18/06/2014 | Yazar: Tanıl Bora

Futbolun endüstrisinin AVM’lerinin burnu dibinde, futbolun en ‘fundamentali’... Garrincha’nın ruhuna gitsin!

Futbolun endüstrisinin AVM’lerinin burnu dibinde, futbolun en ‘fundamentali’... Garrincha’nın ruhuna gitsin! 

Geçen hafta Brezilyalı yazar Olivieri’den bir Dünya Kupası öyküsü aktarmıştım. Bu hafta bir başka Brezilyalı edebiyatçının, Domingos Pellegrini’nin bir öyküsünü nakledeyim: ‘Mané Garrincha’nın son sokak maçı’. Garrincha’nın namını bilirsiniz: Brezilya’nın 1958 ve 1962 Dünya Kupası şampiyonu takımlarının çarpık bacaklı ve hafif aksak efsanevî sağ açığı. 50 yaşında yoksulluk içinde, alkol komasından ölmüştü. 

Pellegrini’nin hikâyesinde Garrincha, bir kenar mahallede elleri cebinde başı önünde amaçsızca yolda yürüyordur. Etraftakiler onu tanır, sokakta yaptıkları maça katılmaya davet ederler. Eski yıldız, ayağında sandaletleri, ihtiyar ve perişan haliyle rakiplerini ipe dizer, lokum gibi gol pasları verir (onun işi asisttir, gol atmak değil). Sonra bir delikanlı gaza gelip tekmeyi basar ustaya, devirir. Garrincha bir süre kıvranır yerde, sonra doğrulup topallayarak arkasına bakmadan uzaklaşır. Maçı izleyenlerden biri, bir öğretmen, tekmeci oğlana tokadı yapıştırır, Garrincha’nın arkasından koşup ayağından fırlamış olan sandaletlerini yetiştirir, özür diler. Garrincha ‘sakatlandım ama kazandık değil mi?’ der gülümseyip, yürüyüp gider. Geriye utanç kalır. ‘Tam da hayatı boyunca tek faul yapmamış adama yaptık bunu,’ diye söylenir kendi kendine o öğretmen, ‘rakip oyuncu sakatlanınca topu taca atma jestini icat eden adama yaptık bunu…’ Gördüğünüz şu fotoğraf, Dünya Kupası’nın ikinci gününde Salvador de Bahia’da İspanya-Hollanda maçından önce çekilmiş. Stadın çevresindeki bütün caddeler maçtan önce trafiğe kapanmış. Güvenlik önlemi. Bomboş caddeleri gören çevredeki favela veletleri, gençleri, derhal toplaşıp bir maç kurmuşlar. Bu vaziyetler için hazır bulundurulan buz hokeyi kaleleri getirilip dikilmiş, bir top, tamam işte. Futbolun endüstrisinin AVM’lerinin burnu dibinde, futbolun en ‘fundamentali’... Garrincha’nın ruhuna gitsin! 

Almanya’nın forveti Lukas Podolski’nin, yanında Mesut Özil, silahlı külahlı güvenlik görevlileriyle beraber fotoğraf çekinip sosyal medyaya salması, özellikle Brezilya’da çok tepki gördü. Haklı olarak... Zira Brezilya’da Dünya Kupası ekonomisinin devasa yolsuzluklara ve kamu harcamalarının daha da kısılmasına yol açmasını bir yıldır protesto eden yüz binlerce insan, -aralarında futbolseverler de hiç az değil-, ağır polis şiddetine maruzlar. Brezilya polisi, olağanüstü (polis olağanının da üstü) gaddarlığıyla biliniyor. Uluslararası Af Örgütü verilerine göre ülkede polis yılda ortalama iki bin insanı yargısız infazla öldürüyor. Başrolde, temel görevi yoksul mahallelerinde ‘güvenliği sağlamak’ olan Özel Harekat Müfrezeleri. Amblemleri: çaprazlanmış iki tabancanın önünde tepesinden bıçak saplanmış kurukafa! Protestocuların sloganlarından birinin, ‘Devlet Dünya Kupasında yoksullara karşı savaşa hazırlanıyor’ olması boşuna değildi. Kupa maçlarının oynanacağı şehirlerde birçok yoksul mahallesi boşatıldı, insanlar çekip gitmeye zorlandı. 

Kupa’nın açılışına doğru polis gadri iyice arttı. Açılış günü yine de birçok şehirde protesto gösterisi vardı fakat Taksim stili önlemler nedeniyle birkaç yüz kişilik ölçeklerde kaldı bunlar. Dünya Kupası için özel eğitim programları düzenleyen Brezilya polisinin ‘hizmet aldığı’ yerler arasında ABD’nin özel güvenlik firması Academi de bulunuyor. Academi’nin eski adını bilirsiniz: Blackwater. Irak işgalinde işkenceleri tertip eden ‘şirket’ (zaten bu kötü ünü nedeniyle adını değiştirdi.) 

60 bine yakın asker, 100 bini aşkın polis, ilaveten 20 bin özel güvenlik görevlisiyle vaziyet alan Brezilya güvenlik bürokrasisi, muhalefetin yatışması için bu ‘önlemlerin’ yanı sıra Kupa’nın yaratacağı heyecana güveniyor. Ayrıca hükümet, örneğin kitlesel gösteriler örgütleyen Barınaksızlar Örgütüyle müzakereyi kabul ederek, Dünya Kupası sırasında protestolara ara verme sözü aldı. Ücretlerinin ve çalışma koşullarının düzeltilmemesi halinde kupa sırasında grev tehdidinde bulunanlar arasında polisler de vardı ve onları da yatıştırdılar! 

Protestolar yine de öyle böyle sürüyor. Anonymous hacker kolektifi de, Kupa’nın ana sponsorlarının, Brezilya gizli servisi ve içişleri bakanlığının sitelerini ‘ziyaret ederek’ destek veriyor muhalefete. 

Bu arada size başka bir ‘futbol ve polis’ olayından haber vereyim. Polis ve futbolun olabilecek en (tek?) temiz ilişkisi… Önümüzdeki pazartesi Prag’da Avrupa ulusal polis takımları arası futbol şampiyonası başlıyor! Türkiye polis takımı Slovakya’ya elenmiş, finale kalamamış. 

Türkiye’den bir polis haberi hatırlatayım size, sonra susayım: Pazar, Adana’da 15 yaşındaki İbrahim Aras, bir zırhlı polis aracından atıldığı iddia edilen ses bombasının isabet etmesi sonucu öldü.


Etiketler: yaşam, spor
İstihdam