14/05/2012 | Yazar: Ramazan Başar

Sesimizi yükseltirsek maruz bırakıldığı hukuksuzluğa cihan, kırmızı bir gül olmasın diyedir.

Memleket sabahları, Kafka’nın ibretlik eserleri “Dava”’ya konu olacak bir “Dönüşüm” yaşıyor. Gregor Samsa’nın, tedirgin düşlerinden uyandığında kendisini devcileyin bir böcek, Joseph K’nin ise sebebini bilmediği bir suçtan tutuklu bulduğu sabahlara benziyor. Memleket koskoca bir açık mahpushaneyi andırıyor. Yargının suçtan önce geldiği, insanın erişilemez bir hükmün içinde zaten çoktan hapis olduğu bir dünyanın… Türkiye’de adalet cezasını arayan suçun değil, suçunu arayan cezanın; kafesini arayan kuşun değil, kuşun arayan kafesin çaresizliğini dayatıyor böylesi bir dünyaya ve böylesi bir mahpushaneye güneş doğmuyor…
 
Cihan Kırmızıgül, boynundaki poşu gerekçe gösterilerek 11 yıl 3 ay hapisle ileri demokrasiden payına düşeni alırken asıl vahim olan sistemin yeri geldiğinde kullandığı, yeri geldiğinde ise alerji duyduğu bir halkın kültürel motifini toplum nezdinde irrasyonel şekilde marjinalleştirmesidir.
 
Cihan kardeşim burası beyaz berelilerin ülkesi çünkü burası, adları yaktıkları insanların yanına kazınıverenlerin devleti. Maktullerin, tecavüze uğrayanların, hapislerde taciz edilen çocukların, Uğur Kaymaz’ların, Ceylan Önkol’ların, her türlü şiddet mağdurunun suçlu ilan edildiği bir devlet, ne kadar sevmeye çalışıp aidiyet arasakta bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi olmaktan vazgeçmiyor. Karanlıkların efendisi unvanıyla bin operasyon yapıp binlerce insanın canını yakan Agar’ın varlığını borçlu olduğu paşalar gibi ağarlandığı bu haksızlıklar ülkesinde asıl "bez parçası tabir edilen" onların adaletsizliğidir.
 
Cihan kardeşim, sen hem Kürt ol, hem asimilasyona karşı diren, davanı satma üstüne de Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden olan Galatasaray’a gir ve başarılı ol, kusura bakma Cihan sen bu cezayı hak etmişsin. Oysa sen bugün “aslında dedemler göçmüş ya” deseydin, “benim ana dilim Kürtçe falan değil değil ne münasebet” diye savunma yapsaydın, “puşiyi de tikilerden gördüm vallah bilmem ne işe yaradığını” deseydin o zekâ ve başarıyla büyük şirketlerde, plazalarda stajını yapıyor olacaktın!
 
İkinci bir Pınar Selek vakasıyla insanlar sindirilip gözdağına maruz bırakılıyor. Kriminalize edilen bütün muhalifler George Orwell’ın 1984 adlı romanına benzer bir muamele ve kanıtlarla özgürlükleri ellerinden alınıyor.
 
Buradan onlar içerdeyse “ beni de al” diyerek bu adaletsizliğe dur demek istiyorum. Mağdur değil, bunca zulmun tanığıyız. “Aynı” olmamanın kendi rengiyle dünyayı yaşamak istemenin suçuna ortağız. Sesimizi yükseltirsek maruz bırakıldığı hukuksuzluğa cihan, kırmızı bir gül olmasın diyedir.

Etiketler:
İstihdam