25/07/2013 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

AKP hükümeti, Kürt sorununu çö-ze-mez! Otuz senedir kanayan yarayı iyileştirebilmek için önce doğru teşhis konmalı, sonra da gereği yapılmalı.

Yedi sekiz senedir bu köşeden yazıyorum. AKP hükümeti, Kürt sorununu çö-ze-mez! Otuz senedir kanayan yarayı iyileştirebilmek için önce doğru teşhis konmalı, sonra da gereği yapılmalı.

“Biz din kardeşiyiz” ile başlayan AKP çözüm söylemi, konjonktüre göre pazarlıklarla sürdü. Dinciler pazarlıktan anladıkları için son geldiği nokta ise; “Kürtler Başkanlık sistemini desteklesin, biz de gerekli adımları atarız elbette” oldu. “Denize düşen yılana sarılır” misali bir Kürt arkadaşım geçenlerde “Erdoğan zaten çok güçlü değil mi? Ne olacak, Kürt sorununun çözümüne katkısı olacaksa Başkan da olsun” diye durumu özetleyiverdi. Ne var ki milletlerarası politikada, hele de içinde bulunduğumuz coğrafyada her zaman evdeki hesap çarşıya uymuyor:

Önce Mısır patladı. AKP Hükümeti “Aynen bizim başımıza gelen geldi; Müslüman kardeşler iktidar oldular, ama muktedir olamıyorlar” dedi! Türkiye’nin bütün imkanlarını Müslüman kardeşlerini desteklemeye yönlendirdiler. Türkiye basınında bir baskı...Kimse “ama Mursi de şeriata doğru hızla ilerliyordu” bile diyemiyor. Derse “darbeci”! Ne var ki AKP hükümetinin sesini çıkaramadığı büyük abisi ABD, “Biz buna darbe deyip diyemeyeceğimizi hâlâ bilemiyoruz” deyince kaldılar mı arafta?

Abileri ABD zaten siz bu Suriye işine karıştırdığınızı fazla çaktırmayın. Esad’a saydırabilirsiniz, sığınmacılara da topraklarınızı açın, lakin oradaki kökten dinci Müslüman grupların içinde öldürdükleri askerlerin ciğerlerini kameralar önünde yiyenler var. Biz ABD ve kardeşimiz AB böyle insanlara destek veriyor gibi görünemeyiz. Aman siz de bu şeriatçılara desteğinizi çaktırmayın dediler! Dedim ya bizim coğrafyamızda işler çoğu zaman beklendiği gibi gitmiyor. Birden taşlar yerinden oynadı ve Türkiye sınırındaki bölgede ciğer yiyen şeriatçılar, PKK’nın Suriye uzantısını kaybetmeye başladı. Gizlenemedi. Bayraklarını dikmişler peşmergeler damlarda horon çekiyor. Sınıra mühümmat ve asker sevki başladı. Niçin? Ciğer yiyen kökten dinci Araplar yerine Kürtler, Suriye’nin Kuzeyi’nde üstünlük sağlarsa Türkiye müdahale mi edecek? MHP lideri Bahçeli “derhal etmeli” diyor.

Gezi başkaldırısından sonra “yetmez ama evet” çilerin” akıllıları özeleştiri üzerine özeleştiri yapıyorlar. Özeleştiri iyidir, lakin bana yetmiyor. Bugünlerde bu gazetede köşe tutan bu akıllı arkadaşlarımdan bir tanesinin geçmişte her gün TV kanallarında kendisini gördüğümüz ve büyük(!) gazetelerde yazılarını okuduğumuz günlerde, dış işleri bakanı güzellemelerini okurdum. Beklentim, sıfır problemimiz olan komşularımızdan(!), AB’ye kadar AKP’nin dış politikasının tam bir fiyasko çıktığını yazması. Bir de o kadar reklamdan sonra Başbakan’ın Gazze’ye bir türlü niye gidemediği üzerine biraz kafa yorsa iyi olur.

Şimdi ey benim on yıllardır itilmiş kakılmış Kürt kardeşlerim. Niyetiniz hakikaten yıllardır süre gelen ayrımcılığa, ikinci sınıf vatandaş olmaya, zulme son verip bu topraklarda eşit vatandaşlar olarak Türkler ve diğer bu toprakların milletleri ile yaşamaksa; bunu bu süreçten memleketin ana muhalefet partisini soyutlayarak çözüm üreteceğini söyleyen bir iktidardan çıkaramazsınız. Beyaz Türkler’in temsilcilerine rağmen bazıları iyi niyetli, bazıları uyduruk “Akil İnsanlar” mı kamu oyunu ikna edecekler? Kürt sorunu bir din, mezhep sorunu değil, bir aidiyet sorunu. Bu nedenle böl ve yönet politikaları Türkiye’de hep işe yaradı. AKP 80+ Kürt milletvekili ile 10+ senedir bu ülkeyi yönetmiyor mu? Azınlıkların beylerinin cebi ve gururu okşanır, ezilenlerine de kırıntı verilir: TRT Kürtçe yayınları, bir iki üniversitede Kürtçe bölümleri gibi. Allaha çok şükür Kürt Bakan, milletvekili, hatta Başbakan Yardımcılarımız bile var. AKP’yi 11 yıldır iktidarda tutuyorlar ve kendileri de nemalanıyorlar tabii. Ana sorunları konuşan yok: Mesela; Türkiye sathında bu ülkenin inşaat sektörünü ayakta tutan, AKP’nin motoru, inşaat sektöründeki yüzbinlerce Kürt ve sigortasız işçinin sorunlarını TRT Şeş dile getiriyor mu?

Ah ben size henüz söylemediğim ne diyeyim? Ahmet Kaya’dan daha iyi bilecek, dillendirebilecek değilim ya....

Geçiyor önümden sirenler içinde
Ah eller üstünde, çiçekler içinde
Dudağında yarım bir sevdanın hüznü
Aslan gibi göğsü, türküler içinde.

Rastlardım avluda hep volta atarken
Cigara içerken yahut coplanırken
Kimseyle konuşmaz dal gibi titrerdi
Çocukça sevdiği çiçeği sularken

Diyarbakırlıymış, adı Bahtiyar
Suçu saz çalmakmış öğrendiğim kadar
Geçiyor önümden gül güzlü Bahtiyar
Yaraldığım yerde kalan sazı kadar.

Beni tez saldılar o kaldı içerde
Çok sonra duydum ki Yozgat’ ta sürgünde
Ne yapsa ne etse üstüne gitmişler
Mavi gökyüzünü ona dar etmişler.

Gazete de çıktı üç satır yazıyla
Uzamış sakalı çatlamış sazıyla
Birileri ona, ölmedin, diyordu
Ölüm yanında hüzünle gülüyordu.

Diyarbakırlıymış, adı Bahtiyar
Suçu saz çalmakmış öğrendiğim kadar
Geçiyor önümden gül güzlü Bahtiyar
Yaraldığım yerde kalan sazı kadar.


Etiketler:
nefret