22/12/2009 | Yazar: Serdar Acar

Bazen kendimi çok yalnız hissederim!

Bazen kendimi çok yalnız hissederim!

Duşa girerim sıcak su gevşetir beni, kulağım kapıda ya da telefondadır ne de olsa bekleyişlerim vardır ve yalnızlık seni bekleyişlere sürükler.
Duşta uzun uzadıya kalırım sonra havluya sarınır hiçbir şey olmadığını bildiğim halde telesekreterin dinleme tuşuna basarım uzun bir dıt sesi ve bir şey yok. Koltuğa öylece uzanıp tavanla benim hayatım arasında varolan ama benim bilmediğim bilinmezliklerimi düşünürüm. Garip bir şey bu düşünmek, manalı ya da manasız her şeyi kurgularsın aklında.
Hele yalnızsan çeşit çeşit kurguların vardır!
Derken telefon çalar dalmışımdır düşüncelerim arasında, telesekreterin kayıt sesi ile irkilirim heyecanla telefonu açmak için koşarım ama telesekreter çoktan benim yerime cevap vermiştir, sadece dinlerim...
Bir kadın sesi:
- Kredi kartının son iki ödemesinin yapılmadığını bildiren bir mesaj bırakır ve biliyor musun ödenmeyecektir de o ekstre.
Umudum yıkılır komidinin üstünde asılı olan aynaya bakıp gözlerimi gözlerime dikerim biliyor musun insan çektiği acılara benzermiş gözlerimde yaşanmış binlerce acı ve suratımdaki kırışıklıklarda o acıların armağanı yaşlılığımı görürüm.
Aklıma geçmiş gelir birden ilkokul öğretmenimin söyledikleri.
Şey derdi :
-Çocuklar bilmediğiniz sözcüklerin altını çizin sonra manalarını sorarsınız...
Bense geriye baktığımda yaşadığım her şeyin altını çizdiğimi görüyorum ve manalarının ne demek olduğunu kime soracağımı da bilmiyorum.

Ve sanırım yavaş yavaş yaşadıklarımdan ve yaşayacaklarımdan müsaade istiyorum!
Nesli başından beri yok olanlar vardır, aksine sayıları azalır asla artmaz!
Onlar hep yalnızlardır; mesela benim gibi yaraları yaşadıklarından hediyedir ve asla kabuk bağlamaz. Paylaşımları hiçlikten ibarettir ve yaşadıkları hiçtir!

Sürekli kan kaybeden bir yara ne kadar gerçekliği yaşayabilir? Sürekli halüsinasyon görür durur.
Sanırım yaşadıklarımın çoğu bir halüsinasyondu ve hiç yaşanılmamış gibi yok olup gitmişlerdi.
Uf sıkıldım kendime bakmaktan artık aynada.
Koltuğa tekrar uzandım!
Kulağım hâlâ kapıda ve telefonda hem de hiç kimsenin beni aramayacağını ve sormayacağını bildiğim halde.

Biliyorum ki,
Yaşadıklarımın ve yaşayacaklarımın manası hâlâ belirsiz, tavanım ve hayatım arasında benim bile bilmediğim bana ait olan o şeyi asla bilemeyeceğim!


Etiketler:
İstihdam