24/09/2018 | Yazar: Diren Demir

Diren Demir’in Christopher Sokağı Ruhları serisinde ilk konuğu Marsha P. Johnson.

Gençlik Hayatı

Johnson 24 Ağustos 1945'te Elizabeth, New Jersey'de doğdu. Altı kardeşi vardı ve babası Malcolm Michaels Sr., General Motors'da bir montaj hattı çalışanıydı, annesi Alberta Claiborne ise bir temizlikçiydi. Johnson, bir çocukken ve Katoliklik ve diğer inançlara ilgi duyan, dindar Afrika Metodist Psikoposluk Kilisesi'ne katıldı. Johnson ilk olarak beş yaşında elbiseler giymeye başladı ama geçici olarak bıraktı çünkü evinin yakınında yaşayan çocuklar tarafından taciz edildi. 1992'de yapılan bir röportajda, bir ergenin cinsel tacizinin genç kurbanı olduğunu açıkladı. Johnson, annesinin eşcinsel olmanın, “bir köpekten daha aşağı” olmak gibi olduğunu düşündüğünü ama LGBT topluluğundan da haberi olmadığını söylemişti. 1963'te Elizabeth'deki eski Edison Lisesi'nden (şimdi Thomas A. Edison Kariyer ve Teknik Akademisi) mezun olduktan sonra New York'a giderek, evini 15 dolar ve bir çantayla birlikte terk etti. 1966'da Greenwich Köyü'ne taşındıktan sonra masalarda bekledi.

Performans İşleri ve Kimliği

Başlangıçta kendini "Black Marsha" olarak adlandırdı ama daha sonra drag ismi olarak “Marsha P. Johnson" da karar kıldı, “Johnson” ismini ise 42. Cadde’deki Howard Johnson adlı restorandan aldı. P'nin “Pay it no mind” (“kafana takma”) anlamına geldiğini ileri sürerdi, cinsiyeti hakkında sorgulandığında alaycı bir şekilde “kafana takma” diyordu. Marsha, bu ifadeyi bir keresinde mahkemede yargıca yöneltir, bu yargıcın hoşuna gider ve onu serbest bırakır. Johnson değişken olarak kendisini bir travesti, gey ya da bir drag queen olarak tanımladı. Arizona Üniversitesi'nde insan cinsiyeti ve cinsellik çalışmaları profesörü Susan Stryker'e göre, Johnson'ın cinsiyet ifadesinin, yaşamı boyunca yaygın olarak kullanılmayan transgender ifadesini kullanmaması nedeniyle kuralsız cinsiyettir (gender non-conforming).

Johnson, drag tarzının ciddi olmadığını (ya da “yüksek drag”) olmadığını çünkü pahalı mağazalardan kıyafet satın almaya gücünün yetmediğini söyledi. Manhattan'ın Flower bölgesinde, çiçekleri sıralamak için kullanılan masaların altında uyuduğu ve artık kalan çiçekleri toplayıp saçlarına koyduğu biliniyordu. Johnson uzun ve ince bir bedene sahipti, sık sık dökümlü ve parlak elbiseler, kırmızı plastik yüksek topuklular ve dikkat çekmek için parlak peruklar giyerdi.

Johnson, 1972'den 1990'lara kadar J. Camicias'ın uluslararası, New York merkezli drag performans topluluğu Hot Peaches'ın bir üyesi olarak performanslar sergiledi ve şarkı söyledi. San Francisco'dan benzer bir drag topluluğu olan The Cockettes,  East Coast’da  “The Angels of Light” adıyla bir tiyatro topluluğu kurduğunda, Johnson'ın da onlarla birlikte performans göstermesini istedi. 1973'te Johnson, Angels'ın “The Echanted Miracle” adlı eserinde “Çingene Kraliçesi” rolünü oynadı. 1975 yılında Johnson, "Ladies and Gentlemen" adlı Palaroid fotoğraf dizisinin bir parçası olarak ünlü sanatçı Andy Warhol tarafından fotoğraflandı. 1990'da bir AIDS aktivisti olan Johnson, Londra'daki The Hot Peaches’de “The Heat” adlı yapımda “Silence = Death” (“Sessizlik=Ölüm”) yazısını taşırken şarkı söyledi.

Stonewall İsyanı ve Diğer Aktivist Eylemleri

Johnson, kadınların ve drag queenlerin girişine izin verildikten sonra Stonewall Inn'e giden ilk drag queen’lerden biri olduğunu söyledi; daha önce sadece gey erkekler için bir bardı. 28 Haziran 1969 sabahın erken saatlerinde Stonewall ayaklanması meydana geldi. Çatışmanın ilk iki gecesi en yoğun günleri iken, polisle olan çatışmalar bir hafta sonra Greenwhich Village'ın eşcinsel mahallelerinde bir dizi kendiliğinden gösteri ve yürüyüşe neden olacaktır.

