10/07/2015 | Yazar: Baki Uguz

Din üzerinden siyaset yapmanın sakıncalarını birilerine yıllardır anlatamadık. Din gibi insanların manevi dünyalarına dair bir olguyu, dünya çıkarı için yapılan siyasete malzeme edersen, ben bu işe elbette tereddütle yaklaşırım.

Din üzerinden siyaset yapmanın sakıncalarını birilerine yıllardır anlatamadık. Din gibi insanların manevi dünyalarına dair bir olguyu, dünya çıkarı için yapılan siyasete malzeme edersen, ben bu işe elbette tereddütle yaklaşırım. Hele ki bir ayeti, 10 âlimin 10’unun da ayrı yorumladığı bir ortamda, din üzerinden siyaset yapmanın tehlikesi iyice belirginleşir. Ki belirginleşti de zaten.

Şimdi kimse kalkıp bana "Biz siyaseti dünya çıkarı için yapmıyoruz, meseleye sadece o açıdan bakmıyoruz" filan demesin. Bakmıyorsanız o sizin bir sorunlu algınızı daha göstermiş olur. Zira ne siyasetin ne siyasetçinin işi, insanlara cennetten sırça köşk ayarlamak değildir; insanların inanç veya inançsızlıklarını yaşama haklarını garanti altına almaktır o kadar. Siyasetçi olarak bunun ötesinde söylem ve eylem üretiyorsanız o "asma kabağı" oluyor. Yani modern anlamdaki demokratik devlet tanımının sınırlarını aşan bir eylem oluyor. Ve dahi bir inancı yüceltip, başka bir inanışı veya inanmayışı öteleyen bir tarz tutturursanız, bu tarz siyaset en basit ifadesiyle antidemokratik oluyor.
 
Bu bağlamda son demokrasi ihlalini, Anayasasında laiklik ilkesi bulunan bir ülkede, dini gerekçelerle insanların kimliğine, kişiliğine, onuruna, varlığına, varoluşuna, yaradılışına hakaret ederek, saldırarak yaptılar. LGBT Onur Yürüyüşü’ne Ramazan ayı gerekçe gösterilerek yapılan saldırıdan söz ediyorum. LGBT’ye dair zerre kadar bilgisi olmayan, zır cahil insanlar, sırf kendi inançları ekseninde bir Lut Kavmi’dir tutturmuşlar gidiyorlar!

Devlet bunu yapınca haliyle kara kalabalığın içinden, durumdan vazife çıkartarak nefretini belirgin şekilde kusanlar sıraya girdi şimdi de...

Ankara’da bir grup meczup, hadis aktararak eşcinsellerin katline ferman çıkardı. Sosyal medyada buna benzer abuk subuk paylaşımlar yapılmaya başlandı. Daha geçtiğimiz gün bir LGBT aktivistine kendi evinde saldırı gerçekleştirildi. Kendine hoca diyen bir tip, o sığ dünyasından inciler saçarak, LGBT’lerin lanetli olduğundan dem vurarak, Allah’ın lanetlediklerini lanetlemek gerektiği yönünde fetva verdi! Bütün dünya eşcinselliğin bir hastalık veya sapıtınca başvurulan bir zevk çeşidi olmadığını; bilakis kaşın kara, gözün ela olması gibi bazı insanların da bu özelliklere sahip olarak var olduğunu, bilimsel olarak kanıtlamış ve kabul etmişken bizdeki cahiller, Lut Kavmi’ni almışlar ele, düşmüşler yola! Bu noktada şimdi tutup da Lut Kavmi mevzusunun aslının ne olduğunu irdeleyecek değilim; neyse ne! Çünkü bazıları inançları gereği homofobilerinden arınamıyor olsalar bile, bunu nefrete ve nefret içerikli eyleme dönüştürme hakları yok. Çünkü herkesin aynı şeye inanma ve o inanç çerçevesinde davranma zorunluluğu yok.
İşte bütün bunların sebebi, laik ülkede dini referans göstererek LGBT’lere yapılan devlet saldırısıdır. İmam ne yaparsa cemaatin ne yapacağı hepinizin malumu!
Şimdi merakla, toplumun bir kesimini oluşturan insanların katline ferman çıkaranlara verecekleri cezayı bekliyorum! Zira eşeği dövemiyorsan semerini dövmek lazım. Bir şekilde “Höst” demek şart. Yoksa bu iş iyice çığırından çıkar ve insanların canına kast edilirse bunun hesabını kimse veremez.

Etiketler:
İstihdam