07/04/2017 | Yazar: Cihan Dağ

Yılmadan Hayır demeye, Hayır’dan ötesini kurmaya devam etmeliyiz.

İnternetten bir film izleyeyim diye bir şeyler karıştırırken karşıma yönetmenliğini ve senaristliğini Gani Müjde'nin yaptığı, Ata Demirel'in başrolünü oynadığı Osmanlı Cumhuriyeti filmi çıktı. Daha önce film birçok sebepten dolayı ilgimi çekmemişti.  Lakin günümüz referandum tartışmalarının içinde konusu itibariyle  bir şans vermek istedim. Lakin gerçekten  birçok yanıyla  vasat bir film ile karşılaştım. Sinemasal anlamda eleştirecek kadar teknik  bilgiye sahip değilim. Ama orta karar bir izleyici olarak inandırıcılıktan yoksun, kendi hikâyesine kendi çelme takan bir film olduğunu söyleyebilirim.

Ama benim asıl değinmek  istediğim film de bize bağır çağır verilmek istenen 'Atatürk olmasaydı halimiz nice olurdu' mesajı. Bu mesaj referandum tartışmaları eşliğinde İzmir'in dağlarında açan çiçeklerle olur olmadık yerlerde bize verilmeye devam ediliyor. Ben de her seferinde ısıtıp ısıtıp önümüze konulan bu söylemlere ağzımı kapayıp, hayır artık bu topraklarda farklı tatlar da olabilir demek istiyorum.

                                               Görsel: İstanbul'da bir duvar yazısı

Bu tartışmalar içinde  benim en çok yolumu açan herkesin 'Hayır'ının kendine olması. 'Sosyal demokratlar' ve ulusalcı cephede hep bir emperyalist karşıtlığından bahsediliyor ama bana kalırsa ortamlarda söylenince kulağa verdiği propaganda tadından öte bir karşılığı yok. Zira bu cepheden atılan çok da antiemperyalist adımlar bilmiyorum. Bunun yanı sıra referandum boyunca yapılan tartışmalar bana çok gerici gelmeye başladı. Hala 100 sene öncesinin kazanımlarını korumayı başarı zannediyoruz hem de zamanın  saniyelerde değil teknolojik ve ideolojik olarak tiktakların çok önünde ilerlediği bir çağda. 


Gericiliğin, cahilliğin karşısında duruyoruz. Ama onların bile çeşitleri var. Eksiklik de biraz burada başlıyor. Bu gericiliğin  karşısında dururken başka bir tekçiliği bize dayatan fikirlere taze kan olma riski de var. Bu momentum Gezi Direnişinde de ortaya çıktı, bu referandum  tartışmalarında da. Bize Hayır'dan ötesi lazım. Bize tek renk ile değil birden çok renkle yazılan, tüm eskimiş, faşist, gerici, sahte ilerici fikirlerin karşısında  duracak yeni Hayır'lar lazım.

Referandumdan Hayır çıktı diyelim. AKP iktidarı ve onlarla birlikte bu ülkeyi her anlamda çöküşe sürükleyenler yargılandı ve ülke o 'güzel zamanlarına' geri döndü diyelim. Ve biz yine Atatürk'ün ilkelerini ezberlemekten öteye gidememiş o neslin tekrarına neden olacak eğitim ve sanat anlayışına sahip olursak vay halimize. Üstelik Ortadoğu'da yaşanan  gelişmeleri kavramaktan uzak ülke siyasetine deve kuşu  gibi kafamızı gömersek olacakları  düşünmek bile istemiyorum.

Tüm bu denklemin içinde  düşünüyorum da hem Hayır diyeceğiz, hem çağı yakalayan, insan hakları ve doğa haklarını kollayan bir duruş  sergilemeye gayret göstereceğiz. Üstelik ülkede yüzdelik olarak karşılığımız ortada iken. Ama yılmadan Hayır demeye, Hayır'dan ötesini kurmaya devam etmeliyiz. Bu yol çok uzun ve zor. Ama ne zaman kolay oldu ki?  Cesaret bulaşıcıdır diyen o güzel insanın sözüne bir ek yaparak cesaretin yanında sabrı da taşımalı ve yaymalıyız. Yoksa uzun menzilli  bu yolda motivasyonumuzu erken kaybederiz. 


Etiketler:
İstihdam