06/09/2012 | Yazar: Şeref Saraç

Aynı cinsiyetten insanların evlenme haklarına sahip olduğu ülkelere bakalım. Bunlar anayasalarında bu hakkı tanıma sırasına göre Hollanda, Belçika, İspanya, Kanada, Güney Afrika, Norveç, İsveç, Portekiz, İzlanda, Arjantin ve son olarak Danimarka.

İlk önce aynı cinsiyetten insanların evlenme haklarına sahip olduğu ülkelere bakalım. Bunlar anayasalarında bu hakkı tanıma sırasına göre Hollanda, Belçika, İspanya, Kanada, Güney Afrika, Norveç, İsveç, Portekiz, İzlanda, Arjantin ve son olarak Danimarka. Bir Kuzey Amerika, bir Güney Amerika, bir Afrika ve yedi Avrupa ülkesine ek olarak Massachusetts, Connecticut, Iowa, Vemonr, New Hampshire ve New York yani 6 ABD eyaleti ve başkent Washington, D.C. ve Meksika’nın başkenti bu hakkı tanıyan federal öğeler. İsrail, birkaç ABD eyaleti ve Hollanda Kraliyeti’ne bağlı ada devletlerinin bir kısmı ve Meksika’nın başkent dışındaki 31 federal öğesi ise vatandaşlarına evlilik hakkı vermese de diğer ülkelerde gerçekleştirilen evlilikleri tanıma noktasında bu hakkı kısmi olarak tanımakta.

Bunlar Ağustos 2012 itibarıyla evlilik hakkını kabul eden ülke veya alt bölgelerdi. Şimdi ise bu hakkı tanıma aşamasında olan en azından evlilik hakkını ajandasında bulunduran ülkelere bir bakalım. 2012 yılında ekimde Fransa daha sonra ise Avustralya, Bolivya, Kolombiya, Finlandiya ve Uruguay 2013 yılında ise Lüksemburg, Nepal, Yeni Zelanda ve Birleşik Krallık eşcinsel evliliklerin anayasal bir zemine kavuşup kavuşmaması konusunda karar verecek. Bu ülkelerden Bolivya ve Nepal vatandaşları dışındakiler halihazırda çeşitli şekillerde medeni birliktelik haklarına sahipler. Ajandaya bakıldığı zaman LGBT haklarının artık Avrupa merkezli bir yapıdan dünyaya yayılan bir kimlik kazandığı kolayca söylenebilir. Nepal gibi bir Asya ülkesi, iki Okyanusya ülkesi ve üç Güney Amerika ülkesine ek olarak Meksika’nın iki eyaletinin de ajandasında olan eşcinsel evlilik yasaları LGBT mücadelesinin günümüzdeki kazanımlarını göstermek açısından şaşırtıcı ama bir o kadar da sevindirici gelişmeler.

Madalyonun diğer yüzüne bakıldığı zaman ise Sudan, Moritanya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, İran ve kısmi tanınan devletlerden Somaliland ise eşcinselliği ölüm ya da ölüme varan ağır cezalar gerektiren bir suç olarak tanımlıyor. Lesotho, Malavi, Kuzey Kıbrıs gibi bazı devletler ise kadın eşcinselliğini yasal, erkek eşcinselliğini cezalandırılması gereken bir davranış olarak sınıflandırarak toplumun ikiyüzlü ahlakını deşifre ediyorlar.

Tüm bunlar bir kenara, erkek eşcinselliğinin 1998 yılına kadar yasal olmadığı Güney Afrika 2006 yılından beri vatandaşlarının evlilik hakkını tanıyorsa ve eşcinselliğin 2007’ye kadar yasak olduğu Nepal evlilik hakkını tanıma noktasında tartışmalar yürütüyorsa gidişatın genel olarak olumlu olduğu bir tabloyla karşı karşıyayız. Olumlu ya da olumsuz bir şekilde bahsi geçen ülkeler arasında yer almayan Türkiye’de biz LGBT bireyler her zaman bu hakkı “daha sonra değinilmesi gereken” bir konuma indirgedik. Hakların hiyerarşisini yaptığımız yetmezmiş gibi, bunu da politik kimliklerimize ters düşmeyecek biçimde inandırdık kendimizi. Şimdi durup tekrar bir düşünmeli. Biz istemedikçe hakkımız devletçe bize “bağışlanmayacak”! Hakların hiyerarşisini yapmayı bıraktığımız gün önce zihinlerimizi özgürleştireceğiz, sonra toplumu dönüştürmek için çaba sarf edeceğiz. Ancak bir yerden başlamalıyız.
 

Etiketler:
İstihdam