25/06/2018 | Yazar: Umut Erdem

Onur Haftası geldi, çattı. İstanbul Onur Haftası Komitesi etkinliklerini açıkladı. “Sınır” teması ekseninde belirlenen etkinlikler arasında diğer yıllarda olduğu gibi biseksüelliğe dair hiçbir şey yok.

Onur Haftası geldi, çattı. İstanbul Onur Haftası Komitesi etkinliklerini açıkladı. “Sınır” teması ekseninde belirlenen etkinlikler arasında diğer yıllarda olduğu gibi biseksüelliğe dair hiçbir şey yok. Sadece “Lezbiyen Biseksüel İlişkilerde Şiddet” konulu etkinlikte ismi geçiyor. Maalesef biseksüellik, benim gözlemlediğim sadece belirli kadınların kendini tanımladığı, ara yönelim, lezbiyen olmayan bir şeymiş gibi tanımlanıyor. Bu biseksüel görünmezliği/biseksüelliği görünmezleştirme ve bununla zincir gibi bağlı bi+fobi, bi+seksüel düşmanlığı “aman takma canım sen de o kadar”la geçiştirilebilecek, “sen de kendi alanını yarat”la üstü kapatılabilecek bir şey değil. Bunlar bi+seksüel insanların zihinsel ve psikolojik sağlıklarında büyük yaralar açan durumlar. Bi+seksüellerle LGBTİ+ (B formalite icabı orada tabii) topluluğu arasına çizilen sınırların bi+seksüel insanların üzerinde, heteropatriyarkanın koşullandırdığı ve içselleştirdiği zorunlu heteroseksüellikten daha az olmayacak hatta kişiye göre daha bile çok olabilecek etkisi sebebiyle biseksüel sağlığına dikkat çekmenin büyük önemi mevcut.

Yani aslında bi+seksüellerin, bi+seksüel olmalarından kaynaklı yaşadıkları görünmezlik, fobi, düşmanlık ekseninde karşılaştıkları sorunlar var, muhakkak başka kimliklerin kesişiminde (toplumsal cinsiyet, ırkçılık/milliyetçilik, transfobi vs.) derinleşen ve katmanlaşan başka problemlerden bahsedebiliriz ama lezbiyen/gey olma kaynaklı yaşanılan lezbofobi-homofobi sorunlarının kesişim kümesinde bulundukları için sadece aynı sorunları yaşıyor olmuyorlar bi+seksüeller. Yapılan politikada işaret edilen nokta bu ama bu noktayı da deştiğimizde işaret ettiği asıl noktanın bi+fobi olduğu kaçınılmaz bir gerçek. 

Bi+seksüeller, önleyici bakım hizmetlerine erişim konusunda büyük sıkıntılar yaşıyor. Örneğin bi+seksüeller, heteroseksüellere göre göğüs kanserini tespit edecek meme röntgenini rutin olarak çektirmede daha çok sıkıntı yaşıyorlar, çektirme ihtimalleri çok daha az. Heteroseksüel ve lezbiyenlere göre, rahim ağzı kanserine sebebiyet veren HPV’yi (İnsan Papilloma Virüsü) tespit edecek pap testine erişimleri çok daha az. Bunun anlamı nedir peki? Biseksüellerin meme ve diğer türde kanserlere yakalanma olasılığının daha yüksek olmasıdır. Heteroseksüellere göre daha çok kalp rahatsızlıkları geçirdiği verili bilgisi mevcut.

Sağlık hizmetleri içinde karşılaşılan/karşılaşma ihtimalinin çok yüksek olduğu düşünülen bi+fobi, bi+seksüellerin sağlık hizmetlerine erişme konusunda heveslerini kırıyor. Birleşik Krallık’ta yapılan bir araştırma bi+seksüellerin % 33’ünün kendilerini doktorlarına açtıklarını ve yarısının sağlık hizmetlerine erişirken bi+fobiyle karşılaştıklarını belirtiyor. 

Sağlık hizmetlerinde yaşanan bu olumsuz deneyimler, biseksüellerin randevularını ertelemelerine, doktorlarını değiştirmelerine neden olup doktorlarına kendilerini açmalarına engel oluyor. 2012 yılında yapılan bir araştırma, biseksüellerin lezbiyen ve geylere göre kendilerini sağlık personellerine açmadıklarını belirtiyor. Araştırmaya göre, lezbiyenlerin %10’u ile geylerin %13’üyle kıyaslayınca biseksüel kadınların %33’ü ve erkeklerin %39’u kendilerini sağlık personellerine açmıyor.  

