25/09/2012 | Yazar: Hande Çayır

Kadınlar evlenince ya da boşanınca kendilerine sorulmaksızın değişen soyadları hakkında ne hissediyor? Neden çift soyadı kullanımı arttı? İki soyadı yan yana kullanıldığında erk ikiye mi katlanıyor? Yoksa bir tür direnç mi yaşanıyor?

Kadınlar evlenince ya da boşanınca kendilerine sorulmaksızın değişen soyadları hakkında ne hissediyor? Neden çift soyadı kullanımı arttı? İki soyadı yan yana kullanıldığında erk ikiye mi katlanıyor? Yoksa bir tür direnç mi yaşanıyor? Gündelik hayat pratiklerine bu durum nasıl yansıyor? Erkeklerin deneyimleri nasıl? Ne hissediyorlar? Yaptırım uyguluyorlar mı? Çocuklar bu süreçten nasıl etkileniyor?
 
Var olan soyadı devam ettirmek, kadının aile kavramını reddetmesi olarak okunuyor. İki soyadı yan yana kullanmak, “evliyim, buradayım” anonsu gibi değerlendiriliyor.
 
Kocanın soyadını almak, “kimliğinden nasıl da vazgeçiverdi” gibi algılanıyor. Bazen o soyadını, bazen bu soyadını kullanmak, “şiş de yanmasın, kebap da” düşüncesini akıllara getiriyor. Sistemin işlemeyişi ya da kadınlar üzerinden kurulumu, aile olurken de kadının üstüne yük bindiriyor. Boşanma halinde kadınlardan soyadları kocaları ve devlet tarafından geri alınabiliyor. Çocuk hasar görmesin diye anneler boşanmıyor ya da okulu her aradıklarında özel hikâyelerini kamusal alanda paylaşmak durumunda bırakılıyor: “İyi günler, ben Hatice Dinçer, Okan Yılmaz’ın annesiyim…” der gibi.
 
Yok Anasının Soyadı (Mrs His Name) belgeseli bu kaygılardan yola çıkılarak üretildi. Konunun daha çok görünür ve tartışılır olması umuduyla… Ve işte çekimlerde yaşadığımız diyaloglar:
 
-          İki soyadını yan yana kullanan kadınlar var.
-          Yeni bir şey değil mi bu?
-          Evet. Bazen böyle çok uzun oluyor. O biraz insanı şey yapıyor…
-          Mesela, Karaahmetoğlu Songüloğlu gibi bir kullanım olabiliyor.
-          Evet. Çoğunlukla ikisini de kullanıyorlar. Dikkat ediyorum ben.
***
-          Siz evli misiniz?
-          Evet.
-          Eşiniz nasıl kullanıyor?
-          Normal. Bir şey yok. Benim soyadımı kullanıyor. Öyle bir talebi olmadı.
-          Olmadı mı?
-          Yok, yok.
-          Olsaydı?
-          Biraz benim eşim, ne denir, önemsemiyor.
***
-          Çocuğunuz sizin soyadınızı mı alsın? Eşinizinkini mi alsın?
-          Benimkini alsın canım. Ne gerek var. (güler)
-          (gülerek) Neden sizinkini alsın?
-          Ne bileyim ben. Daha çok hoşuma gider. (güler)
***
-          Kızınız vardı değil mi? O evlenirse ileride...
-          Valla ben karışmam. Kendi kararlarını kendisi versin. Mutlu olsun da... Soyadı pek şey değil benim açımdan. Sorunlu bir şey mi oluyormuş? Onu da bilmiyorum tam.
-          Boşanma gerçekleşse kadınlar gidip her şeylerini değiştirmek zorunda kalıyorlar. Pasaportlarını ya da ehliyetlerini... Para veriyorlar. Zaman veriyorlar. Sırada bekliyorlar.
-          Mesela Yeliz Hanım’ın da sorun şu an.
-          Nasıl sorun?
-          İki tane soyadı ile... Kimliğinde başka yazıyor. Mesela geçen gün bankaya gitti. Para alamadı.
-          Sizin başınıza gelse... Bankaya gidip eşinizin soyadını aldınız diye para alamasanız...
-          Kafayı fıttırırım.
***
-          Sizin eşiniz ikisini de kullansa kabul eder miydiniz?
-          Onu hiç düşünmedim işte. Kanunda varsa onu kabul ederdim. Ama benim soyadım geçmeliydi yani. Klasik Türk erkeği beyni... Onu isterim yani.
-          Diyelim ki siz tamam dediniz ve eşiniz sadece ilk soyadını kullandı. Sizin arkadaş çevrenizden size, ya oğlum bozdun kendini gibi bir şeyler derler miydi?
-          (gülerek) Tabii ki! Nerede yaşıyoruz ya...
-          Kendine gel oğlum, derlerdi değil mi?
-          Tabii ki... (güler) Onu dinlerdik. En basitinden eşler, annenizin karşısında sıkıyorsa karınızı haklı görün. Yani kaba tabir söyledim bunu. Anneniz diyebilir. Karı köylü olmuş bu diye. Bunlar var yani. Türk toplumunda var. Karı köylü diye bir laf var bizim lügatimizde.
-          Yani karınız tutsa soyadını, arkadaşlarınız karı köylü derler size.
-          Derler tabii. Dalga konusu olursun.
-          Peki, sizin arkadaşlarınızdan biri yapsa siz der misiniz karı köylü oldun diye...
-          Derim tabii. Ne alaka derim yani. (güler) O an ben boşanırım daha iyi. İnanın yani. Bu kadar katıyım. Dalga konusu olacaksam...
-          Karı köylü demesinler de... Boşanmak daha iyi yani... Çok seviyorsanız...
-          Çok seviyorsan o da seni seviyordur. Senin ona verdiğin sevgiyi hak etmişse; o da zannetmiyorum ki bu kadar katı olacağını...
-          Ama siz bu kadar katı olursanız...
-          Ama toplumsal bir baskı var. Mesela karım mini etek giyince de ben onunla yürüyemem yani. Acayip bir şey yani… Bizim toplumumuz böyle bir şey.
 
Yok Anasının Soyadı (Mrs. His Name) İkinci Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında 29 Eylül Cumartesi günü 14.30’da ve 30 Eylül Pazar günü 19.00’da İstanbul Üniversitesi Mavi Salon’da izleyici ile buluşacak. Filmin uzun versiyonu için çalışmalara devam ediliyor.
 
 

Etiketler: kültür sanat
İstihdam