26/09/2006 | Yazar: Ali Erol

26 Eylül, takvimlerde Türk Dil Bayramı olarak geçer. Biz de bugünün anlam ve önemi nedeniyle arşivimizden Türk Dil Kurumu’nun hazırladığı sözlükleri deşen bir metin bulup çıkardık.

Kaos GL'nin 20. Sayısında (Nisan 1996), Portekiz'den "Dilde heteroseksizm..." başlıklı kısa bir haber yer alıyordu: 

"Portekiz'in yeni gey organizasyonu ILGA-Portugal, eşcinselliği sapma olarak tanımlayan en önde gelen ulusal sözlüğü kınıyor. Binlerce okulda, üniversitede, kütüphanede vs. kullanılan bu sözlüğün diğer baskılarında bu tanımın değiştirilmesi için bir kampanya başlatıldı".

Aynı sorundan hareketle bizdeki sözlükleri tarama gereği duydum. Elimdeki iki-üç sözlük böyle bir tarama için yeterli olmayacağından Türk Dil Kurumu'nun kütüphanesindeki onlarca sözlüğü de karıştırdım. Eşcinsel teriminin yanı sıra ilgili alandaki başka terimleri de topladım. Derlediğim tanım ve açıklamaları sunuyorum.

I
Türk Dil Kurumu'nun (TDK) TÜRKÇE SÖZLÜK'ü ile başlamak, bu sözlüğün anlamı ve ulaştığı alan açısından en doğrusu olacaktır. Cumhuriyet Türkiye'sinin ana kurumlarından biri olan Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük'ü ilk kez 1944'te basıyor. Bu baskı, TDK’nin yüzlerce sözlüğün bulunduğu kütüphanesinde bulunmuyor. İkinci Baskı, 1955'te Ankara'da, "Düzeltilip Genişletilerek Yeniden Yazılmıştır" ibaresiyle çıkmış. Mehmet Ali Ağakay hazırlamış. Eşcinsel, homoseksüel ve lezbiyen sözcükleri bulunmuyor. Eşcinsel kelimesinin bulunmaması anlaşılabilir bir durum. Fakat homoseksüel kelimesi için 1966'da yapılan 4. Baskıyı beklemek gerekiyor. 1955'teki ikinci baskıda yer almayan eşcinsel kelimesine karşın oğlan, oğlancı ve sevici kelimelerine yer verilmiş. Aktarıyorum:

Oğlan: Cinsel sapınca uğramış erkeklerin zevkine hizmet eden erkek çocuk.

Oğlancı: Etkin kalarak cinsel sapınca uğramış erkek.

Sevici: Erkek yerine kadınla sevişmek sapkısında bulunan kadın.

Burada etkinlik ile edilgenlik (aktiflik, pasiflik) üzerinde durmayacağım. Ayrıca bir kadının neden ille de bir erkekle sevişmek gerektiği gibi sorular da sormayacağım. Bu üç kelimenin açıklamalarında altını çizebileceğim ortak terim bize sapma fiilini gösteriyor. Bu fiilin nasıl görüldüğünü, Orhan Hançerlioğlu'nun Felsefe Ansiklopedisi'nin SAPKIN ve SAPKINLIK maddelerinde buluyoruz:

SAPKIN: Doğru yoldan sapmış olan... Sapınca düşen anlamındadır. Genellikle, içinde yaşadığı toplumun gelenek ve göreneklerine ters düşeni niteler. Cinsel sapıklıkları nitelemek için de kullanılmaktadır. Çünkü cinsel sapıklık da genel anlamda toplumun gelenek ve göreneklerine aykırılık demektir. Bilimsel dilde bunlara eşcinsel denir. Ne var ki cinsel sapıklık, eşcinsellikten daha geniş bir anlam taşır. Örneğin cinsel açıdan küçük çocuklara, ölülere, hayvanlara vb. düşkünlüğü de kapsar.

SAPKINLIK: Sapkın olma niteliği... Dine aykırılık (Os. Rafizilik, Fr. Hérisie) anlamında da kullanılmaktadır. Sapkı deyimi yerine de kullanılmıştır. Örneğin Türk Dil Kurumunca yayımlanan Ruhbilim Terimleri Sözlüğünde İng. Perversion ve Os. Dalalet deyimleri karşılığında ve "özellikle cinsel davranış alanında topluma uygunsuz bulunan yollara sapma durumu" olarak tanımlanmıştır. Buna karşın aynı kurumca yayımlanan eğitim terimleri sözlüğünde İng. Perversity deyimi karşılığında kullanılmış ve "toplumun benimsediği ahlak ölçüleriyle sürekli olarak çelişme durumunda olma" deyişiyle tanımlanmıştır.

