14/07/2010 | Yazar: Ahmet Tulgar

Sahiden nedir bu? Ölmüş insanlara zarar vermek, cenazeleri tahrip etmek, cesetlere işkence yapmak? Nasıl bir noktadır bu, hangi aşamasıdır savaşın, nefretin?

Sahiden nedir bu? Ölmüş insanlara zarar vermek, cenazeleri tahrip etmek, cesetlere işkence yapmak? Nasıl bir noktadır bu, hangi aşamasıdır savaşın, nefretin? Saptanabilir mi burası, saptanabilir ve müdahale edilebilir mi buraya? Yani artık buradan mı başlayacak rehabilitasyon, rahabilitasyonu bu toplumun? Bu kadar zor mu işimiz, bu kadar zor mu bu toplumun işi artık? Bu kadar mı zorlaştı yani? Hemen durmalı. Hemen. Acilen. Buralara kadar geldiyse bu iş.

Bunca gencin, bunca ölü insanın, bu savaşın bütün kayıplarının ruhlarına, dönüp dönüp o aynı yere gelerek, o lanetli döngüden istifa etmeyerek, kanlı önerilerde inat ederek, barışa her bir adımdan her defasında iki adım geri giderek yapılan işkence, savaşı sürdürerek ölülerin ruhlarına yapılan bu işkence, bu ruhani işkence yetmiyor da, cansız bedenlere de mi yöneliyor şimdi nefret, öfke? Bu ne demek? Bu vazgeçememek hali fiziksel şiddetten? Ölüm anından sonra bile. Neden yapılır bu, böyle bir şey?

Doğru mu bunlar? Bölge’den gelen bu haberler doğru mu? Yine mi? Yeniden mi?
Bir cenaze niye yıkanır oysa? Su niyedir? Bu aklama, paklama ölülerimizi? Onun son hazırlıklarını bundan böyle biz üstlenip, kimsenin aslında yaşarken hiçbir zaman hazır olamadığı o ölüm anından sonra onu biz hazırlayıp öyle göndermez miyiz, öyle göndermemeli miyiz giderken? Ölmüşlere, ölmüşlerimize borcumuz değil midir bu? Biraz da buna güvenerek, bunun her halükarda yapılacağını bilerek, biraz da gönül rahatlığıyla, bu gönül rahatlığıyla ölmez mi insan, her şeye rağmen, hayatın her şeye rağmen bu güzelliğine baka baka?

Bu borç ödenmediği gibi, daha da mı tahrip ediliyor şimdi bir yerde, bu ülkede ölüler, cenazeler? Ruh gittiğinde bile hâlâ doyamayıp işkenceye, can gitti de yakılamadı diye hırslanıp, öfkelenip ölülere şiddet uygulamak nasıl bir şeydir? Şiddetin bu akıldışı artığı, fazlası nasıl bir şeydir? Nasıl bir tehlikedir bu fazlalık yaşayanlar, hayatta kalanlar için de. Korkuyorum. Bu şiddet artığından, bu nefret fazlasından, ölümden sonra açıkta kalan, ölümle açığa düşen, durulmayan bu öfkeden. Korkalım.

Bu neyin işareti? Sahiden oldu mu bu, oluyor mu?
Kim cesetlere işkence eder, zarar verir? Filmleri, romanları hatırlayın. Öldürdükten sonra da öldürdüğü kişiyle işi bitmeyen, cesetle uğraşmayı sürdürenler kimlerdir? Bu hikâyelerin anti-kahramanlarına mı dönüştürüyor bu savaş insanları? ‘Ölü olarak ele geçirme’ aşamasından ‘öldürüp ele geçirmek’ aşamasına mı geçildi şimdi? Bunlar sahiden oluyorsa, sahiden cesetlere, cenazelere şiddet uygulanıyorsa bir yerinde bu ülkenin, hemen, derhal, behemehâl durdurulmalı bu savaş. Kimin gücü yetiyorsa o durdurmalı.

Bu savaş artık bu toplumun tahayyül sınırlarını fena zorlamaya başladı.
Bunlar oluyorsa eğer bu ülkede, böyle bir utançla yaşanmaz.

Nasıl yaşarız?
Hepimiz bu vebalin altında kalırız.
Herkesi hasta eder bu.
Barışa geç kalmak bu olsa gerek.
Birisi bize bunların olmadığını söylesin, bizi ikna etsin ki umudumuzu koruyalım.



Etiketler: yaşam
İstihdam