19/01/2017 | Yazar: Nazik Işık

Medeni Kanun’dan ‘reis’’ kavramını çıkartan, evde reis istemeyen biz kadınlar memlekette reis ister miyiz? Cevap veriyorum: Hayır.

Medeni Kanun’dan “reis’’ kavramını çıkartan, evde reis istemeyen biz kadınlar memlekette reis ister miyiz?   

Cevap veriyorum: Hayır.

2000’lerle birlikte bir yeni Anayasa tartışması içindeyiz ama bir türlü yeni bir Anayasa yapamadık.   

1982 Anayasası’ndan hoşnut olan yok.   

Hepimiz biliyoruz, 82 Anayasası 12 Eylül darbesinin Anayasası.

Ve, özünde insan, biz vatandaşların hak ve özgürlükleri yok.   

17 kez değişmiş olması bu gerçeği değiştirmedi.

17 kere daha değişmesi de bu gerçeği değiştiremez. 

Değiştiremez, çünkü 82 Anayasası’nın oturduğu temelden çatısına kadar bütün mimarisi devleti odak alır; özü devleti vatandaşından korumaktır.

Üstüne üstlük ruhunu da 12 Eylül diktatörlüğünün nefesi üflemiştir.   

Lafı dolandırmadan söyleyeyim, dediğim şu: Kaba karkası böyle bir binada odaları değiştirebilir, odalarda dolaşan ruha biraz neşe katabilirsiniz ama bu binanın kalitesini değiştirmez.   

Bizim Anayasa değişikliklerinin12 Eylül Anayasası’nı demokratik bir cumhuriyet Anayasası yapamadığı gibi.

İyisini ve doğrusunu yapamayınca odalardan bazılarını biraz ferahlatmak, odalarda dolaşan kasveti biraz azaltmak da kötünün iyisi.   

Bugüne kadar Anayasa değişiklikleriyle yapabildiğimiz de bu zaten.   

                                             Fotoğraf: Emine Kart / Ankara

Demokratik bir cumhuriyet anayasası ise vatandaşına, yani insana ve onun hak ve özgürlüklerini yaşamasına odaklanan bir devlet anlayışıyla yazılır.

Bu da bambaşka bir ruh ve bir mimaridir.

Üstelik de hepimizin katkı ve katılımları, yani demokratik bir kabul süreci yoksa yine de olmaz.   

Elimizdeki 18.Anyasa değişikliği tasarısı ise, ne yazık ki, bu değildir.   

Yeni Anayasa değişikliği, evin odalarının duvarlarını aslında kaldırıyor ama odalar duruyormuş gibi bir yanılsama yaratıyor.

Bununla da yetinmiyor, odalardaki huzuru, düzeni, neşeyi de azaltıyor.   

İstikrar bir ruhtur.

Bu Anayasa değişikliği ise bir tür ruh emici.   

Hangi odada kim bulunacak?

Buna karar veren reis.  

Hangi odada ne iş yapılacak?

Buna da karar veren reis.  

Hatta odanın içindeki masadan sandalyeye, halıdan yatağa ne varsa, hepsini ölçüsüne, yerine, hatta ne zaman ne kadar kim tarafından kullanılacağına karar veren de reis.   

Buna karşılık, odalardakiler reisin ne yaptığına dair bir görüş beyan edemeyecekler. 

Hatta ne yaptığını düşünmeleri bile gereksiz, daha beteri pek de mümkün değil.   

Reis tektir, büyüktür.

Ne dengelenebilir ne denetlenebilir.

Ona bakmak bile kusurdur; bakanın gözü kör olsun, makamı da artık olmasın.   

Böyle anlatılınca insana çok abartılı gibi geliyor olabilir.

Ama durum özetle, biraz da kabalaştırarak anlatılınca böyle. 

Çünkü bu değişiklikle birlikte ‘’cumhurbaşkanı’’ herşey, kuvvetler ayrılığı ise bir ‘’mış gibi’’ olacak.  

Bu durumu AKP bile hayal etmemiştir herhalde. 

Mesela, MHP Genel Başkanı’nın ‘’Çok konuşmaya, uzatmaya gerek yok, en fazlası halka gideriz.’’ anahtarı vereceği akla gelir miydi? Sanmam.   

Anahtarı yakalayıp kapıyı heyecanla açtıklarında bu kadar verici bir MHP’yle karşılaşmayı bekliyorlar mıydı?

Hiç sanmam.   

İşte tam da bu nedenle öyle bir teklifle geldiler ki, pazarlıktan ellerinde iyi kötü bir başlangıçla çıkmak için çok abartılıydı.   

MHP aradıklarından çok daha fazlasını vermeye hazırmış.   

Bal tutar parmak yalarız diye düşünürken bal kavanozuna düşmek böyle bir hal olsa gerek.   

Şimdi AKP bir tür şeker komasına girmiş bulunuyor.   

O zaman ondan bir aklıselim bekleyemeyiz.   

Belki ileride ‘’Biz ne yaptık?’’ diye dövünenlerin başında olacaklar.

Ama bugün açtıkları yaranın ne kadar iyileşmesi zor cinsten olduğunu kavrayabilecek durumda değiller.  

Diğer siyasi partilerle ilgili konulara burada girmenin işin Meclis aşaması bitmeye yüz tutmuşken faydasız.   

Ben yüzümü seçmene dönmeye başladım bile.   

Özellikle kadınlardan umutluyum.   

Biz ki yıllar önce evde reis istemedik; eşit ve insani bir ilişkiden, evin, evliliğin, eş olmanın demokratik bir ortam olmasından söz ettik. Bunun için uzun bir mücadele yürüttük.

Sonunda Medeni Kanun’dan ‘’reis’’ kavramını çıkardık.   

Peki şimdi evde reis istemeyen biz kadınlar memlekette reis ister miyiz?   

Cevap veriyorum: Hayır. (halkizbiz.com)


Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam