan, ağır şiddet gören, geneleve satılmakla tehdit edilen kadınlar, yaşadıkları şiddet nedeniyle eşlerini öldürdüklerinde, ağır tahrik indiriminden yararlanamıyorlar. Örneğin, Adana’da, tecavüzcüsüyle evlendirilen 14 yaşındaki Rabia Yoldaş, eşinden ağır şiddet gördü. Kafası duvara vuruldu, ayakları demir boruyla kırıldı, bacağı çatalla delik deşik edildi, keserle başı yarıldı… Muayene olup darp raporu aldı ve boşanmak için müracaat etti. Ama bu sefer de, kocasının geneleve satma ve ölüm gibi tehditleriyle karşılaştı. Tüm bu işkencelere dayanamayan Yoldaş, kocasını silahla öldürdü. Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesi Mart 2008 yılında aldığı kararda, Rabia Yoldaş’ın tüm yaşadıklarının, ‘ağır’ değil, ‘hafif’ haksız tahrik olduğuna hükmederek 24 yıl ağır hapis cezası verdi. Bu örneklerde de görüldüğü gibi, ‘haksız tahrik’ indirimi, Türkiye’de yargıda devam eden cinsiyet ayrımcılığının bariz örneklerinden biri.

Onbir ülkede, yüzlerce örgütün, binlerce kişinin katılacağı bu uluslararası kampanya, cinsel ve bedensel hakların insan hakları olarak kabul edilmesinde tarihi bir adım ve tüm dünyadan yükselen güçlü bir ses.

EYLEM ve PANEL ÇAĞRISI

HAKSIZ "Haksız Tahrik" İndirimleri

Bu ülkede tecavüzün, tacizin, cinayetin cezasız kalmasını kabul etmiyoruz: HAKSIZ "Haksız Tahrik İndirimi"ne son!
Kadınlara, eşcinsel, travesti ve transseksüellere karşı işlenen şiddet suçlarında tahrik bahanesi ile indirim yapılıyor. Ceza indirimlerini bir kez daha teşhir etmek için 9 Kasım Pazartesi akşamı 19:30'da Taksim meydanında ve 20:00'da TMMOB'da buluşuyoruz.

Feminist Kolektif
LGBTT Hakları Platformu


Tarih: 9 Kasım 2009, Pazartesi
Sokak eylemi: 19:30 - Taksim Meydanı, Beyoğlu
Panel: HAKSIZ "Haksız Tahrik" İndirimleri
Saat: 20:00
Yer: TMMOB - İpek Sok. No 9/2, Beyoğlu

PANEL KONUŞMACILARI:
Selin Nakıpoğlu- Sosyalist Feminist Kolektif
‘Ceza Kanunu'nda "Haksız Tahrik" ve kadına karşı şiddet davalarında uygulanan haksız tahrik indirimleri’
Yasemin Öz - KAOS GL Derneği

‘LGBTT bireylere yönelik şiddet suçlarında haksız tahrik indirimi’
Fatma Mefküre Budak - Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
‘Kadına karşı cinsel şiddet ve haksız tahrik indiriminde Mor Çatı deneyimleri’(AE)


Etiketler: insan hakları
İstihdam