29/01/2016 | Yazar: Dilan K.

Bu mektup eline geçtiğine göre ben günlerdir kafamda tekrarladığım cümleleri sana ulaştırma cesaretini toplamışım.

Size bir açılma hikâyesi anlatacağım. Birkaç yıl önce gerçekleşmiş bile olsa bugün paylaşmak geldi içimden. Hatırlatan ise bir mektup oldu. Açılma dediysem de öyle büyük çaplı bir şey kastetmiyorum. 10 çocuklu bir ailede açılmak kolay değil öyle herkese. Tek tek nabız yoklamak zorunda kalıyordum, gözlemler yapıyordum. En uygun olanları buluyordum, açılmamı en az hiddetle karşılayacak olanları...

Daha önce denedim, bir ablama söyledim ama psikolojimin bozuk olduğunu düşündü. Psikoloğuna yönlendirdi. Birkaç hafta sonra arayıp "Abla ben bir erkeğe aşık oldum, basit bir kafa karışıklığıymış benimki" demek zorunda kaldım. 

İkinci denememde ise odamı paylaştığım, diğerine nazaran daha sert olduğunu düşündüğüm ablamı denedim. Ona her şeyi ayrıntılarıyla anlatan bir mektup yazdım. İşte o mektubu buldum bugün, onu paylaşmak istiyorum.

"Canım ablam, 

Bu mektup eline geçtiğine göre ben günlerdir kafamda tekrarladığım cümleleri sana ulaştırma cesaretini toplamışım.

Mektubu okurken muhtemeldir, nereden çıktı şimdi bu, demen. Etrafımdaki eşcinsellerden etkilendiğimi düşünmenin olağan olması gibi. O eşcinsellerin hiçbiri kendisi dahil olmadı hayatıma, ben hepsini tek tek cımbızla seçercesine hayatıma kattım. Bunun kolay bir şey olduğunu düşünme sakın, tam 6 yılımı verdim kendimi bu halimle kabullenebilmeye. 6 yıl boyunca kendimden iğrendiğim zamanlar oldu, bir ucube olduğumu düşündüğüm anlardan geçtim. Ölmek istedim -ki denediğimi de biliyorsun. Bilmediğin bir teşebbüsüm daha var üstelik.

Her şey lisenin ilk senesinde başladı. O meşhur Elif'i tanıdım ve bir anda kendimi ona mektuplar yazarken buldum. Kendimden utandım. Birçok şekilde avunmaya çalıştım. Sadece arkadaşça bir ilgi, aşk değil, sadece çok çok çok çok fazla seviyorum, dedim. Daha önce de böyle hissedip hissetmediğimi hatırlamaya çalıştım. Tüm bunları çok yanlış buldum. Kafam karışık, dedim, çocukluğuma inip bir kaynak bulmaya çalıştım bu hislerime. İlgi çekmeye çalışıyor olabileceğim en büyük teorimdi. İlgi çekmeye çalışırken ilgi çekmeye çalıştığının farkında olmalı galiba insan, ben emin olamıyordum. İçimde yaşadığım fırtınaları anlatamam. Kafamı duvarlara vurduğumu hatırlıyorum, hıçkırarak gizlice ağladığımı. Bir süre sonra öğrendim ki bu aşamaları yaşayan tek insan ben değilmişim.

Sana geçenlerde hastanedeki mektubu sormuştum, sanırım onu alan kişiyi biliyorum. Kendisi taburcu olduğum günün akşamı karşıma geçip; "Rüyamda senin bir kıza aşık olduğun için intihar ettiğini görüyordum. O an keşke ölseydin, dedim." cümleleriyle kardeşliğimizin temeline balyozu indirdi. Ki eğer kardeş oluşumuz bir erkekle beraber olunca aldığım -almadığım- zevke bağlıysa biz hiçbir zaman kardeş olamamışızdır.

Neden sana açıldığımı soracaksın. Çünkü fikirlerini değiştirmeyi pek sevmediğini bilmeme rağmen sen sevginin yumuşatabileceği bir kalbe sahipsin. Bunu sana açmak hiç adil değil belki, ama beni anlamaya çalışacağını bilirsem, söz veriyorum daima yanında olup sorularını cevaplayacağım. Sen benim gibi yalnız kalmayacaksın.  

"Emin misin?" diyeceksin belki, "Sen ayran gönüllüsün, iki dakikada bir aşık olursun." Artık bunlarla gelmeyeceğim sana, çünkü artık kendimi zorlamayı, bir erkeğe aşık oolması için kalbime diretmeyi bırakacağım. Bunca zaman yaptığım buydu. Taner de İhsan da böyleydi. Taner, Elif varken vardı. Asla sevgili olmadık. Sadece karşıma geçip "Sana ancak bir erkek yardımcı olabilir" dedi ve sevgiliymişiz gibi hayatıma girdi. Buna asla izin vermemeliydim ama takdir edersin ki çok gencim, hayatta yapılacak onca hata beni bekliyor. 

