06/05/2016 | Yazar: Tuan Tual Bozkurt

Aslında yapılan saldırı çağ dışıydı ve biz Ortaçağ’ı da salladık. 2015 Onur Yürüyüşü. Biber gazlı bir gün…

Ve yine belli bir tarihin göbek deliğine uzanıyorduk, sıcak sımsıcak bir hal almıştı İstanbul’un kıllı göbeği; yani namı diğer: Taksim.

Hadi o zaman sizinle şöyle bir uzak çağlara gidelim, bakalım son durağın büyülü teması sizi de etkileyecek mi?

Şey gibi yahu ımm meşruluğunun çok ama çok önünde olan bir diktenin tanığı seçilmiş gibiydim o gün.

Ve sonra ona eşlik eden diğer ebedi duygum tamamı ile şuna dönüşmüştü:

Hakim kılınmayan bir dalga ve ona eşlik eden birtakım ahlak zabıtaları ile gittikçe iz bırakır bir hal almıştı.

Ve bazen değil hep şunu düşündürttü bana: Ortaçağ’daki ‘Cadı Avı’

İşte yazı buradan sonra beş boyut birden değişebilir.

Bize kalan derin izler, direkt şunu yansıtır hale gelmişti: #Direnmek!

Çünkü, Türkiye’deki LGBTİ hareketi 60’lardan bu yana kendini en diri ve duru haliyle yenilemiştir!

Yani o malum durum oldukça bize yakın görülmüştü: Küreselleşme!

Her durumun antisi ile karşılaşmak mümkündü ama o gün hatta o an “Biber gazı, polis copu, küfürler eşliğinde dayak”

Bunlar bize biraz fazla gelmişti. Ama bende bir soru kalıvermişti: “Neden bu karnaval tadında geçen yürüyüş bu kez kanlı ve olaylı bitirip müdahale ettiler?”

Sanırım tek suçumuz dini bir ritüelmiş gibi göstermemiş olmamızdı.

Garip olan başka bir şey daha vardı;

Yakın zamanın bu denli Ortaçağa eylemsel ve fiilsel olarak benzemesi.

Aslında daha çok sizin de “Tarih tekerrürden ibarettir” dediğinizi duyar gibiyim.

Lakin bu tekerrür değildi,

Ne miydi?

Feodal mantalitenin “din’’ çatısına sığınmasıydı!

Çünkü tarihin tekerrür etmesi demek, yaşanan bir olayın alenen ve yeniden aynı olması demektir!

Peki ya o günün gecesi?

Biraz kafanız karışsa da tam bir “Engizisyon Mahkemeleri” durumunun alenen yapılmasıydı.

Tıpkı galip gelen rakip gibi hükümet uygun bulduğu silah ile yok etmeye gaye gösteriyordu,

Ve aslında bu da bir tür engizisyondur. Bu asırlarca devam edip can aldı. Yine temelinde esas ele alınan din faktörü olmuştur!

Burada esas olan bir tür haykırıştı: Bedensel haykırış.

Erkek egemen toplunda egemen gücün tahakkümünden ve homofobinin nam salmasından başka bir şey değildi bu.

Lakin burada erkekliğin bedensel bir isyanı vardı: Farklı olan yapının erkeklik üzerinden değer ve değişimin farklı bir yapı olarak bilinmesiydi.

O gün her şeyin geçmişten geldiğini düşünsek de, hatta kabul etsek de zaman zaman…

Onlar gerçekti ve bize aitti.

Yarınlar bizimdi diye bir slogan atsak, “Alın Ulan” sizin olsun denecek sanki.

Düşünün bize bizi yabancılaştırmaktı sanki yaşatılan.

Sonrasında yaklaşan zaman aslında her şeyden bağımsız ve özel buluşmalar için zemindi.

Çünkü geçen zamanın bize bıraktığı, avcı ve muhafızlı hayallerdi, Ama bizim gerçeğimiz ise tam da bu değildi. Malum 21. yüzyıldayız ya, bizimkisi ise: Polis, biber gazı ve kapsüllerdi.

Aslında bu saldırılar öfke ve yaralanmışlık hissi bıraktı.

Malum bu insanlar “Gezi Direnişi”ni gören insanlardır.

Ve sanırım bizler defalarca tekrarlanan bir kurgunun misafirleri olup çıktık, yakılmadık ama düze çıktık.

Ve derince oh çekip: “Aslında tekerrür değildi devletin cadı avıydı” dedik!

Yani bu olanları düşünürsek eğer; aslında yapılan saldırı çağ dışıydı ve aslında biz Ortaçağ’ı da salladık…

2015 Onur Yürüyüşü. Biber gazlı bir gün…


Etiketler:
nefret