Üye olduğum bir mail grubunda bir erkeğin biseksüel olduğu için cinsel yolla bulaşan bir hastalık sahibi olmasının ne kadar yüksek olduğu dile getirilmişti. Bu önerme, tabii ki son derece ön yargıyla besli, stigmatize edici etkisi çok yüksek bir yargı. Ama bir yandan neden yüksek olma ihtimalinin olduğu da asla düşünülmüyor. Mesela, böyle bir verili bir bilgiyle karşılaştığımızda bunun sebebinin, bi+seksüellerin önleyici bakım hizmetlerine erişimlerinin çok daha düşük olması, bi+fobinin kişinin bu hizmete erişmesinde bariyer olması olduğunu düşünmek aklımıza gelmiyor. Biseksüel erkeklerde açılma durumundan kaynaklı olarak HIV testi yaptırma durumları daha düşük olabiliyor.

Bi+fobi, bi+seksüelleri yalnızlaştırıyor, kişinin açılamamasına, yaşadığı sorunların yöneliminden kaynaklı olarak sadece kendisinin neden olduğuna inanmasına sebep oluyor. Zorunlu heteroseksüelliğin hedef olması gereken yerde heteropatriyarkayı bi+seksüellerin beslediği, ikili cinsiyetçi olduğu ön yargısıyla biseksüelliğin “old school” kaldığı, rahatsız edici olduğu önermelerinin hedefindeki bi+seksüellerin, zorunlu heteroseksüellik ve diğer bi+fobi pratikleri sebebiyle yüksek oranda alkol ve uyuşturucu madde kullanımına başvurduğu belirtiliyor. İki kat daha fazla depresyon yaşadıkları da verili bilgiler arasında. Biseksüel yetişkinlerde kendilerine zarar verme, intihar etme eğilimleri monoseksüel yönelimleri olan insanlara göre daha fazla.

Biseksüel kadınların lezbiyen ve heteroseksüel kadınlara göre şiddetli biçimde daha fazla zihinsel ve duygusal rahatsızlıklar yaşadıkları belirtiliyor. Ergenlik sürecinde heteroseksüellere göre daha yüksek oranda duygusal stres yaşandığı, lezbiyenlere göre 2 kat daha fazla yemek yeme sorunlarıyla karşılaşıldığı belirtiliyor. Sosyal destek alma konusunda daha büyük sıkıntılar yaşayıp daha düşük bir hayat kalitesi ve duygusal refah içinde hayatta kalmak zorunda kaldığı beyan ediliyor. Tabii ki bunun da neden olduğu trajik sonuçlar bulunuyor:  Biseksüel yetişkinlerin heteroseksüellere göre 3 kat daha fazla intihara teşebbüs etmeyi düşünmeleri gibi. Gey ve bi+erkeklerin, heteroseksüellere göre yemek yeme sorunlarıyla daha çok mücadele ettiği belirtiliyor. Bi+seksüeller daha yüksek oranda partner şiddetine maruz kalıyor. Bi+kadınların % 56’sıyla, bi+ erkeklerin %37.7’si ilişkilerinde çeşitli şekillerde istismara ve şiddete uğruyor. 

Karşılaştıkları birden çok ötekileştirme durumları sebebiyle özellikle biseksüel translar zihinsel sağlık açısından zorluk yaşama riski içindeler. İkili cinsiyete karşı tehdit edici varsayımlardan ötürü ya iki kat görünmezleştiriliyorlar ya da iki kat ayrımcılığa uğruyorlar. 

LGBTİ+ gençler arasında yapılan başka bir araştırmaya göre, biseksüel gençler lezbiyen ve geylere göre yetişkinlerden daha az destek görüyor. Lezbiyen ve gey gençlerin % 8’i ile LGBTİ+ olmayan gençlerin % 21’ine göre biseksüel gençlerin sadece % 5’i mutlu olduklarını belirtmiş. Biseksüel gençlerin LGBTİ+ olmayan gençlere göre uyuşturucu madde ve alkol kullanımının daha fazla olduğu rapor ediliyor. 

Bi+seksüelin tanımının ne olduğunu öğrenmedikçe, bi+seksüelleri dinlemedikçe, bi+seksüelliği geçerliliği olan bir yönelim olarak görmedikçe neden olduğumuz tablo yukarıdaki gibi ve belki çok daha fazlası. Bi+seksüel Sağlığı, LGBTİ+ meselesidir ve görmezden gelinemez. Bu sebeple bi+seksüel görünmezliği ve bi+seksüel düşmanlığıyla yüzleşilmeli, bi+fobiyle mücadele edilmelidir ki, bu tabloya neden olanlardan olmaya bir son verebilelim. 

Not: Bu yazıda Human Rights Campaign Foundation, BiNet Usa, Bisexual Resource Center’ın altına imzasını attığı Health Disparities Among Bisexual People ve The Bisexuality Report: Bisexual inclusion in LGBT equality and diversity isimli raporlardan ve Miles Joyner’ın yazısının çevirisinden yararlanılmıştır. 

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler:
İstihdam