David Carter’ın “Stonewall: The Riots That Sparked the Gay Revolution” (“Stonewall: Eşcinsel Devrimini Ateşleyen Ayaklanmalar”) isimli kitabında, Stonewall emektarları ile yapılan röportajlarda, Marsha’nın ismi, Zazu Nova ve Jackie Hormona ile birlikte, “ayaklanmada polise karşı yapılan savunmada öncü olduğu bilinen üç kişi"den biri olarak geçer.

Johnson ayaklanmayı başlatan kişi olduğunu reddetti, 1987'de “o sabah saat 2'de” oraya geldiğini ve “ayaklanmaların zaten başladığı” ve geldiğinde Stonewall binasının polisler onu ateşe verdiğinden beri çoktandır “yanmakta” olduğunu söyledi. İsyanlar, Stormé DeLarverie o gece onu tutuklamaya çalışan polis memuruna karşı savaştıktan sonra sabah 1:20 civarında başlamıştı.

Carter, Stonewall emektarları ve Morty Manford ve Marty Robinson gibi eşcinsel aktivistlerin Robin Souza'ya, Johnson’ın isyanın ilk gecesinde ateşe verilmiş barın içinde aynaya shot bardakları fırlatıp “benim sivil haklarım var” diye çığlıklar attığını söylediğini yazar. Gay Aktivist İttifakı kısa bir süre sonra bunların “dünyanın dört bir yanından duyulabilen shot bardakları” olduğunu söyledi. Ancak Carter, Robinson'un o gecenin birkaç farklı anlatısını sunmuş olduğu ve muhtemelen herkesin önünde, isyanı; ruhsal ve cinsel durumu ile herkesçe iyi tanınmış Johnson’a atfetmekten korktuğu için bu anlatıların hiçbirinde dile getirmediği kanısına vardı. Aksi halde Stonewall ve dolaylı olarak gey özgürlük hareketi, "hareketin muhalifleri tarafından etkin bir şekilde kullanılabilirdi".

İddia edilen "shot bardakları" hadisesi de yoğun bir şekilde tartışılmıştır. Carter'ın kitabından önce, Johnson'ın bir polis memuruna "bir tuğla attığı" iddiası doğrulanmamıştı. Ancak birçok kişi, ikinci gece, Johnson'ın bir elektrik direğine tırmandığını ve polis arabasının üzerine içinde tuğla olan bir çanta fırlatarak ön camını kırdığını teyit etti.

Stonewall ayaklanmasını takiben Johnson, Gay Liberation Front’a (Gay Özgürlük Cephesi’ne) katıldı ve Haziran 1970’de Stonewall isyanının ilk yıldönümünde, ilk onur yürüyüşü olan “Christopher Street Liberation Pride” mitinginde yer aldı. Johnson'un en önemli doğrudan eylemlerinden biri, kendisi ve GLF (Gay Liberation Front) üyeleri ile birlikte 1970 yılının Ağustos ayında New York Üniversitesi'ndeki Weinstein Hall'da gerçekleşti. Bir dans etkinliğini eşcinsel sponsorluklara sahip olduğu yöneticiler tarafından iptal edildikten sonra oturma eylemi düzenlediler.

Bundan kısa bir süre sonra, 1972’de Marsha ve yakın arkadaşı Sylvia Rivera, eşcinsel ve trans, sokak çocukları için bir sığınak olan STAR House'u kurdu ve travesti örgütünü kurdu. Burası “Street Transvestite Action Revolutionaries” (“Sokak Travestileri Eylem Devrimcileri”) kısa adıyla “STAR” organizasyonu’nun ana merkeziydi. (başlangıçta “Street Transvestities Actual Revolutionaries” ismindeydi). Ev, gösteriye odaklanmasa da, uzun suredir devam eden Siyahi ve Latin LGBTİ topluluklarındaki aile seçme geleneğince; Marsha, STAR evinin “drag annesi” idi. Johnson, genç draglar, trans kadınlar, eşcinseller, Christopher Street rıhtımlarında ya da New York'un Aşağı Doğu Yakasındaki evlerde yaşayan diğer eşcinsel sokak çocukları için yiyecek, giyim, duygusal destek ve aile duygusu sağlamak için çalıştı.

Sylvia ve Marsha, eşcinsel özgürlük yürüyüşlerinde ve diğer radikal politik eylemlerde görünür varlıklar oldular. 1973'te Johnson ve Rivera'nın gey ve lezbiyen komitesi tarafından eşcinsel yürüyüşü komitesine katılmaları yasaklandı. Olayı yöneten ekip, “kötü bir şöhret veriyorlar” iddiasıyla drag queen’lere izin vermeyeceklerini belirtti.  Onların tepkisi, geçit töreninin önünde meydan okurcasına yürümekti. 70'li yılların başlarında New York Belediye binasında bir eşcinsel eylemi sırasında, Diana Davies tarafından fotoğraflandığı üzere, bir muhabir Johnson'a grubun neden eylem yaptığını sordu, Johnson mikrofona bağırdı; "Tatlım, eşcinsel haklarımı hemen istiyorum!"

