16/11/2012 | Yazar: Esmeray

Ben başörtüsü takmayı severim, tıpkı etek giymeyi sevdiğim gibi. Havalar soğuyunca özellikle takarım. Geçenlerde evden çıktım. Rüzgâr çok şiddetliydi.

Ben başörtüsü takmayı severim, tıpkı etek giymeyi sevdiğim gibi. Havalar soğuyunca özellikle takarım. Geçenlerde evden çıktım. Rüzgâr çok şiddetliydi. Dedim ya başörtüyü seviyorum, bahane bu bahane içeri tekrar girdim, dolaptan en güzel başörtümü aldım. Başıma taktım. Aşağıya inerken daha önceden de gördüğüm türbanlı bir kadın vardı. Gülümseyerek ve sempati ile baktılar bana. 

Aşağıya indim. Vapur saatine daha zaman olduğu için, her zaman gittiğim kafeye uğradım. Bizim modern, sarı saçlı, çağdaş görünümlü kadınlarımız pek beğenmediler. “Acaba şöyle anneannelerimiz gibi mi taksam!” dedim, ayol zaten öyle takmışım! Gazeteyi almayı unutmuştum, gittim aldım bayiden. Bayide sürekli duran kadın, türbanlı bir kadındı. Beni gördü; dikkatli baktı. “Aa, sen misin?” dedi. “Ne kadar güzel, çok yakışmış! Dur bende bone var, vereyim altına tak!” dedi. “Yok, anam bacım ben sürekli takmayacağım!” dedim.
 
Vapura binerken bakışlar üçe bölündü. Bir çağdaşlar, bir türbanlılar, e bir de erkekler! Çağdaşlar inanılmaz derecede “öteki”leyerek bakıyorlar. Hani öyle bakıyorlar ki “bir sen eksiktin!” der gibi. Oysaki eteğim gibi o da bir giysi! Nedir sizi bu kadar rahatsız eden? Türbanlılar tabii ki sevimli, sempatik, neredeyse konuşmak için can atıyorlar! Yani iki şeyi birden yaşıyorum: hem aşırı ötekileme, hem de aşırı sempati! Nedir bu başörtünün kerameti anlamadım? 
Gelelim erkeklere: belki şaşıracaksınız ama tabii ki fantezi nesnesi olarak bakıyorlar! Bakışlar aynen öyle! Biliyorum yazdığım ağır bir itham ama bakışlar bu kadar ağır ve taciz edici! Çünkü transeksüel bir kadın ki onlara göre bir seks objesi , başörtü takmış! Hatta iki tanesini bozdum. “Ne bakıyorsunuz?” diye... Orta yaşlı bir adam, “elimde değil çok seksi görünüyorsunuz!” dedi bana. Ne diyeyim şimdi bu adama? Hiçbir şey demedim, aşağıya indim. Tüm bu yaşananlar tabii ki benim başörtü takma sevgimi azaltmadı. Elbette ki bundan sonra da takacağım.

Kızları sokağa attılar! 

Ve gelelim gündeme...

Avcılar’da sonunda olan oldu. Orada yaşayan arkadaşlarımın iddia ettiklerine göre hiçbir gerekçe, neden, sebep gösterilmeden evleri üç ay mühürlenmiş. Şimdi ben anlamıyorum. Buradan hukukçulara söylüyorum, lütfen bir şey söylesinler. Mahkeme olmadan polis nasıl böyle bir karar verebilir? Bunlara hakkı var mı? İşin hukuki boyutu böyle! Şimdi deniyor ki, “bu insanlar fuhuş yapıyor!”. “Evler de fuhuş yapıldığı için mühürlendi!” diyorlar. Orada oturan insanlarda kesinlikle olmadığını iddia ediyor. Şimdi belge, delil, ispat olmadan nasıl bu evlerde fuhuş yapılıyor dersiniz, nasıl mühürlersin? Şimdi bu keyfî bir uygulama değil midir? Hem de keyfî uygulamanın daniskası! Sizler orada oturan transların evlerini mühürlediniz. Sitenin geri kalan evlerinde neler olduğunu nereden biliyorsunuz? Bu nasıl bir mantıktır? Ne hakkınız var bu karda, kışta, kıyamette insanları sokağa atmaya? Hele garibim Oya Sultan arkadaşım ki ben bizzat şahidim, kefilim , tanığım ve yıllardır fuhuş yapmayan bir insan. Bu kadını niye sokağa attınız şimdi? Çok merak ediyorum. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, acaba duymuş mudur bu olayı? Duymuşsa ne düşünüyor? Kim sahip çıkacak bu insanlara?

Olayın başka bir boyutu da, başka bir felakete doğru gidiyor. Yani bu gösteriyor ki, kişi transeksüel oldu mu? Birisi herhangi bir şekilde zıt düştü mü, bahanesi hazır: travestidir, fuhuş yapıyor! Hop, polis de gelir hemen evleri mühürler. Nerede yaşıyoruz biz? Bundan sonrası ne olacak çok merak ediyorum.

Dikkat! Açlık grevleri 64. gününde... 


Etiketler:
İstihdam