10/11/2009 | Yazar: Serdar Acar

Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda.

Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa?

Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farz etmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki aşk hiç senin olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan, sanki aşk hiç senin olmamış gibi.

Seni hiç tanımamış, öpmemiş, koklamamış, özlememiş gibi. Aynı, bir anda gelip bir anda giden dalgalar gibi. Uzak sahillere bakmamalıyım artık, ne bir avuntu aramalıyım ne de bir el. Sadece adın kalmalı aklımda. Yüzün, hüznün, gülüşün, hiç birini hatırlamamalıyım. Sırf canım yanmasın diye başka bedenleri tatmalıyım. Unutmaya çalışmalı ama unutturmamalıyım. Bütün şarkıları sensiz bir ömür geçirmiş gibi dinlemeliyim. Bir günah gibi sakladığım o yılları artık cehenneme göndermeliyim. Kendimi yüksek binalardan atıp ölü rolünü oynamalıyım. Mezarım belli olmamalı. Sırf  sen gelme, bulma diye olmamalı. Her akşam anneme sarılıp ağladığımı bilmemelisin… Beni nasıl uçsuz bucaksız bir yolun ortasına bıraktığını bilmemelisin. Ben ayaklarımın üzerinde dimdik durduğum da bile sen beni hep sürünüyor bilmelisin. Seni mutlu edecek hiçbir şey olmamalı benden yana. Beni aynı o kapıyı çekip gittiğin gün gibi çaresiz hatırlamalısın. İçin acımalı, parçalara ayrılmalı ve hatta vicdan azabından bir daha asla aşık olmamalısın. Şimdi hangi baharda nasıl mutluyum bilemezsin. Hangi güzel adamı sevdiğimi öğrenemezsin. Nasıl bir maviliği izlediğimi göremezsin. Çünkü seni sana hapsedip, beni bıraktığın yola seni bıraktım. Çünkü sen beni hiç sevmedin sevgilim.
 


Etiketler:
nefret