16/07/2014 | Yazar: Esmeray

Kim ne derse desin koşullar ve şartlar her ne olursa olsun aşka ve sevgiye ihtiyacımız var.

Anam bacım yeniden merhaba. Uzun bir süredir yazılarıma ara vermiştim. Geçtiğimiz kış Viyana’da bir tiyatro projesine misafir oyuncu olarak çağrıldım. Yaklaşık üç aya yakın yoğun bir prova ve oyun çalışmaları nedeni ile yazmaya fırsat bulamadım. Oyun Türkçe ve Almanca olduğu için prömiyerini uluslararası Ankara Ethos Tiyatro Festivali’nde yaptık. Sonrasında Diyarbakır ve İstanbul turneleri oldu. Oyunumuzun adı In Between (Arada). Sezon bittikten sonra bazı sağlık sorunlarımdan dolayı yine yazmak mümkün olamadı. Oyunumuz önümüzdeki sezon Viyana’da gösterime girecek. Oyun hakkında ileriki yazılarımda daha detaylı yazacağım.

Tam da aslında bütün bu süreçte yaşadığım ve halen de yaşamakta olduğum bir aşk olayını sizinle paylaşmak istiyorum. Anam durun meraklanmayın hemen. Elbette çok özel mahremime inmeyeceğim. Sadece yaşadığım bu aşkı ve farklı deneyimlerimi anlatmak istiyorum. İlk defa kendini heteroseksüel olarak tanımlayan bir adama bu kadar yoğun bir şekilde ilgi duymuştum. Elbette karşı taraf da aynı yoğunluktaydı. Ve sadece beni Esmeray olarak seven, yaptığım işlerle ilgilenen ve benim başka kimliklerimle hiçbir şekilde ilgilenmeyen bir adam vardı karşımda. Bu da aramızdaki duygusal bağı güçlendiriyordu.
 
-Sen gösterirsen ben de gösteririm. -Tamam
 
Etrafımda bize tanıklık eden bazı kadın arkadaşlarıma âşık olduğumu anlatmaya çalıştım. Ayol mesela birisine anlattım beni biraz dinledikten sonra “ya” dedi “kıçından anlamayım da sanki adam bana da bakıyor” dedi. Ben de “e olabilir bundan bir anlam çıkarman gerekmiyor ki” dedim. Anam bacım kadın ertesi gün geldi “ben adamı sabaha kadar düşündüm” dedi. O an sadece baktım ve içimden “anam şimdiye kadar düşünmedin de ben söyledikten sonra mı düşündün” dedim. Buna benzer daha çok örnekler sayabilirim. Ne yazık ki bu tür davranışlar yine de bize öğretilen heteroseksizm ve ataerkil aşmazlarımızdan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Dilerim ki böyle durumlarda rekabet değil aşkı, sevgiyi, yaşamı nasıl “inşa ederiz”in üzerinde halleşiriz. Bu şekilde halleşirsek aşkı güzel eyleriz. 

Başka ilginç bir boyutunu da paylaşmak istiyorum. Benim yakın dostlarım beni iyi bilirler ben yaşadığım her şeyi paylaşmayı, anlatmayı çok severim. Elbette her şeyi anlattığım gibi aşkımı da anlatayım dedim. Benim anlattıklarımı sonuna kadar dinleyip kâh gülen kâh eğlenen bu dostlarımdan ne yazık ki bazıları bu aşka bir tahammülsüzlük gösterdiler. Ya dinlemediler ya da ay gene o adamdan bahsedersen dinleyemeyeceğim dediler. Anam ne oldu kırkından sonra sevindirik oldum nedir bu haliniz. Yani yukarıda dediğim gibi elbette özelimize mahremimize girmeden aşkı da paylaşarak birbirimizi anlayarak güzel eyleriz. Eee! Kim ne derse desin koşullar ve şartlar her ne olursa olsun aşka ve sevgiye ihtiyacımız var.

Etiketler:
nefret