"Cinsel davranış alanında toplumca uygunsuz bulunan yollara sapma" olarak görülen eşcinsellik'e TÜRKÇE SÖZLÜK'ün üçüncü baskısında da rastlamıyoruz. Üçüncü baskı, 1959'da gerçekleştirilmiş ve yine Mehmet Ali Ağakay tarafından hazırlanmış. Henüz değişen bir şey yok! TS'nin 4. Baskısını yine Ağakay hazırlıyor ve 1966 yılında yayımlanıyor. Eşcinsel kelimesini, bu baskıda da bulamıyoruz. Ama eşcinsel kelimesinin yabancı karşılığı olan ve aynı anlama gelen homoseksüel kelimesi, TÜRKÇE SÖZLÜK'te ilk kez karşımıza çıkıyor. Tanımı aynen aktarıyorum:

HOMOSEKSÜEL: Cinsel isteklerini kendi cinsinden olan kimseler üzerinde yatıştırmak huyunda olan.

Henüz yıl 1966! Eşcinsel mücadelesinin, Batı'da bile bir toplumsal hareket şeklinde ortaya çıkmasına daha var; onun için, eşcinselliğin, salt cinselliğe indirgenmesi anlaşılabilir bir durum. Ne olduğu belli olmayan bir huydan söz edilse de en azından sapıklık geçmiyor.

4. baskıda lezbiyen kelimesi bulunmuyor ama sevici kelimesi aynen alınmış. Bu arada lezbiyen kelimesi hiçbir baskıda yer almıyor. Aynı anlamı karşılayan sevici ise 5. Baskı ile 6. Baskıda aynen tekrarlanırken 1983'te yayımlanan "Genişletilmiş 7. Baskı"da tanım değişiyor ve sevici sapıklık sıfatından kurtuluyor. Önceki baskılarda "erkek yerine kadınla sevişmek sapkısında bulunan kadın" şeklinde tanımlanan sevici kelimesi söz konusu baskıda sadece "eşcinsel kadın" olarak tanımlanıyor. Sevici gibi oğlan ve oğlancı kelimelerinin tanımlarında da değişiklik olmuş. Oğlan, eski baskılarda, "cinsel sapınca uğramış erkeklerin zevkine hizmet eden" erkek çocuk iken, yeni tanımda sapık, erkek çocuk'un yani oğlan'ın bir sıfatı olmuş. Oğlancı ise şu meşhur aktifliğinden bir şey kaybetmediği gibi sapık sıfatından da kurtulmuş. Fakat yeni bir sıfat kazanmış: ".... Eşcinsel aktif erkek..."! (Ayrıca luti, kulampara gibi eşanlamlı kelimeler tanıma eklenmiş.)

7. Baskıda homoseksüel'in karşısında sadece eşcinsel yer alıyor. Eşcinsel ise ilk kez ayrı bir madde olarak tanımlanıyor.

EŞCİNSEL: Kendi cinsinden kimselerle cinsel ilişkide bulunan kimse, homoseksüel.

EŞCİNSELLİK: Eşcinsel olma durumu, homoseksüellik.

TÜRKÇE SÖZLÜK'ün 7. Baskısını Doç. Dr. Mustafa Canpolat denetlemiş.

Eşcinsel kelimesinin, Türkçe Sözlük'te ayrı bir madde olarak ilk kez 1983'te yayımlanan 7. Baskı'da yer aldığını belirtmiştik. 1969'da yayımlanan 5. Baskı ile 1974'te yayımlanan 6. Baskıda bu maddenin yer almadığını hatırlatalım. Her iki baskı Kemal Demiray'ın yönetiminde yayımlanmış. Sevici, oğlan, oğlancı aynen alınmış, homoseksüelin karşılığı ise önceki baskıdan aktarılırken sadece "... kendi cinsliğinden ..." yerine ".... Kendi cinsinden .... " olmuş; Türkçe ile ilgili olmalı.

TÜRKÇE SÖZLÜK'ün "YENİ BASKI"sı, 1988'de, daha önceki baskılarda denetlemede bulunan, Prof. Dr. Hasan Eren başkanlığında yayımlanmış. Eşcinsel ve sevici'nin tanımlarında bir değişiklik olmamakla birlikte, 1983 baskısından aynen alınmış bu baskıda yazım farkı görülüyor. Daha önce bitişik yazılan eşcinsel "yeni baskı"da eş cinsel şeklinde yazılmış.