Aynı zaman zarfında, mahkemeye kadar uzayan başka bir hadisede, Johnson New York'taki polis memurları tarafından tutuklanmaya çalışılır, polisler onu yakalamaya gittiklerinde Johnson içinde iki tane tuğla olan bir el çantasıyla onlara vurur. Yargıç ona neden bu kadar karşı koyduğunu sorduğunda, Johnson kocasının mezar taşı için yeterince para biriktirmeye çalıştığını açıklar (o zamanlar her tutuklanma için giderek artan ücretler ödeniyordu). Amerika’da aynı cinsiyetten evliliğin yasadışı olduğu bu dönemde, yargıç ona "sözde kocasına" ne olduğunu sordu, Johnson cevap verdi: "Domuzlar onu öldürdü".  Başlangıçta saldırı için 90 gün hapis cezasına çarptırıldı, Johnson’ın avukatı sonunda yargıcı, onu hapse atmak yerine Bellevue’a (Seattle’ın Doğu’sunda bir şehir) göndermek için ikna etti.

1980'lerde Johnson, sokak aktivizmini saygın bir organizatör olarak sürdürdü. 1992'de, George Segal'ın Stonewall anıtı, Ohio'dan Christopher Caddesi'ne gey özgürlüğü hareketini hatırlatmak için taşındığı zaman, “Bu iki küçük heykelin, eşcinsel insanları hatırlatmak için parka sokulması yolunda kaç kişi öldü? İnsanların, hepimizin kardeş olduğumuzu, insan ırkından ve insan türünden olduğumuzu anlaması için daha kaç yıl geçmesi gerekiyor? Yani, insanların, bu hayat mücadelesinde hepimizin birlikte olduğunu görmesi için kaç yıl geçmesi gerekiyor?” yorumlarında bulundu.

Ölümü

1992'deki Onur Yürüyüşü’nden kısa bir süre sonra, Johnson'un gövdesi Hudson Nehri'nde yüzerken bulundu. Polis başlangıçta ölümün bir intihar olduğunu ileri sürdü, ancak Johnson'ın arkadaşları ve yerel toplumun diğer üyeleri Johnson'ın intihar etmediği konusunda ısrar ettiler ve Johnson'ın başının arkasında büyük bir yaraya sahip olduğuna dikkat çektiler.

Bazı insanlar Johnson'ın, insanları soyup öldüren bir grup "haydut" tarafından taciz edildiğini söylediler. Wicker'a göre, bir tanık, 4 Temmuz 1992'de Johnson ile kavga eden bir mahalle sakini görmüş. Dövüş sırasında homofobik hakaretler kullanmış ve daha sonra bir barda, Marsha adında bir drag queeni öldürdüğünü söylemiş. Tanık, bu bilgiyi polise iletmede başarılı değildi. Diğer yerliler daha sonra, kolluk kuvvetlerinin Johnson'un ölümünü soruşturmakla ilgilenmediğini belirterek, davanın “gey siyah bir adam” hakkında olduğunu ve o zamanlar polislerin çok az şey yapmak istediklerini belirttiler. Johnson yakıldı ve külleri yerel kilisedeki cenaze töreninden sonra arkadaşları tarafından nehrin üzerinde serbest bırakıldı. Cenaze töreninde Yedinci Cadde kapatılmıştı.

Kasım 2012'de, eylemci Mariah Lopez, New York polis departmanının davayı olası bir cinayet olarak tekrar açmasını sağladı.

2012 yılı belgeseli “Pay İt No Mind - Marsha P. Johnson'ın Yaşamı”, ölümünden kısa bir süre önce çekilen Johnson'la yapılan 1992 röportajının bölümlerini ağır bir şekilde paylaşıyor. Greenwich Village’den arkadaşlarının çoğu belgesel için röportajlara dahil olmuştur.

Günümüzde Stonewall

Haziran 1970'teki Stonewall isyanının ilk yıldönümünde, ilk eşcinsel onur yürüyüşü Manhattan'da yapıldı ve o zamandan bu yana milyonlarca LGBTİ yürüyüş, piknik, parti, festival ve sempozyum gerçekleşti ve 1969 Stonewall ayaklanmalarını onurlandırmak için, Haziran ayı LGBTİ Pride Ayı ilan edildi. Orijinal Stonewall Inn, Aralık 1969'da kapılarını kapatmış olmasına rağmen, tamamen yenilenmiş bir şekilde, 12 Mart 2007 tarihinde Christopher Sokağı’nda yeniden açıldı. 24 Haziran 2016'da, Stonewall Inn, Amerika'da medeni haklar mücadelesini en iyi şekilde temsil eden olaylarla olan ilişkisi nedeniyle Başkan Barack Obama tarafından “Ulusal Tarihi Dönüm Noktası” olarak resmen tanındı. Stonewall Inn, tarihteki ilk LGBTİ Ulusal Tarih Noktasıdır.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.

Kaynaklar:

Wikipedia.com

Village Voice.com

biography.com


Etiketler: kültür sanat
İstihdam