03/02/2016 | Yazar: Yıldırım Türker

Özel Harekat, Özel Harp Dairesi, Özel Tim, ne olursa olsun ille de özel; yani gizli, mahremine dokunulamaz olan devlet unsurları. Tarihimiz kadar eskiler.

Şimdi kaç cinayetin faili, kaç işkence tezgahının başında bulunmuş adam irilerinin Kürdistan’da bir kez daha zuhur edip sanatlarını kaldığı yerden sürdürdüklerini görüyoruz.

Kartlaşmış, ‘cik’ lerini katliam kapılarında bırakmış Mehmetler. Bir kez daha aynı yordamla aynı devletin hizmetinde tekbirlerle, kurt başlarıyla hayatımızın surlarını zorluyorlar.

Özel Harekat, Özel Harp Dairesi, Özel Tim, ne olursa olsun ille de özel; yani gizli, mahremine dokunulamaz olan devlet unsurları. Tarihimiz kadar eskiler.

Siyasiler, kimileyin onlarca yıllık, kimileyin daha kısa aralıklarla mahçup ama gururlu bir dille, bu oluşumların varlığını itiraf eder.

Netekim Kenan Evren, anılarında, “Demirel, Özel Harp Dairesi’ndeki personeli teröristlerle mücadelede kullanmamızı ve onlarla çete savaşı yaparak öldürmemizi, vaktiyle de bu teşkilatın böyle kullanılmış olduğunu söyledi. 1971 sıkıyönetim dönemindeki Kızıldere olayında kullanılan personeli kastediyordu. Bu hal tarzına şiddetle karşı çıktım. Genelkurmay Başkanı olduktan sonra bu daireyi esas görevine yönelttiğimi tekrar kontrgerilla söylentileri istemediğimi söyledim” diyordu.

                                                                           Foto: Sur, 2015

Yine milli birlik ve beraberlik ülküsünün paslı kapıları ardında, söz konusu Kürtler olduğunda bir çırpıda birleşiveren devlet bekçileri; Genelkurmay’ıyla, CHP’si, MHP’si ve eski mağdur mücahitleriyle karşımıza dikildiler. Şimdilik mağrur ve ÖZEL’ler. Yaptıklarının, susturdukları basının da yardımıyla örtbas edildiğini, tarihe kahramanlık menkıbesi olarak geçeceğini sanıyorlar.

İçişleri Bakanlığı’nın 22 Mayıs 2003’te 81 ilin valiliklerine gönderdiği genelgede MGK bünyesinde ‘psikolojik harekât’ faaliyetini sürdüren Toplumla İlişkiler Başkanlığı’nın (TİB) bünyesinde psikolojik harekâtın gerekliliği ve uygulanış biçimi anlatılıyordu: “Ülkemiz menfaatlerinin gerektirdiği konularda milli siyaset ilkeleri psikolojik harekâtla desteklenmeli. Psikolojik harekât programlarında bakanlığımıza çok önemli görevler düşmekte, faaliyetlere verilen desteğin güçlü hale getirilmesi gerekmektedir.”

Daha önce OHAL Bölgesi ve mücavir-hassas illerde dar kapsamlı olarak yürütülen çalışmaların genelleştirileceğini muştulayan genelge, her ilde TİB oluşturulacağını, bu bürolarda yeter sayıda güvenilir, KETUM ve nitelikli personel görevlendirileceğini, yazışmalarda gizliliğe özen gösterilip faks kullanılmayacağını belirtiyordu.

Özel Harp Dairesi’nden emekli generaller, Daire’nin ‘kontrgerilla’ operasyonları yürütmediğini, bütün bunların iftira olduğunu haykırıyordu elbet. Onlara kalırsa Özel Harp Dairesi, 12 Mart müdahalesinde, Kültür Sarayı yangınında, Kızıldere Katliamı’nda, Ziverbey Köşkü ve başka merkezlerde yapılan işkenceli sorgulamalarda rol almamış, fikri temiz, vicdanı temiz bir kuruluştu. Oysa emekli kurmay yarbay Talat Turhan, ‘Özel Savaş, Terör ve Kontrgerilla’ başlıklı kitabında, ‘Kontrgerilla’nın temelini oluşturan talimnamenin 25 Mayıs 1964 günü Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın verdiği emirle ve orgeneral Ali Keskiner imzasıyla yürürlüğe sokulduğunu açıklıyordu. Talimnamede ‘Gayri Nizami Kuvvetlere Karşı Harekât bağlamında Özel Harpçilere “....adam öldürme, bombalama, silahlı soygunculuk, işkence, adam kaçırmak ve olayları tahrik ve rehinelerin alıkonulması, kundakçılık, sabotaj, propaganda ve yalan haber yayma, şantaj” ile ‘iç düşman’ olarak tanımlanan yurttaşlara karşı savaş açılması görevi veriliyordu.

Özel Harp Dairesi bünyesinde CHP’den milletvekillerinin de yer aldığını açıklayan kimi emekliler, bu bünyede sürdürülen çalışmaların sadece MHP ve yakın güçlere yamanmaması gerektiğini belirtmişti. Türkeş’in yetiştirmesi Sabri Yirmibeşoğlu ise alanı iyice genişleterek mili bir seferberlik tanımı yaratıvermişti: “Bu teşkilat Türkiye’nin mozaiğini oluşturuyor. İçinde Türk de Kürt de Laz da Çerkes de var”.

Zaten Yirmibeşoğlu da bir söyleşide coşkuyla şunları söylüyordu. “6-7 Eylül olayları da bir Özel Harp işidir. Muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı.” Yirmibeşoğlu, 2001’deki bir söyleşisinde de tatlı tatlı anlatıyordu: “Savaşta, düşmanın işgal ettiği bölgelerde bazı olaylar yaratılır ve düşman yaratmış gibi gösterilir. Halkı düşmana karşı galeyana getirmektir amaç... Belki Güneydoğu’da da oluyor bunlar, yanlış olarak...”

Ezcümle, devlet büyüklerimiz hep gururla guruldamaz mı; “Devlette, devamlılık esastır!” (Özgür Gündem)


Etiketler:
nefret