1995'te "yeni" bir sözlükle karşılaşıyoruz: "Örnekleriyle Türkçe Sözlük" Prof. Dr. Tansu Çiller'in Başbakanlığında, Nevzat Ayaz'ın Milli Eğitim Bakanlığı'nda, yayımlanan (Milli Eğitim Bakanlığı etiketli) bu sözlükte, yanlış düzeltilmiş ve eşcinselliğin "cinsî sapıklık" olduğu belirtilmiş! Türk Dil Kurumu'nun sözlüklerine rahmet okutan bu sözlüğün "Eser Hakkında Birkaç Söz" bölümünde aktarıyorum: "Örnekleriyle Türkçe Sözlük", M.E.B. Orta Öğretim Genel Müdürlüğü tarafından "Orta Dereceli Okullar" için, üniversite öğretim görevlileri ve Bakanlık mensubu öğretmenlerden müteşekkil bir komisyona hazırlatıldı. (Bunlar Gazi Üniversitesi'nden 3 öğretim görevlisi, M.E. Bakanlığı'ndan 2 kişi ve 12 kişi de Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni). Tam da "Orta Dereceli Okullar"da okuyan öğrenciler çok iyi bilirler: Okullarını bitirene kadar en az bir iki kez Bakan falan değişir ve pek çok şey sil baştan olur. "Örnekleriyle Türkçe Sözlük" adlı "eser" de böyle bir dönemin ürünü olmalı. (Ben de kendi dönemimden Vehbi Dinçerler'i hatırlıyorum! "Eser", 1988'de yayımlanan TÜRKÇE SÖZLÜK'ün yazım şeklini aynen almış. Yani eşcinsel, eş cinsel şeklinde yazılmış ve karşılık olarak sadece homoseksüel verilmiş. Homoseksüel ise ayrı bir madde olarak tanımlanmış. Yani bir şekilde 1983'teki 7. Baskıdaki maddelerin tersi! Aslında tanım da aynen alınmış fakat çok yaratıcı bir müdahale ile bazı kelimeler Osmanlıca karşılıklarıyla yer değiştirmiş. "... cinsel ilişki ...." yerine "... cinsî münâsebet..." kullanılmış. Ve daha önce yer verilmeyen "cinsî sapık" nitelemesi eklenmiş. Aktarıyorum:

eşcinsel: Homoseksüel

homoseksüel: Kendi cinsinden kimselerle cinsî münâsebette bulunan (kimse), cinsî sapık, eş cinsel

homoseksüellik: Homoseksüel olma hali, cinsî sapıklık, eş cinsellik

sevici: Eş cinsel kadın, lezbiyen

sevicilik: Kadınların kendi cinslerinden olanları sevme sapıklığı.

1966 yılında bile sapıklığın sözü geçmezken, 1995'te eşcinselliğin, "cinsî sapıklık" olarak tanımlanması Prof. Dr. Tansu Çiller'e nasip olacakmış meğer.

II
Türk Dil Kurumu'nun TÜRKÇE SÖZLÜK'ünün, 1983 tarihli 7. Baskısında yer alan "Kendi cinsinden kimselerle cinsel ilişkide bulunan kimse" şeklindeki tanımla, şu ya da bu şekilde anlatım farkı olsa da pek çok sözlükte karşılaşıyoruz. Türk Dil Kurumu'nun "Okul Sözlüğü"nde de yine aynı tanım yer alıyor (Ankara, 1994). Yalnız eşcinsel 1988'de olduğu gibi eş cinsel şeklinde yazılmış.

Dil Derneği'nin, 1991 tarihli "Öğrenciler İçin Türkçe Sözlük"ünde yine aynı tanım verilmiş. Eşcinsel, bitişik yazılmış.

Dergah Yayınları'nın, 1984 tarihli "orta-lise ve dengi okullar için Türkçe Sözlük"ünde ise homoseksüel maddesi yer alıyor. Karşılık olarak, TDK’nin TÜRKÇE SÖZLÜK'ünün 1966 basımındaki tanım biraz değiştirilerek verilmiş: "Cinsi ihtiyaçlarını aynı cinsten biriyle gidermek eğiliminde olan (kimse)".

Daha önce Türk Dil Kurumu'nun TÜRKÇE SÖZLÜK'ünün başında da bulunmuş olan Kemal Demiray, inkılâp ve aka için hazırladığı 1982 tarihli "Temel Türkçe Sözlük"ünde eşcinsel ve eşcinsellik maddeleri bulunuyor. Ama Demiray, tanımlamamış sadece "eşcinsel: Homoseksüel" ile yetinmiş. Başka sözlüklerde de karşılaştığım bu durumun anlamı nedir bilmiyorum. Yazan işin kolayına mı kaçıyor yoksa sorunlu kelimelerde açık vermeyerek (tanım vermezsen açık da vermezsin!) işin içinden mi çıkıyor?

Ali Özgüler'in 1989 tarihli, "Türkçemizdeki Yabancı Kelimeler-Sözlük"ünde homoseksüel, homoseksüalite ve lezbiyen kelimeleri yer almış. Lezbiyen, "birbirleriyle cinsel ilişkide bulunan kadınlara verilen ad" şeklinde tanımlanmış. Homoseksüel kelimesine karşılık olarak, TDK'nun 1966 tarihli Türkçe Sözlük'ündeki tanım aynen alınmış ve "kendi cinsiyetinden olanlara cinsel yakınlık duyan" cümlesi eklenmiş.

