05/02/2020 | Yazar: Can Yaman

İnsanın; insan emeği, teri ve kanıyla doyduğu bir sistemde striptizcilerin dolandırıcılık hikâyesi suçtan çok, bir başarı öyküsü olmalıydı.

“Çorcu gacılar” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Etin hangi hayvandan, besiden, kesilme koşullarından geçtiğini, nasıl, neresinden en doyurucu ve verimli ürün elde edildiğini yani hayvanın “en verimli” nasıl sömürüleceğini, geçmiş marketçilik deneyimimden öğrendim. Bunu da reyon görevlisi olduğum markette, yakın olduğum bir kasap abim öğretti. Siyasi görüşlerimiz zıt olsa da hayata ve insanlara bakış açımızın kesiştiği noktalar bizi birbirimize dost eğlemişti. Öyle bir diyalog sırasında, şef ve müdürlerimizi takmayan tavrı beni etkilemişti. Bu kadar mesleğine âşık bir insanın bu vurdumduymazlığı şaşırtmıştı.

Meslekte yirmi senesini dolduran bir insan için bu umursamazlık geç kalınmıştı. Market sektöründe devamlı ezilen işçi konumundaysanız, işin bir süre sonra kurdu, daha sonra efendisi olduğunuzu fark ediyorsunuz. Sizin onlara değil, onların size muhtaç olduğunu da. Eğer biraz aklınız ve sabrınız varsa. O da bunu biliyordu ve gerektiği kadar amirlerine kendine müdahale hakkı tanıyordu. Bir gün bana, “Can”, dedi: “bugüne kadar hep biz sikildik, artık sikme sırası biz de demişti.” Mesleğini profesyonelce sürdüren bir kasap olarak, işinin ehliydi (!)

Bu senenin altın küre yardımcı kadın oyuncu adaylığında Ramona karakteriyle karşımıza çıkan Jennifer Lopez, Hustlers, türkçe adıyla Dolandırıcılar filmiyle bize böyle seslenecekti. Yıllarca kendilerini “et olarak” pazarlayan striptizciler, 2008 Amerikan ekonomik krizinden sonra kendi kazanç kapısını belirleyecekti.

corcu-gacilar-1

Paraya para demezken birden kriz kapıya dayanmış, akan musluklar kesilmiş, batmaz denilen General Motors’lar yerle yeksen olmuş, borsa tahvilleri dibe vurmuştu. Hal böyleyken, müşteri portföyü borsa simsarlarından oluşan bacılarımız, sürünmemek için bugüne kadar kölesi oldukları rugan ayakkabılı denyoları söğüşlemenin başka yollarını bulacaklardı. Çünkü artık devir değişmiş, sıra gacılara gelmişti! Ramona direk dansı yaparken, arkada çalan Fionna Apple’ın Criminal/Suçlu şarkısı, niyeti açıkça belli edecekti: “Ben kötü, kötü bir kızdım/Nazik bir adamı hiç umursamadım/Ve dünya çok üzücü, üzücü/İhtiyacım olan şey iyi bir savunma/Çünkü kendimi suçlu gibi hissediyorum.”

2000’lerin ortasında faal olarak çalıştığım LGBT aktivist gruba mensup, trans arkadaşlar vardı. Zorunlu seks işçiliği yapan arkadaşların yaşadığı sorunlarla ilgilenmeye çalışıyorduk. Transların dünü ve bugünü genelde aynı problem etrafında dönse de çalışma koşulları ve zaman, sorunların farklılaşmasına neden olabiliyordu. Örneğin, o dönem “barbi operasyonu” adı altında yapılan “fuhuş operasyonunda” sadece translar değil, natrans gacılar da mağduriyet yaşamıştı. Bunun sebebini sonra öğrenecektik. Çünkü operasyonu üstlenen, müşterilerden gelen şikâyetler olacaktı. İddiaya göre bazı seks işçileri çeteleşip, müşterilerini gasp ediyordu. Tabi böyle olunca aynı çalışma sektöründeki çalışan herkes zan altında tutuluyor, mevcut zorluk yaşayanlar daha da zor duruma düşüyordu.

Tabiri caizse işini alnının teriyle yapanlarla, daha kestirmeden nasiplenenler arasında yaşanan bu çatışma aslında filmin de konusu oluyordu. Az paraya daha çok yıpranmaktansa gece de 5000 doları cebe indirmek daha akılcı ve temizdi. Tabi şikâyetlerin önüne geçilemediği için iş, suça dönüşecekti. Yalnız şikâyette bulunanların aynı dolandırıcılığı üst üste yaşaması ayrı bir ironiydi. Düdüklenmeye doymamak, tam da bu olsa gerekti. Sorun ise müşteriyi birkaç kez kazıklamak değil, nerde duracağını bilememekti. Ramona ve çetesinin ucunu göremediği şey buydu.

Yapım, her ne kadar j.lo’nun güzel kalçalarına odaklansa da muadili Demi Moore’un Striptiz ve Paul Verhoeven’ın Show Girls filmlerinden açık ara önde olduğu kesin. Hatta striptiz mesleğini yapanların sanıldığı kadar saf ve mağdur olmadığı, istenirse ve isterlerse tüm erkekleri donuna kadar soyabileceklerini gösteren eğlenceli bir film bile denilebilir. Hele müşteri ağının, azılı New York brokerlarından oluştuğunu düşünürsek.

Müjde Ar’ın oynadığı Asiye Nasıl Kurtulur filminde, sözde fuhuşla mücadele eden derneğin kadın başkanı, Asiye karakterine her düştüğü durumda, onu “kötü” yoldan saptırmak için çareler ararken kafasının basmadığı buydu.  Sorun Asiye’nin seks işçiliği yapması değil, seks işçiliğini nasıl yaptığıydı. Asiye, oyunun sonunda bize bunun cevabını verecekti: “ben de kurtuldum işte, ben de öğrendim artık nereden geldiğini değirmenin suyunun, nerelere para yatırmak gerektiğini ve bir seferde, kolay yoldan bilmem şu kadar paranın nasıl cebe girdiğini, kimlerin cebine girdiğini biliyorum artık, bu düzende yaşamanın sırrı.” Aynı filmin konu ve zaman geçişlerinde söylenen şarkı, filmi ve mevcut durumu özetliyordu. Çünkü sermaye et, aşk da para demekti!

Besin ve tüketim zincirinin, ne günümüz ne de gelecekte pek değişecekmiş gibi görünmediğini fütürist bakış açısıyla çekilmiş, yönetmenliğini ünlü trans kadın Wachowski Kardeşler’in yaptığı Bulut Atlas filminde açık ve net olarak tekrar görecektik. Çünkü insan, insanla besleniyordu. Ve insanın; insan emeği, teri ve kanıyla doyduğu bir sistemde striptizcilerin dolandırıcılık hikâyesi suçtan çok, bir başarı öyküsü olmalıydı.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler: medya, kültür sanat
İstihdam