04/07/2016 | Yazar: Gonca Nebioğlu

2016 onur yürüyüşü ‘kalabalık’ kavramının tek bir anlamı olmadığını, dağılarak da kalabalıklaşılabildiğini, amaç tek olsa da eylemlerin kişisel olabileceğini göstermiştir.

Bu sene 26 Haziran 2016 tarihinde gerçekleşen “dağılıyoruz” başlıklı onur yürüyüşünde, gösterilen zeka örneğinin yanı sıra ünlü Fransız sosyolog ve antropolog olan Gustave Le Bon’un üzerine çalıştığı kitle psikolojisi ve “kalabalık” kavramına farklı bir bakış açısı getirildiğini düşünüyorum. Le Bon kalabalığı, kalabalığı oluşturan bireylerin fikirlerini aşan basit ve biraz da ilkel bir olgu olarak görmüştür. Le Bon’a göre bireyler kalabalığın bir parçası oldukları zaman kendi fikirlerini çoğunlukla kaybetmekteydi ve bu nedenden dolayı “kalabalık” başlı başına grup bireylerinin düşünmese de kabul ettiği kararları oluşturan mekanizma olmaktaydı. Bahsedilen “kalabalık” Le Bon tarafından sayı ile ölçülmemiş, bireysel düşüncenin yok olduğu üzerinden tanımlanmıştır.

Tabi ki konu hakkında birçok çalışması olan Le Bon’un fikirleri üç cümlede özetlenemez. Ayrıca Le Bon ile ilgili üç cümle de bugüne kadar yapılmış ve kalabalığın gücüyle olan kazanımları yabana atamaz. Ancak buradan varmak istediğim nokta, bu sene olan yürüyüşün “kalabalık” ya da “kitlesel” olmadan, kişilerin dağılarak örgütlenebileceğini gösterdi. Evet buna mecbur edilmek, tehdit edilmek bir sayfalık yazıda tartışamayacağım kadar korkunç. Fakat topluca müzikli danslı bir yürüyüş yapacakken caddeye boya atarak renklerin dağılmasını sağlamak kadar yaratıcı olmaya zorlandığımız ve bunun karşılığında renklere barikat kuran polis ve elinde merdanelerle bekleyen diğerlerine bir zeka örneği gösterme fırsatını bir kez daha ve muhtemelen defalarca yakaladığımız için ilgililere teşekkür etmek gerekebilir. Bunun yanında, hep nefret edilen “LGBT bireyler marjinal”, “gay gibi görünmek” gibi klişeleri kullanmak zorunda bırakılmak ve hatta bu klişelerin, farklılığa tahammülü olmayan insanlara karşı kullanılabilecek tek argüman olması içler acısı.

O gün başımda gökkuşağı renklerinden oluşan bir saç bandı vardı. Polis tarafından bandımı çıkarmazsam gözaltına alınacağım konusunda açıkça uyarıldıktan sonra arkadaşım ve ben yeterince “marjinal” görünmediğimize karar verip tek argümanımız olan bedenimizle tahammülsüz insanları rahatsız etme yolunu seçtik ve böylece konsepte de uygun olarak iki kişilik “dağılma” eylemimizi yaptık. Eylemimizin sonucunda gerçekten farklılıktan rahatsız olan insanların bize karşı argümanlarının azaldığını gözledik.

Demem o ki, 2016 onur yürüyüşü “kalabalık” kavramının tek bir anlamı olmadığını, dağılarak da kalabalıklaşılabildiğini, amaç tek olsa da eylemlerin kişisel olabileceğini göstermiştir. İnsanların yalnızlaştırılmaya çalışılması, etkinlikler sırasında canından endişelenmek ve dağılmaya mecbur bırakılmak tartışmasız çok kötü olmakla beraber; her ara sokakta ikili üçlü küçük gruplar halinde insanların kesişmesi, herkesin yürüyüşte olması ve tüm caddeyi kapsayarak bunu yapması, karşılaşıldığında sarılmak- selamlaşmak tartışmasız bir örgütlenme örneğidir.

Herkese Onur’lu günler dilerim.


Etiketler:
İstihdam