Orhan Hançerlioğlu'nun hazırladığı "Türk Dili Sözlüğü"nde (Remzi Kitabevi, 1992) eşcinsel kelimesi bulunmuyor. Çünkü sözlükte yalnızca Türkçe kökenli sözcükler yer alıyor! Buna karşılık ise oğlan, oğlancı, oğlancılık, sevici, sevicilik sözcükleri bulunuyor. Bu sözcüklerin karşılıkları ise TDK'nun 1983 tarihli Türkçe Sözlük'ündeki tanımlarla aynı.

Hançerlioğlu, eşcinsel kelimesine, yine kendinin hazırladığı "Felsefe Ansiklopedisi"nin 2. Cildinde yer veriyor.

EŞCİNSEL: (Tr. Ruhbilim) Kendi cinsinden olan kişiler yoluyla cinsel duygu ve dileklerini doyurma eğilimi gösteren kişi... Türk Dil Kurumunca yayımlanan Ruhbilim Terimleri Sözlüğünde İng. Homosexual deyimini karşılamak için önerilmiş ve Dr. Enç tarafından tanımlanmıştır. Aynı sözlükte eşcinsellik (İng. Homosexuality) deyimi de şöyle tanımlanmaktadır. "Aynı cinsin bireyleri arasında kurulan cinsel nitelikteki duygusal ya da bedensel bağlılık". Bu deyim, Türk Dil Kurumu’nca yayımlanan Budunbilim Terimleri Sözlüğü’nde Dr. Sedat Veyis Örnek tarafından eşcinsel ilişki deyimiyle dile getirilmiş ve şöyle tanımlanmıştır: "İlkellerdeki erkekler birliği gizli dernek üyeleriyle şamanlar arasında rastlanılan, salt cinsel sapma açısından ele alınması doğru olmayan, özellikle, şamanlarda işin içine kuttörensel etmenlerin de karıştığı, erkekler arasındaki cinsel ilişki." Bk. Sapkınlık

III
Sırada aynı coğrafyayı paylaştığımız ve bu toplumda hâlâ yasaklı olan bir dilin sözlüğü var. Ferheng D. İZOLİ tarafından hazırlanan, Kurdi-Tırki / Tırki- Kurdi, Kürtçe Türkçe Sözlük'ün Birinci Baskısı, Şubat 1992'de Deng Yayınlarınca gerçekleştirilmiş.

Bu sözlüğün Kurdi-Tırki bölümünü açıp "Homoseksûel" maddesine baktığımızda çok orijinal(!) bir tanımla karşılaşıyoruz!

Homoseksûel: Cinsel sapıklıkla ilgili erkek.

Yani "bravo" demek lazım bunlara! Onca yıl Avrupa'da bunu öğrendiyseniz yapacak pek bir şey yok. "Kûn" ya da "qûn"den türetilmiş kelimeleri ve "pûşt"u aynı sosyo-kültürel ortamı paylaşanlar olarak pekala anlayabilirim. Ama "cinsel sapıklıkla ilgili erkek" allahaşkına ne demek oluyor? Kürtçeyi bu zihniyetle mi geliştireceksiniz?

Aynı sözlüğün Tırki-Kurdi bölümündeki "Homoseksüel" maddesinin karşısında ise "kendini kadın yerine koyan erkek" gibi iflah olmaz heteroseksist bir önyargı ile karşılaşıyoruz. Özgürlük mücadelesi verildiği söylenen bir süreçte, hadi diyelim "kendini kadın yerine koyan" kültürel önyargısını geçelim, "cinsel sapıklık" sorumsuzluğunu ne yapacağız? Yoksa Kürtçe okuyan erkekler arasında, "eşcinsel" olmadığı mı düşünülüyor. Güneydoğu Meksika Dağlarında eşcinsellik sorun yaratmazken Güneydoğu Anadolu Dağlarında eşcinsellik, ne zaman "sapıklık"tan kurtulacak? Bu durum, SÖZLÜK gibi önemli bir eserde sorumsuzluk olmuyor mu?

Kürtçe'de KÛN-QÛN eşanlamlı kullanılıyor ve anüs, kıç, göt, makat anlamına geliyor. GÖT'ten ya da KÛN-QÛN'den üretilen pek çok kelime bulunuyor, Kurdi-Tırki'de Kûnek, Qûnek, qûnde... Bildiğimiz İBNE anlamına geliyor. Panık, Panpanok ise sevici anlamına geliyormuş.

PANIK: Ekseri argoda sevici, sevicilik veya eşcinsel kadın için kullanılır.

Kaynak: Kaos GL, Ocak 1998, Sayı 41


Etiketler:
nefret