15/05/2013 | Yazar: Gülcan Kılıç

Savunma yazmak istemediğimi söylediğimde müdür yardımcısı bana ‘o halde istifanı ver git, biz de yeni bir öğretmen bulalım’ dedi. Yani okul bir şirket, o da o şirketin patronuymuş gibi sözüm ona beni kapı dışarı etmeye kalktı.

 
Ankara Pursaklar Saray Orta Okulu’nda ücret karşılığı Türkçe öğretmeni olarak görev yapmaktaydım. Eğitim sisteminin geldiği noktayı göstermek için sizlerle kişisel olarak yaşadığım bazı olayları aktarmak istiyorum.
 
Okulumuz öğrencilerinin tamamı Kuran-ı Kerim Okuma dersini ve Hazreti Muhammet’in Hayatı seçmeli derslerini almakta. Zekâ oyunları, satranç, bilim ve teknoloji gibi seçmeli dersleri ise hiçbir şekilde okutulmamakta. Neden böyle diye sorduğumuzda okulda bu dersleri seçen olmadığı, çoğunluğa göre hareket edilmek zorunda kalındığı yönünde bilgi verildi. Bu noktada henüz bir şeyin farkında olmayan bu öğrencilerin “özgür seçimlerini” bir eğitimci olarak sorgulamaktayım.
 
“Hoş geldin ya resulullah”
Okula başladığım günden beri okulda sürekli din ile ilgili bir etkinlik, yarışma vs. koşuşturmacası var. Kutlu doğum haftası ile ilgili yapılan etkinlikler akıllara zarar verecek boyuttaydı. Konuşmalar yapıldı, öğrencilere kostümler eşliğinde ilahiler ezberletildi, okula “Hoş geldin ya resulallah” isimli balonlar asıldı, çikolatalar dağıtıldı vs. Okulda yapılan kutlu doğum haftası programı zaten ilçede en çok beğenilen program oldu. Bu yüzden sonrasında ilçede kadınlara sunulmak üzere öğrenciler bir kez daha hazırlandı. Kutlu doğum haftası etkinlikleri kapsamında bazı öğrencilerim haftalarca derslere katılamadı. Çünkü provalara hazırlanıyorlardı. Bunun dışında ilçeden gelen yazı ile okulda 40 hadis ezberleme yarışması yapıldı. Onlarca öğrenci günlerce hadis ezberledi. Seyir-i Nebi isimli peygamber Muhammet’in hayatını anlatan kitap okutuldu ve sorular sorularak çocuklara yarışma yapıldı. Aynı kitap öğretmenler arasında da çeyrek altın karşılığında yarışma yapılarak okutuldu.
 
Eğitim Sen’den okulumuza gelen sendikacılar bu durumu idareye sorduğunda bunun ilçe destekli yapıldığı söylendi. Eğitim Sen 3 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Kaya’nın açıklamasına göre ise bu uygulamada usulsüzlük yapılmış. Çünkü bu yarışma valilik onayı olmadan yapılmış. İl Milli Eğitim’den bir şube başkanının gönderdiği bir uygulama. Okullara söylenen valilik onayı olmasa da ben sizin arkanızdayım, yapın mesajı. Eğitim Bir Sen’in aldığı “okullara türbanla gireceğiz, kravat takmayacağız” eylemine bizim okul da katıldı. Ve okulumuzda hayli fazla sayıda bulunan türbanlı öğretmen derslere türbanla girdiler. Hatta okulumuza gelen müfettişlerle yapılan genel öğretmen toplantısına da türbanla giren öğretmenlerimiz oldu. Okul idaremiz diz ortasında etek giyen bir öğretmene kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı gerekçesiyle savunma yazdırdı. Aynı savunma türbanla girenlere de yaptırıldı.
 
Okul Bir Şirket, O da O Şirketin Patronuymuş Gibi…
Okulda en ufacık durumda öğretmenlerimizden savunma isteniyor. Oysa ihtiyaç halinde hakkı olmadığı halde nöbet tutturulmakta, kadrolu öğretmenlerin yaptığı tüm işler yaptırılmakta. Bir gün dersteyken yaklaşık 10-15 öğretmen toplantı salonuna çağrıldı. Gittiğimizde davranış notlarını girmediğimiz ve bu yüzden savunma yazmamız istendi. Masanın etrafında oturan tüm öğretmenlere müdür yardımcısı A4 kâğıtlarını önümüze sıralayarak “savunma yazın” dedi. Ben bu süreçte e-okul şifremi epeydir kaybetmiştim. Ve bizden savunma isteyen müdür yardımcısından 2-3 kere şifre istedim, uygun olmadığı için veremedi. Ben de başka bir müdür yardımcısından e-okul şifresi aldım. Yani savunma istendiği gün 5 gündür e-okul şifresine sahiptim. Bu yüzden suç işlemediğimi ve savunma yazmayacağımı söyledim. Kaldı ki savunma bu şekilde istenmez. Öğretmene sarı zarf verilir, savunma için süre verilir vs. yani yapılan uygulama usulsüzdü. Savunma yazmak istemediğimi söylediğimde müdür yardımcısı bana “o halde istifanı ver git, biz de yeni bir öğretmen bulalım” dedi. Yani okul bir şirket, o da o şirketin patronuymuş gibi sözüm ona beni kapı dışarı etmeye kalktı. Ben de bunun üzerine Pursaklar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne kendisini şikâyet eden bir dilekçe yazdım.
 
Bu arada Eğitim Sen’e durumu haber verdim ve gelip okulla görüştüler. Okulda nasıl olmuş bilmiyorum ama bazı öğrencilerim bile durumu duymuşlardı. Bana “sizi kovdular mı öğretmenim” şeklinde sorular sordular. Yaşadıklarım mesleki onurumu zedelemiş durumda. Bu yüzden okuldan bugün itibariyle ayrılmak zorunda kaldım. 

Etiketler:
İstihdam