09/05/2012 | Yazar: Tuğrul Güven

İnsanlar zaten yeteri kadar sıklıkta cinsel ilişki yaşayamayıp, bırakın vücutsal gevşemeyi zihinsel doyuma dahi ulaşamazken bir de üstüne ’çocukların güvenliği’ adı altında pornoya erişimi engellersek bu ülkede birbirinin üstünden geçmeyen kalmaz.

Çocuklar için güvenli internet konusu uzun zamandan beri tartışılan ve işin ucu yetişkinlere de dokunan bir konu. İşin özü aslında ebeveynlerin sorumluluk alanına girmesi gereken bir konunun devlet eliyle işlenmesi ve içinde kumar, yasa dışı maddeler, eczane harici satılan ilaçlar ve porno gibi konuların da yer aldığı bir dizi önlemi barındırıyor.
 
İlaçlar şakaya gelmez, yasa dışı maddelerin de internet üzerinden erişilmesini desteklemiyorum; kumarı da kim isterse oynasın bence. Fakat pornoya gelince orada durmak gerekiyor.
 
Türkiye gibi cinsellik ve cinsel temalı konularda son derece kapalı olan toplumların bir gereğidir porno. Çünkü insanlar zaten yeteri kadar sıklıkta cinsel ilişki yaşayamayıp bırakın vücutsal gevşemeyi zihinsel doyuma dahi ulaşamazken bir de üstüne ’çocukların güvenliği’ adı altında pornoya erişimi engellersek bu ülkede birbirinin üstünden geçmeyen kalmaz bir nevi.
 
Çocuklara yönelik cinsel istismarın da aslında ucunun dokunduğu bir nokta bu; pornoya internet vasıtası ile erişemeyen insanların belki de gözlerinin döndüğü ve sonunu düşünmedikleri bir anda yeltendikleri bir durumdur bu; kabul etmek ya da etmemek, işin etik ve sosyal boyutlarını düşünmekse yine biz toplumdaki bireylere düşen bir konu.
 
Devlet, son zamanlarda atağa kalkan kamu spotlarına bir yenisini daha ekledi. Videonun başlangıcında genç bir kız internet üzerinde bir IM vasıtası ile sohbet ediyor, o sırada hepimizin başından geçen senaryolar canlanıyor (burada kendimi feleğin çemberinden tersli düzlü yüzlerce kez geçmiş Serpil Çakmaklı gibi hayal ettim). Tam kameralar açılırken birden aşağıda yüzlerce polis arabası beliriyor, kızla annesinin oturdukları evin alt katındaki ’kötü ev’e baskın yapılıyor.
 
İyi-kötü, güzel-çirkin aslında toplumun ortak ana fikirleri dahilinde gelişen algılar olmalarına rağmen kızla annesinin gözlerinin önünde alt kattan “hayat kadınları”, transeksüeller ve farklı insan tipleri çıkıyor.
 
Transeksüellerin bu kamu spotunda birer ’öcü’ gibi gösterilmelerine mi yanayım yoksa ’öcü’ gibi gösterilmek için para ödenen bu insanların içinde bulundukları duruma mı üzüleyim?
 
Trans’ların da birer birey olduklarını anlamayacaksınız değil mi? Onları seks işçiliğine iten mekanizmanın yine heteroseksist bir düzenden geçtiğinin farkına elbet varacaksınız.
 
Beni en çok kızdıran şey, bu yanlışların devlet kurumları tarafından yapılıyor olması. Türkiye toplumunun da farklı yönelimdeki bireyleri barındırdığını kabul ettiklerinde ve onları da toplumun içinde seks işçisinden daha farklı rollerde gördüklerinde bu yaptırımın önü kapanır gibi geliyor fakat bu durum için yemek gereken daha çok fırın ekmek var.
 
Kaldı ki bu ötekileştirmenin çocukların yaşlarına uygun olmayan içeriklerden korunmasına yönelik bir oluşumun malzemesi yapılması beni son derece rahatsız ediyor; transfobi ve homofobinin, hedefi neredeyse gelişme çağında olan bireylere empoze edilmesi, bu bireylerinde büyüdüklerinde transeksüel ve eşcinsel insanlara bakış açılarında nefret ve kin barındıracağını düşünüyorum.

Damgalamanın ve ötekileştirmenin devlet eliyle yapılması daha kötü günlerin önümüzde olabileceğini gösteriyor.

Video Haber İkon  İlgili Video:


Etiketler:
nefret