İhsan'a gelince, bana ilk aşk mesajını 9 Şubat 2009'da attı. Elif'in doğum günüydü, ağabeyimin askerlik izninin son günü. Dershanedeki bir arkadaşımdan Elif'i aradım, doğum gününü kutlamak için. Ardından bir mesaj yolladım, onu asla bir arkadaş olarak görmediğimi, her zaman benim için çok özel olduğunu ve muhtemelen de olmaya devam edeceğini söyledim. Bir de onunla bir daha görüşemeyeceğimizi ekledim. Neden bilmiyorum. Eve döndüm, telefonumu kapatıp uyudum, tabii önce ufak çaplı bir ağlama krizi. O gün İhsan birinden telefon numaramı bulmuş, uyandığımda telefonumda bir mesaj vardı, ama beklediğim kişiden değil. Beklediğim kişi beklediğim o mesajı asla atmadı. İhsan'ın attığı bir aşk mesajıydı. O an ona tutundum. Sevgiliydik artık, ama ben Elif'i bir saniye bile unutamadım. 

Hala seviyor muyum onu? Aşık değilim ama seviyorum. Çünkü benim kaynağım o, çıkış noktam. Yeri hep ayrı kalacak.  

Lisede neredeyse tüm okul bilirdi durumumu. Dershanede de bilinirdi. Selim Hoca çok çalıştı yardımcı olmaya. İhsan da biliyor, kendim söylemiştim. Arkadaşlarıma ilk söylediğimde Dilek, Berçem'e "Dilan lezbiyen olmaya karar vermiş" demişti. O an ne kadar yalnız olduğumu anladım. Ben kendimden utanırken onlar bunu tercih sanmıştı. Bu bir tercih değildi. Tercih hakkım olsa muhtemelen bu kadar dolambaçlı ve yorucu bir yol seçmezdim sevmek için.

Listag diye bir grup var, onlarla Onur Yürüyüşü'nde tanıştım. Taşıdıkları dövizlerde "Benim çocuğum eşcinsel" yazıyordu. Çocuklarına her şeye rağmen sahip çıkıyorlardı. Benim yalnızlığım gene omuzlarıma çöktü.

Ve yıllar sonra kendimle barıştım. Lambda'ya gittim, gözlemledim, nedir, ne değildir öğrendim. Ve hepimizin hasta olamayacak kadar sevgi dolu, aşk dolu olduğuna karar verdim. Fobimi yenip araştırınca bunun bir hastalık olmadığını öğrendim. Durumumdan korkmaktı asıl hastalık, ben asıl şimdi iyileştim. 

Sapkınlık meselesine gelince, biz seninle birbirimize benzeriz ikili ilişkiler söz konusu olunca. Senin bir erkeği sevişine karşılık, ben bir kadını sevdim. Sen ne kadar sapkınsan, dinlediğin şarkılar onu hatırlattığı için, her an onu düşündüğün için, onunla sevinip onunla üzüldüğün için, ben de o kadar sapkınım. 

Sana açıldım, çünkü ailemden bir kişiye dahi olsa dürüst davranmak istedim. Çünkü kendimi saklamaktan nefret ediyorum. Çünkü "Evlilik düşünmüyorum" dediğim zaman en azından bir kişinin "Böyle diyen ilk evlenir" gibi sığ bir sonuca varmamasını istiyorum. Çünkü bir kişi en azından, bana baktığında beni görsün istiyorum. Sana açılıyorum, çünkü seni çok seviyorum ve beni sevdiğini, bunları beraber aşabilecek kadar güçlü olduğunu düşünüyorum. 

Çünkü sana güveniyorum.

Dilan"

Bu mektup hiçbir zaman adresine ulaşmadı ama ben karşısına geçip hıçkırıklar içerisinde söyledim ona durumumu. Verdiği tek tepki yüzüme bakıp "Öyle bir başladın ki söze, bir an için adam öldürdün sandım." demek oldu.

Listag'a katılmadı, benimle bu konuda fazla konuşmadı. Ama bana her gece uyumadan önce "Kitkat'ım iyi geceler" demekten hiç vazgeçmedi. Reddetmedi ama sanki çok ekstrem bir şey yapıyormuşum gibi çok fazla üzerime de düşmedi. 

Beni sevmeye hep devam etti.


Etiketler:
İstihdam