17/06/2009 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Murat Daltaban’ın yönettiği, Mark Ravenhill’in Türkçe’ye ‘Vur/Yağmala/Yeniden’ adıyla tercüme edilmiş 17 parçalı oyununu görebilmiş binlerce kişiden biriyseniz, ne mutlu size.

Murat Daltaban’ın yönettiği, Mark Ravenhill’in Türkçe’ye ‘Vur/Yağmala/Yeniden’ adıyla tercüme edilmiş 17 parçalı oyununu görebilmiş binlerce kişiden biriyseniz, ne mutlu size. Belki biraz rahatsız olduk, bazı şeyleri sorgulamak zorunda bırakıldık ama 14 Haziran 2009’da Bilsar’da son gösterimi yapılan, TEB ve Afife Tiyatro ödüllerini almış bu gösteriler, sadece Türkiye’deki son yılların en muhteşem tiyatro şöleni olmakla kalmadı, aynı zamanda da Türkiye’de, benim içimi gittikçe karartan tutucu, sinsi köktendinci atmosferin suratına bir tokat gibi indi. 

Mark Ravenhill’in, İngilizce’de ‘in your face’ stili denilen bir yazma şekli var. Amiyane tabiriyle, ‘kodu mu, oturtturuyor’ yani. Bana göre, daha geçtiğimiz günlerde Türkiyeli hayranları ile de buluşma fırsatı yakalamış olan Mark Ravenhill, 1967’de kaybettiğimiz Joe Orton’dan bu yana, İngiliz Edebiyatı’nın çıkardığı en heyecan verici tiyatro yazarı. Klasik Yunan Tiyatrosu’nun bütün öğelerini kullanarak, televizyon çağının yirmi dakikalık ‘sound bite’ tekniği gibi anlattığı 17 hikâyesi seyirciyi öyle bir yakalıyor ki, günlerce etkisinden kurtulamıyorsunuz.
 
17 oyunu seyrederken şiddete, medeniyete(!), insan ilişkilerine, politikaya, iktidara, empatiye, ezilmişliğe dair o kadar çok şeyi sorgulamak durumunda bırakılıyorsunuz ki, çoğu oyundan yamulmuş olarak çıkıyorsunuz. İnsan denen hayvanın, ne menem şey olduğunu düşünmeden, düşünemeden yapamıyorsunuz! Bende de iki silinemez iz bıraktı: Birincisi; neredeyse 17 oyunda da ortak bir tema olarak devamlı karşımıza çıkan Irak işgalcilerinin arkasındaki pasif güç olarak duran ABD ve İngiliz vatandaşlarının, sürekli iki yüzlülükleri bu kadar mı güzel anlatılabilirdi? İkincisi ise; dizinin en son oyunu olan ‘Cennet Yeniden’de (ki hiç adetim olmadığı halde göz yaşlarıma hâkim olamadığımı itiraf edeyim) kendisiyle yüzleşen yazarın, entelektüel dürüstlüğü bana çok dokundu. Bu son oyunu hakikaten takdir edebilmenin zor olduğunu kabul etmeliyim. Mark Ravenhill’in bu yüzleşmedeki derinliğini kavrayabilmek için, yirmili, otuzlu yaşlarda iken birçok kendi jenerasyonundan yakınını kurban vermiş olmak gerektiğinin bilincindeyim!
 
Biliyorsunuz, yazılarımda en çok Türkiye’deki iki yüzlülükten şikâyet ediyorum. Solcu veya liberal olduklarını iddia eden, bir kısmı entelektüel, birçoğu sadece kendine demokrat basınımızda köşe tutmuş birçok riyakâr, benim tansiyonumu yükseltiyor. Onların insan hakları müdafii, demokrasi havarisi rollerinde aslında Tarikat Koalisyonu Hükümetini desteklemelerine içerliyorum. Sanatçı geçinip işleri güçleri para kazanmak, devletten geçinmek, belediyeleri soymak olan; 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesini AKP’nin rant kapısına döndüren sanatçı bozuntularından iğreniyorum. İşte DOT kadrosu, yönetmeninden, ışıkçısına, starlarından fuayede kurabiye yapan personeline kadar gönüllerini ortaya koyarak; devletten, belediyeden beş kuruş almadan ve iktidar yalakalığı yapmadan öyle bir iş ortaya koydu ki, memleketime, şehrime, gençlerimize güven tazeledim.
 
17 oyunda özellikle ‘Ana’ oyununda parıldayan İpek Bilgin ve hiç bir komplekse kapılmadan son oyunda gey bir karakteri fevkalade sahneleyen Murat Daltaban gibi tecrübeli oyuncuların yanında, adları bilinen başka çok iyi oyuncular da var. Daha önceki bir yazımda dizinin ‘Troyalı Kadınları’ bölümlerinde oynayan Şebnem Bozoklu ve Pınar Töre’den bahsetmiştim. Gerek ‘Aşk (için her şeyi yaparım ama bunu yapmam)’ gerekse de ‘Cennet Yeniden’ de Matt’ın (Murat Daltaban) sevgilisi Tom’u oynayan Rıza Kocaoğlu’nu zaten biliyorsunuzdur. Ama bu projede, bilinen bu iyi oyuncuların yanında görev yapan daha birçok genç oyuncu var; hem de ne oyuncular!
 
Oyunculuk bir meslek. Birçok rolü sizleri gözyaşlarına veya kahkahaya boğarak oynayan bir zanaatkârın, o rol ile ne kadar özdeşleştiğini veya o kadar güzel oynadığı o rolü ne kadar hissettiğini ve o rolden aslında ne anladığını kim bilebilir? Ama olsun hazırlanalım ve bekleyelim bu projede yer alan onlarca star yolda, geliyor. İşgalci İngilizlerin sızlayan vicdanlarına su serpebilen, bir Mark Ravenhill çıkarabilmekse, bizim de DOT’umuz var.      


Etiketler: kültür sanat
İstihdam