12/07/2007 | Yazar: Kaos GL

Onun bu yazı coğrafyasında yürürken; bir yanıyla bireyin dünyasındaki bütüncül olanı, öte yanıyla hayatın parçalanmış anlarını görürüz.

Onun bu yazı coğrafyasında yürürken; bir yanıyla bireyin dünyasındaki bütüncül olanı, öte yanıyla hayatın parçalanmış anlarını görürüz. Bilge Karasu'nun, insanal olanı kuşatıcı/sorgula-yıcı bir bakışı vardır. İnsan ilişkilerini biçimleyen ana izlekler (sevi, sevgi/sizlik, acı, korku, hüzün, ölüm, yalnızlık...) anlatılarının çoğunlukla ortak yanıdır.

Bilge Karasu, denemelerini biraraya getiren "Ne Kitapsız Ne Kedisiz" adlı kitabı ile 1994 Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü'ne değer görülmüştü. Feridun Andaç, Karasu'nun yapıtlarını ve yazar kimliğini şöyle değerlendirmişti:
"O söz büyücüsünün, bizi ne sözsüz, ne izsiz, ne de özsüz bırakmayacağının birer nişanesidir yazdıkları... O, tükenmeyen bir duygunun izdüşümcüsü olarak, yazın coğrafyamızın alınlığında ışımakta... Bilge Karasu'nun yazı coğrafyasının debisini bulabilmek için; sanırım, önce yüreğimizi kum saatine, usumuzu Galilei Galileo'nun teleskopuna, yönümüzü Kristof Kolomb'un karavelası Santa Maria'nın düşüne göre ayarlamamız gerekecek.

Hayatın süreğen işlerinin seyrinden koparsınız bir an! Sonrası... Gizil aşkların, uçuk sevgilerin, yalnızlık düşlerinin, acı ve korku barınaklarının dehlizlerinde söngün izlerle yürürsünüz hep onunla. Yazının serüvenine çekip alır sizi. Yalnız, bir basmadır. İçkindir bu hali. Duru, dupduru bir bakışla çevrelenirsiniz hemence. İşte o an; günlerin, izlerin, tutkuların kitabına bakarsınız onunla.
"Troya'da Ölüm Vardı" ile ilk noktasını koyar. Ne savrulur, ne de örseler. Öyküsü alıp götürür sizi. Yalın, içli; biraz ezgince. Sevginin, bağlılığın, acının, yalnızlığın izleğinde yolalırsınız. Bir an, kendinizi, ünün en söngün/soluk insanı da görseniz; derim ki: n'olur, bir kutsal kitabı okur gibi, "Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı"na dönün. Onun dehlizlerine dalın. Yüzlesin çağın kiri, acının imbikten süzülen hüznüyle.

Bu yol alış seyrinizde, masallarıyla sizi başka bir çekim odağına alacaktır o. Yine hüznün ve acının kollarına salınacaksınız... "Göçmüş Kediler Bahçesi"nde gezinirken; düşlerin, korku izlerinin aynanıza yansıyan kıpırtılarını izlersiniz. Günün ağrısız, sızısız geçmesine bir devadır onun bu sözleri. Sözün büyülü sesini yazıda buluşturan söz bilicisi...

Kararan yüzler

"Gece"ye girerseniz birden. Bu, ansızın olmaz! Siz, nicedir, o yol çatma gelmişsinizdir. Hayatın uğunan yanlarım dinlersiniz. Günün, anın, çağın kararan/çözülen yüzünü görürsünüz. Onun coğrafyasında soluk soluğa yürümenin "Kılavuz"unu aramayın. Anlayın. O yöneliş, savruntulara kapılmanızı engeller. Hayatımızda neyin anlamlı kılınabileceği, neyin yaşanıla-rak/sürüklenilerek öğrenileceğine dair meseller kurar bize. Karasu hem anlatının, hem anlatıcının, hem de anlatılanın kılavuzudur artık.

Onun bu yazı coğrafyasında yürürken; bir yanıyla bireyin dünyasındaki bütüncül olanı, öte yanıyla hayatın parçalanmış anlarını görürüz. Karasu'nun, insanal olanı kuşatıcı/sorgulayıcı bir bakışı vardır. İnsan ilişkilerini biçimleyen ana izlekler (sevi, sevgi/sizlik, acı, korku, hüzün, ölüm, yalnızlık...) anlatılarının çoğunlukla ortak yanıdır.

*Konuyla ilgili haberler:

“Türk Kafka’sı değilim”

[[Bilge’ler ölür...]] - Selim İleri

[[Elimizden kaçan “Ada”]]

[[Bilge Karasu için…]] - Semih Gümüş

[[Kediler ve kitaplar: Bilge Karasu]]

[[On bir yıldır "göçmüş kediler"inin yanında]] - Ülkü Tamer

[[Her şeyi olan adam ve balık]] - Ali Poyrazoğlu

[[Ne kedisiz ne korkusuz]] – Nurdan Gürbilek

[[Karasu, kediler, geçmiş zaman]] – Kürşat Başar

[[Bilge Karasu’ya İmzalı Kitaplar]] - Ali Görkem Userin

[[Anısına: Bilge Karasu]]

Etiketler: kültür sanat
nefret