24/06/2017 | Yazar: Cihan Dağ

Türkiye toplumunun en muhalif kesimlerine baktığımda bile büyük oranda sinmişlik görüyorum.

Git gide öfkem de umutsuzluğum da artıyor. 108 gündür sadece işlerini geri almak için açlık grevindeler. Nuriye ve Semih'in her an ölüm haberini alabiliriz. Ve dahası -yakınlarından ve bu haberi duymak istemeyen herkesten özür dileyerek -bana kalırsa ya geri dönüşü imkansız hasarlarla aramıza dönecekler ya da çok yakında ölüm haberlerini alacağız. Devletin tutumu ve az sayıda insanın bu taleplerin savunucusu olarak sokaklarda olması buna işaret ediyor. 

Hepimiz hayatlarımıza devam ediyoruz. Edeceğiz de elbet. Ama onurdan ve güzel yarınlardan uzakta bir gelecek  olacak bu. Çünkü Türkiye toplumunun en muhalif kesimlerine baktığımda bile büyük oranda sinmişlik görüyorum. Olan biteni izlerken uyuşturucu gibi çekirdek çıtlıyor, kötü haberlerin hipnozundan kurtulamıyoruz. 

Nuriye gibi, Semih gibi ve Veli gibi insanların varlığı iyi geliyor elbet. Ama o ateşe kendimizi  katmadıkça sadece yalnız ve boşlukta yanıyor ve sönüyorlar. Bir kaç yüz/bin/milyon kişi küllerini törenlerle, büyük laflarla 'sonsuzluğa' uğurluyoruz. Sonra o korku içinde yaşadığımız evlere sokaklara mahallelere geri dönüyoruz. 

O kadar aynı ki her şey kimse umutsuzluğa düşene kötü gözle bakmasın. O kadar kolay ki ölmek kimse ölümü kanıksayanı yadırgamasın. Veli'nin eşinin evlilik yıldönümünde yazdığı yazıdaki yer dönüyor aklımda: 

Yapacak şey belliydi: Direnmek... Ama nasıl?

Bunun gibi şeylerden  tutunmaya çalışıyorum umuda. Ama öyle şeyler aldı ki bu güruh bizden, öyle çok canımızı yaktılar ki; ne yargılanmaları ne de onları destekleyen insanların fare gibi deliklerine saklanmaları beni tatmin edecek. Bu topraklardan bu karanlığı sökmek çok güç. Bu sebeple benim içim sanırım bu çağda soğumayacak. 

Direnmenin, onurun ve umudun önemi mutlak. Ama vicdan bu topraklarda  bu kadar kör sağırken konuşmaktan, yazıp çizmekten ötesine geçip  bağırmak, sokaklarda yürümek de yetmiyor. Seni görmek isteyen  görüyor, istemeyen görmüyor. İstersen 100 kişi yürü ister  1 milyon... En yakınımda kim derin uykuda ise gidip gerçek anlamda bir tokat atıp uyandırasım geliyor. "Ne oldu, neden vuruyorsun?" dediğinde de anlatmaya başlamak istiyorum.

Ve her şeyden öte ölümün kıyısında bile bizlere umut aşılayan selam gönderen bu iki yürekli insanı hasretle öpüyorum. Umarım direnişimiz utancımızdan büyük olur. 


Etiketler:
nefret