20/02/2020 | Yazar: Ares Berfan Hür

Kamuya açık alanlarda varlığımızın akıllara gelmemesi ve bunları her yerden bağırmamız sırasında bizi alkışlayanların bu eşitsiz şartları görüş alanlarından çıktığımız anda unutması da bir o kadar ayaklarımıza dolanıyor

Bir turistik bölge olarak trans deneyim Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Trans deneyiminin en çarpıcı yanı insanların ne kadar empatisiz, ne kadar duyarsız olduğunu öğretmesi olabilir. Her şeye rağmen yaşamını sahiplenmek isteyen benim gibi insanları tekmeleye tekmeleye Maslow piramidinin tabanına sıkıştıran pis bir düzen. Pislikten bahsettiğimde akla hızla kurumlar geliyor muhtemelen ama bu pisliğin barınması, evlerimize girmesi, duvar köşelerinde toplanması sadece kurumların, politikaların sonucu değil.

Tüzel değil gerçek kişilerin meşru kabul ettiği, yani tercüme edeyim, bize müstahak gördüğü yordamlar, yöntemler, bize açık yolların tipik bedenli kişilere açık olanlardan çok daha az sayıda olması, günlük pratiklerimizin içine politik çekişmeyi sokmak istemeyebileceğimizin düşünülmemesi, kamuya açık alanlarda varlığımızın akıllara gelmemesi ve bunları her yerden bağırmamız sırasında bizi alkışlayanların bu eşitsiz şartları görüş alanlarından çıktığımız anda unutması da bir o kadar ayaklarımıza dolanıyor, önümüzde dikiliyor.

Şahsen, bir kısmını anlayabiliyorum. Hayatına dokunmamış sorunu düşünemeyen insan çok anormal bir durum sayılmaz. Kafa belli, kapasite belli; insan olmamızdan kaynaklı bazı kısıtlara tabiyiz. Elimizde olmayan sayısız dış faktör var. Bize anlatıldığı kadar özgür değil irademiz. Sandığımız kadar akıl fikir sahibi değiliz işte. Bu gerçekle yüzleşmekte sorun yaşamıyorum. Uzayda bir taşın üzerinde tesadüfen hortladık, taşı ele geçirdik, kervanı yolda düzdüğümüz için de taşın içine ettik. Bir anlamda rahatlatıcı bile bu düşünce. Yalnız insan baştan aşağı akıl değil. Ben de değilim haliyle. Dirsek temasım olan insanı homo sapiens olarak görmem zor; Ahmet, Ayşe, Deniz olarak görüyorum, bireyliklerine önem atfediyorum, iyi kötü bir duygusal bağ kuruyorum.

İtilip kakılma, nesneleştirilme, araçsallaştırılma, adalete erişimsizlik ve bunun yarattığı çaresizlik ve güvensizlik hissi hayatımın orta yerinde ihtişamlı banalitesiyle duruyor. İç sesim artık bana, 'Kendini koru, başkalarının hız yaptığı düz yollarda sen yürürken düşersin Paşam,' diyor. Paşam kısmının altını çizmek istiyorum, birçok trans deneyimli kişiden çok daha ayrıcalıklı olduğumun ifadesidir çünkü.

Bu banalite, kendisine şahit olanlardan başka herkese görünmez. Biz bunu köyümüzün her yerinden bakıp görsek de, köyümüzü kartpostallardan öte bilmeyen, zahmet edip de gelmeyen turistleri ikna edebilir ve köyümüzü gezdirebilirsek mutlaka gözlük uzatmamız gerekiyor – gözlüğü gözüne takan turistin şaşkınlığı da bir o kadar banal. Sonra gözlüğü yanlarına almadan, otobüslerine binip tıngır mıngır dönüyorlar şeherlerine…

Moralsizim, tatsızım değerli Anadolu halkları. Yorgunum, kalbim kırık. Arkasını dönüp giden turistlere “Daha kendimizi gerçekleştirecektik, nereye? Vallahi de göndermem,” diyorum ama duyan yok. Boşlukta yankılanan sesim hala boşlukta yankılanıyor sanki – eskiden içimdeki boşluktaydı, şimdi dış dünyanın boşluğunda. Biliyorum, benim gibi birilerinin gözü bende, ben cesaret ettiğimden cesaret buluyorlar birtakım şeylere, tıpkı benim benden öncekilerden cesaret almam gibi. Bu güzelim canların hatrı olmasa çekilecek çile değil.

Ya sabır, ya sabır, ya sabır… İnançsız trans ibnenin imana geldiği an KaosGL ekranlarında…

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: yaşam
İstihdam