20/02/2009 | Yazar: Deniz Deniz

Kendi kendime söz vermiştim, bu hafta ülkenin o insanı gıcık eden rutin gündemine hiç bulaşmama kararı almıştım.

Kendi kendime söz vermiştim, bu hafta ülkenin o insanı gıcık eden rutin gündemine hiç bulaşmama kararı almıştım. Bir iletişimci olarak, Kaos GL'nin gündeme getirdiği ve zaten hem ABD'de hem de diğer bazı ülkelerde varolan "LGBTT'lerin kendi haberlerini oluşturma" konusuna değinmeyi oradan da, Elif Gazioğlu'nun "Eşcinsel teorik açılımlar" yazısıyla başlattığı "cinsiyet kodlamaları" üzerine bir kaç kelam etmeyi düşünmüştü.

Ama burası Türkiye ve her konuda olduğu gibi eşcinsellik tartışmaları üzerine de ülkenin genel rutin gündeminden de fazla gıcık eden yeni gündemler yeni polemikler ortaya çıkıyor ki, insan kendi kendine verdiği sözden cayma pahasına kayıtsız kalamıyor. Önce hadigayri.com sitesinin mini seçim anketi gümdeme düştü. CHP'yi birinci AKP'yi ikinci gösteren anket üzerine bir iki laf etmem şart oldu derken, daha acil bir gelişme oldu.

Biliyorsunuz Karadeniz şivesiyle konuşan, AKP'li bir meclis anayasa komisyonu başkanı var. Ben kendisinden bundan böyle "o adam" diye sözetmeye karar verdim. Biliyorsunuz bu adam, daha önce de "ne yani eşcinseller de hak talep ediyorlar. ne yani verecek miyiz" demişti. İşte LGBTT talepleri konusunda hem kendisi hem de partisinin, hakikaten dertli mi dertli olduğu aynı "o adam" bu sefer de katıldığı Teke Tek programında yeni anayasa çalışmaları konusunda bilgi verirken, gökkuşağı renkli kartı göstererek, "Bunların da farklı cinsel eğilimler ve cinsiyet kimliği konusunda talepleri var. Bunların da derdi başka" demiş. Bunlar dediği Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti, Transeksüel bireyler ve onların taleplerini kendilerine ileten LGBTT örgütler. Bu iki cümlede beni dehşet derecesinde rahatsız eden iki farklı ve de hastalıklı bakış açısı pişkince sırıtarak kendini gösteriyor. Bir, LGBTT'lerden aşağılarcasına "bunlar" diye sözetmek, iki, yaşanan tüm olaylardan aslında onların bizle bir derdi olduğu apaçık ortadayken, "bunların derdi başka" şeklinde iftira atmak.
 
Birileri "o adama" bir adımız olduğunu söylesin
 
"O adamın" sözlerini okuyunca "cinsiyet kodlamaları" konulu tartışmaya katılmakta ne kadar haklı olduğumu ve elbette Gazioğlu'nun da ne kadar önemli bir konuyu saptadığını düşündüm kendi kendime. Farklı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden bizzat anayasa düzenleyicilerinin "bunlar" diye söz ettiği bir ülkede, bu alanda verilen mücadelenin önündeki setleri düşündüm. Hemen, "asırlardır bu topraklarda eşcinseller vardı. Peki ama neden modern çağda öldürülmeye başlandık? Neden olacak, çünkü bu çağda bariz bir şekilde ve farklı bir kodlama olarak kendimize isim koyduk ya da birileri isim koydu da ondan" düşüncesi geldi. Unutulmamalı ki, egemen kimlikler ve onların kayıtsız şartsız borazanları alt kimlikleri yaşatmama andı çerçevesinde önce o kimliğin ismini yok sayarlar. Dolayısıyla geçmişte Kürtler için "kart-kurt" diyenlerin, bugün eşcinsellerden "bunlar" diye söz etmesi anlaşılır bir şey.

Türkçe'nin halk dili kısmını bilenler bilir, önemsiz görülen, hatta mümkünse görülmek dahi istenmeyenler tanımlanırken, "bu-bunlar" gizli zamiri kulanılır. Ki o nitelemeye maruz kalan da hemen itiraz eder, "ne münasebet, benim bir adım var" diyerek itiraz eder. Dolayısıyla hepimizin önce ortaya çıkıp "o adam" ve onun gibilere, "ne münasebet, bizim bir adımız var" diye isyan etmemiz gerekiyor. Bu ülkede başörtülü bireylerin de anayasal talepleri var. Çok merak ediyorum, sayın "o adam", onlardan da "bunlar" diye sözetseydi ne olurdu? Ne olacak yer yerinden oynar, dahası partisinden dahi ihraç edilirdi.
         
Sizin bizle derdiniz var
 
Sayın "o adama" ve bu ülkede LGBTT dediğimiz kitlenin taleplerine kulak tıkayan bütün siyasi kurum ve temsilcilserine buradan seslenmek istiyorum: "Sandığınız gibi bizim derdimiz başka değil. Evet bizim sizin de sözde o yolda yürümeye çalıştığınızı iddia ettiğiniz AB uyum süreci çerçevesinde hak ve taleplerimiz var. Üstelik bu hak ve talepler sadece AB'yle de sınırlı falan da değil. Uygar insan olmanın karşılığı zaten farklı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine sahip bireylere hak ettikleri anayasal güvenceyi sağlamaktır. Yani sandığınız gibi bizim sizle değil, asıl sizin bizle derdiniz var. Sizin farklı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine sahip bireylerle bir değil bin derdiniz var üstelik. Bizi işlerimizden atan sizsiniz. Hor gören, aşağılayan, arkadaşlık kurmayan, töre cinayetine kurban gitmesine göz yuman.. Dahası bizi öldürenlere ceza indirimi uygalayanlar da sizsiniz. Askeri hastanelerde makat kontrolü yapıp sonra da ruh sağlığı bozuk diye rapor verenler de sizsiniz ya da sizle aynı hayat görüşü olarak bir yerlerde kesişenler. Yani neymiş? Bizim haklı taleplerimiz var ama sizin bizimle derdiniz var".
 
Oysa Homofobi Karşıtı Buluşma'ya katılan Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı AKP'li Zafer Üskül hepimize ne çok umut vermişti. Ama bu olumlu temas "o adamın" bizim hakkımızdaki küçümser, aşağılayan çıkışlarıyla örtülüyor uzunca bir süredir. Bakın CHP bu ülkede neredeyse yüz yıldır belli konularda hep aynı şeyleri yapıyor. Siyaset bilimciler CHP'nin bu yönünün "neden iktidara gelmiyor?" sorusunun da cevabını teşkil ettiği konusunda neredeyse hem fikir. "O adamın" bu tür çıkışlarının devam etmesi artık AKP için de LGBTT'ler sözkonusu olunca "AKP bunu hep yapıyor" sözünü litaretüre kaydettirecek. Ve bu durum hadigayri.com sitesinin yaptığı seçim anketi sonucunun da aslında bir nevi cevabı olacak ki, onu da haftaya masaya yatıralım.
 


Etiketler: yaşam, siyaset
İstihdam