11/09/2015 | Yazar: Eren Aksoyoğlu

CHP, AKP’nin hegemonik söylemi sayesinde baltayı taşa vuruyor. Tezkerenin uzatılmasına evet diyor, Cizre’ye gitmiyor, bir yazarın ifadesiyle ‘halamgil ne der’ tavrını sürdürüyor.

Birkaç gecedir süre elen saldırılar kanlı 90’ları gören Kürt siyasi hareketinin yöneticilerinin sinirlerini hiç bozmamışa benziyor. Demirtaş basın açıklamasında şöyle diyor: “Cana gelmesin mala gelsin, HDP binaları kurban olsun. Bunları yapanlar cebinde bir çay parası bile olmayan insanlar, onlara da üzülüyoruz acıyoruz. Bunlar gidiciler siz ortada kalacaksınız, arkanızda hükümet yok, yargı önünde hesap vereceksiniz.” 400’e yakın noktada saldırıya uğrayan bir siyasal hareketin meşru liderlerinden biri olabildiğince sükûnetli davranıyor. Benzer bir açıklamayı Kılıçdaroğlu yapıyor: “Türkiye çetin bir barış toplumsal barış sınavından geçiyor, bu sınav hepimiz için geçerli. Bu sınavı iyi vermek zorundayız, bu sınavı başarmak zorundayız.” İtidal çağrıları güzel, iyi; AKP ve MHP’nin dayandığı toplumsal tabanın, yani Türk sağının saldırılarına karşı başarılı açıklamalar. Ama yetmiyor, daha fazlasına ihtiyaç var.

13 yılda kurulan AKP hegemonyası karşıt güçlerini oluşturdu. Taşlar yavaş yavaş yerlerine oturuyor. Tartışmaların sürmesiyle birlikte cepheler hemen hemen oluşmuşa benziyor. Bir yanda AKP ve MHP’den oluşan Türk sağı var. Diğer yanda CHP, HDP ve birçok örgüt/kurumdan oluşan Türkiye solu. Ancak ikinci cephe taşıdığı bagajlar sebebiyle zaman zaman yara alıyor. AKP’nin yarattığı hegemonik söylemin öncelikli amaçlarından biri de bu. Açılan yaraları telafi etmek için özellikle sosyal medyada vuruyor, kırıyoruz. Sonra kolektif bir akıl ortaya çıkıyor ve savaşı durduruyor. Ancak böyle yürüyemeyiz, yeni tartışma mecralarına, daha fazla ortaklaşmaya ihtiyacımız var. HDP’nin söyleminin ne olacağından, CHP’nin nereye gideceğine kadar tartışıp bir karara varabileceğimiz yeni mecralara ihtiyaç var. Türkiye sosyalist hareketinin, Türkiye sosyal demokrasi hareketinin, Kürt siyasi hareketinin sınırlarını ve vizyonunu bilmek ve netleşmek gerek. Yalnızca oy geçişkenliklerini, hem de tabela açıldığında, görmek Türkiye solu için onur kırıcı değil mi? Bunu başka bir yazının konusu sayıyorum.

Taşların yavaş yavaş yerlerine oturması hadisesine geri dönelim. Birkaç büyük eksik var ve müdahale etmemiz gerekiyor. Türkiye sosyal demokrasi hareketinin lider partisi olduğu iddiası taşıyan CHP, AKP’nin hegemonik söylemi sayesinde baltayı taşa vuruyor. Tezkerenin uzatılmasına evet diyor, Cizre’ye gitmiyor, bir yazarın ifadesiyle “halamgil ne der” tavrını sürdürüyor. Bunların hepsi anlaşılabilir; kimse CHP’den HDP olmasını beklemiyor. Ama bir dayanışma bekliyor, barış isteğini seslendirmesini istiyor, Kürt çocuklarına sahip çıkmasını istiyor ve kendi dayandığı toplumsal taban açısından en önemlisi, sosyal demokrat parti olmanın gereklerini yerine getirmesini istiyor. Aldığı kararlar itibariyle CHP, bugün tarih aktıkça ikna olabileceğimiz bir çizgide olabilir de. O halde bunu dayandığı toplumsal tabana anlatması gerekiyor. Çünkü sosyal demokrat parti olma iddiası taşımak aynı zamanda sıklıkla kitlesini ikna etmeyi gerektirir.

Türkiye sosyal demokrasi hareketinin lider partisi olduğu iddiasını taşıyan CHP bütün bunların yanında Kürtler ile ilişkisini milletvekili ile temsiliyet seviyesinde tutuyor. Bu CHP’de bir ritüel haline geldi. CHP maalesef temasını sınırlı tutmak istediği her sosyal grupla milletvekili ile temsiliyet seviyesinde ilişki kuruyor. Sosyalistlerle, Alevilerle, LGBTİ örgütleriyle bütün temaslar milletvekili ile temsiliyet seviyesinde kuruluyor. CHP davalara, eylemlere, direnişlere benzer bir şekilde milletvekili ile temsilci göndermiş sayılıyor. Böylece her iş kotarılmaya çalışılıyor. Ancak yukarıda anlattığım yeni kompozisyon artık bu kotarma eylemini kabul etmiyor. Temsiliyetlerin esaslı politikalara dönüşmesi gerekiyor.

Türkiye sosyal demokrasi hareketinin lider partisi olduğu iddiasını taşıyan CHP’nin esaslı sosyal demokrat politikalara ihtiyaç duyduğu dımdızlak ortada. Heyet gönderme, rapor yazma, basın açıklaması yapma artık parti programına yazılı metinler olarak taşırılmalı. Özellikle Kürt coğrafyasında yeni yaklaşımlar ve çözüm yolları parti politikası olarak paylaşılmalı. CHP’nin görmekten imtina ettiği bu husus aynı zamanda içerisine düşürüldüğümüz bu ablukadan güçlü bir hamleyle çıkmamızı sağlayacak. Türkiye sosyal demokrasi hareketinin buna ihtiyacı var. Kürt çocuklarının buna ihtiyacı var. İçinde bulunduğumuz cephenin bu denli güçlü bir hamleye ihtiyacı var.


Etiketler:
İstihdam