07/02/2013 | Yazar: Jekaa Evgeni

Peki, bize sıra gelene kadar aşağılanmaya razı mı gelelim? Tabi ki HAYIR; fakat bizim yapmamız gereken pek çok şey var, bunlardan birisi de önce ailelerimize ve çevremize bunu aşılamak.

Türkiye’de yaşamaya başladığım andan itibaren uzun saçlı, biraz marjinal ve olabildiğince açık görüşlü olduğum için bastırılmaya çalışıldım. Buna maruz kalan ne ilk ne de son kişiyim biliyorum, işte tam da bu noktadan bahsetmek istiyorum bu sefer.
Biz eşcinsel toplumunun yanı sıra farkı olan her şey sınırlandırılmaya çalışılıyor. Düşünüyorum da sıra eşcinselliğin normal karşılanmasına gelene kadar daha birçok tabu yıkılmalı bu topraklarda. Etnik köken ayrımcılığı, ötekileştirme ya da görüntü itibariyle yapılan her şey. 

Bize gelene kadar neler değişmeli sorusuna cevap vermek o kadar basit ki aslında. Çok mu bir şey istiyoruz, tabi ki HAYIR; fakat bir şeyleri değiştirmek öyle birden olacak bir durum değil. Bu insanda da böyle, toplumda da böyledir. Bireysel olarak değişimler çok daha fazla devinim kazanabiliyorken toplumsal tabu anlayışlarındaki değişimler alabildiğine yavaş ve alabildiğine sancılı dönemler içeriyor. 
Peki, bize sıra gelene kadar aşağılanmaya razı mı gelelim? Tabi ki HAYIR; fakat bizim yapmamız gereken pek çok şey var, bunlardan birisi de önce ailelerimize ve çevremize bunu aşılamak. Bu durumda toplumsal değişimdeki hız oldukça artacaktır...
 
Biz daha bizi en çok seven kişilere bile bunu söylemekten korkarken topluma aşılamak için çabalamamız pek mantıklı bir davranış değil. Aynı şunun gibi yani: Bir yemek var ortada, bunu yemeliyiz ve bunu yerken ilk yapmamız gereken şey bir tabağa koymak. Değil. Önce yemeği tabağa koymak için bir araç elinizde olmalı, daha sonra tabağa koyma işlemi… Aynı bu şekilde. Bizler atlayarak bir şeyleri yapmaya çalışırsak kendi yolumuza taşlar koyar ve kendi yolumuzda belki de aşılamaz patikalar oluştururuz. 

Ve bence en önemlisi özellikle görsel medyada eşcinsellik konusu ele alındığında bunu dile getiren yandaşımız eşcinsellikle ilgili ağır şartlardan geçmiş olabilir; fakat bunu dile getirmesi oldukça ustaca olmalıdır. Bir kelimesi dahi tüm tabuları sarsabilecekken yine bir kelimeyle toplumda antipati uyandırabilir. Bu da aynı şuna benzer: Çok fazla şey biliyor olabilirsiniz ya da bir konuda uzman olabilirsiniz; fakat bunu öğretmek için sadece o konuyla ilgili bir şeyler bilmek değil iletişiminiz de önemlidir. Doğru iletişim olmazsa doğru ifadelere yer verilmezse ya yanlış öğretirsiniz ya da öğrenen kişide antipati oluşturursunuz. 

Yani şunu demek istiyorum: Herkes yapabildiği kadar bir işi yapsa ve bir ego patlamasıyla üzerine düşmeyen vazifeler edinmese...  


Etiketler:
İstihdam