20/11/2014 | Yazar: Doğa Asi Çevik

Lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks çocukların haklarının Çocuk Hakları Sözleşmesinde yer alan maddelere eklenmesi hayatî önem taşıyor.

Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, tarih boyunca en çok sayıda ülkede kabul gören insan hakları belgesi.
 
Çocuk Hakları Günü 20 Kasım 1989’da kabul edildi. Türkiye, sözleşmeyi 1990’da kabul etti.
 
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, on sekiz yaşın altında olanları çocuk olarak tanımlıyor. Sözleşmede yer alan maddelerden birkaçı şöyle:
 
 
·         Çocukların kendileriyle ilgili konularda görüşlerini dile getirme hakkı,
·         Yaşama ve gelişme hakkı,
·         Sağlık hizmetlerine erişim hakkı,
·         Özel gereksinimi olan çocukların hakları,
·         Eğitime erişim hakkı,
·         Engelli çocukların hakları.
 
Ve burada ayrıca belirtilmemiş olsa da, lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks çocukların haklarının da bu haklarla birlikte ayrıca değerlendirilmesinin ve korunma altına alınmasının mutlak gereksinim olduğunu düşünüyoruz.
 
Türkiye’de çocuk demek kanunen hemen hemen bu sözleşmedeki gibi 18 yaşın altındaki kişiler demek. Fakat çocuk işçiliği, çocuk yaşta evlendirmeler ve eğitim hakkı engellenen çocuklar olarak gözlemlediğimiz durumlar bunun uygulamada pek de böyle olmadığını gösteriyor.
 
Çocuklar Türkiye’de çoğu zaman aynı öğretilere maruz kalan ve birçok konuda benzer kişiliklere büründürülen bireyler. Mesela dinî inançlar, milliyetçi bakış açısı, cinsiyetçi bakış açısı gibi.
 
Bunların yanında interseks çocuklar çoğu sağlık kuruluşunda gerekli incelemeler yapılmadan genital organlarında var olan şeklin kadın cinsel organına mı, yoksa erkek cinsel organına mı benzediği şeklinde sığ bir değerlendirmeden geçirilerek, çoğu zaman da ailenin istediği cinsiyete göre ve çocuğa bir hak tanınmadan müdahale edilerek ya kadın ya da erkek bedenine zorla benzetilmeye çalışılıyor. İnterseks çocuğun bedeniyle ilgili vereceği kararı kendisine sormadan çocuk yaşta yapılan bu müdahale insan haklarına aykırıdır. Çünkü yapılan tıbbî müdahale ile erkek bedenine benzetilmeye çalışılan çocuk belki de kadın bedenine sahip olmak isteyecektir, cinsiyet kimliği bu şekildedir, ya da kadın bedenine benzetilmeye çalışılan çocuk belki de erkek bedenine sahip olmak istiyordur, cinsiyet kimliği bu şekildedir. Veya hiçbir müdahale istemeden olduğu şekliyle bedeniyle barışık olabilir ve olduğu haliyle yaşamak isteyebilir. Bunlar hiç düşünülmeden, kişiye sorulmadan çocukken yapılan bu müdahale en basit tarifiyle bu sebepten ötürü bile yanlıştır.
 
Trans çocuklar konusu da bununla benzerleşen bir öyküyle karşımıza çıkıyor. Toplum tarafından belirli kodlarla çocukların cinsiyeti kurgulanıyor. Erkek ve kadın olarak kurgulanan ve dayatılan bu algı cinsiyet kimliği bedeninden farklı olan çocukların özgüveninin oluşmasını, başka becerilerini geliştirmesini ve hatta kendi bedeniyle barışık olmasını engelliyor. Bu psikolojik travmalarla örselenen trans çocuklar ileriki yaşamlarında cinsiyet kimliklerini özümsemekte ve kendini ifade etmekte zorluklar yaşıyor. Ve aslında bedeniyle barışık olabilecek olan trans çocuklara yönelik belirgin kadın erkek kodlamaları sebebiyle bir sürü tıbbî müdahaleler yaşanıyor ve psikolojik olarak tatminsizlik ve özgüven eksikliği hissediliyor.
 
Eşcinsel ve biseksüel çocuklarda da aynı şekilde toplumun cinsiyetçi bakış açısıyla cinsel yönelimlerini özümseme konusunda zorluklarla karşılaşabiliyor. Yitirilen özgüven yıllar sonrasında ailelerine ve çevrelerine açılamamalarına neden olabiliyor, bilgi ve becerilerini geliştirme yönündeki şevklerini kırabiliyor.
 
Aslında sorun olan şey,  çocukları bir birey olarak göremeyip sadece korunmasız, savunmasız bir canlı olarak algılamamızla ilgili. Aslında çocukların da her yetişkin birey gibi düşünceleri, bu düşüncelerini ifade etme istekleri, özgür olma hakları, hayalleri, istekleri ve ihtiyaçları var. Ve her çocuk da bu farklı farklı hallerde olabiliyor.
 
Bu sebeplerle Türkiye’de yaşayan hemen hemen çoğu çocuk Türkiye’yi güvensiz, gelecek kaygısı var eden ve endişeli bir hayat süreceklerine dair bir algı oluşturan bir yer olarak algılıyor.
 
Bizler, lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks çocukların haklarının Çocuk Hakları Sözleşmesinde yer alan maddelere eklenmesinin hayatî önem taşıdığını düşünüyoruz.  

Etiketler:
nefret