20/03/2017 | Yazar: Yeşim T. Başaran

Yüzlerce yıldır kadınları bulundukları alan için bir tehdit olarak gören erkeklerin kadınları aşağılayarak kendilerini iyi hissetmelerine aşinayız. Artık işler değişiyor: bizleri görmeye alışacaksınız!

Eğlenceden araştırmaya, iletişimden işlerimizi yürütmeye kadar birçok alanda kullandığımız, nihayetinde bu yazıyı da okumanızı sağlayan ekranın arkasındaki cinsiyetli dünyayı anlatmak istiyorum. Kullandığımız içeriklerin işlenmesini, kaydedilmesini, saklanmasını, bize ulaşmasını ve onlarla etkileşim kurmamızı sağlayan yazılım alanında bahsedeceğim.

Bir iş nasıl cinsiyetli olur? Aslında gerektirdiği niteliklerin insanların cinsiyetleri ile hiç bir bağlantısı olmamasına rağmen, işleri, tıpkı cinsiyetler gibi, zihnimizde maskülen ve feminen diye ayırt edebiliyoruz. Genelde maskülen değerlerin atfedildiği işleri daha kıymetli bulurken, feminen diye nitelendirilen işleri kadınların doğaları gereği becerikli oldukları alanlar olarak algılayıp, bu işlere hak ettikleri kıymeti vermeyebiliyoruz.

Yıllar önce benim dışımda herkesin erkek olduğu bir yazılım ekibinde çalışmaya başlamıştım. Bu ekipte her hafta bir kişi çayın hazırlanmasından sorumluydu. Ama daha ikinci günümde ekipten bir arkadaş sırf kadın olduğum için “ee artık sen geldiğine göre çayları senin elinden içeriz” diyebildi!

Zihinlerimizdeki cinsiyet ayrımı yazılım alanında çalışan kadınların karşısına sadece yemek organizasyonlarında çıkmıyor elbet. Bir erkek, aslında çok uzmanı olmadığı bir konuda yüksek sesle, spekülatif ve bol terminoloji yüklü bir şekilde konuştuğunda, siz konunun uzmanı bile olsanız, sizden daha fazla kıymet görebilir. Hatta konu çok “teknolojik” olduğu için siz o toplantıya çağrılmamış bile olabilirsiniz. Baştan size verilmesi gereken bir iş, sırf erkek olduğu için teknolojiyle ilgili her konuda uzman algılanan bir erkeğe verilmiş ve zaman geçtikten sonra mevzunun böyle yürümeyeceği anlaşıldığında sizin önünüze gelmiş olabilir.

Yükseköğretim Kurulu’nun istatistiklerine göre 2015/16 akademik yılında Türkiye’de “Yazılım ve Uygulama Geliştirme ve Çözümleme” alanında lisans düzeyinde kayıtlı olan öğrencilerin % 18.7’si kadın. Yazılım alanında cinsiyete göre istihdamla ilgili veri bulamadım. Bir blog yazısında Türkiye’deki kadın yazılımcı oranı % 6 olarak ifade edilmiş, ancak kaynak verilmemiş.

Bir meslek alanında, daha eğitiminden başlamak üzere kadınların katılımı ile ilgili bu şekilde bir istatistikle karşılaşıyorsanız, bilin ki orası cinsiyetli bir alan. Demek ki, içiçe geçmiş bir çok sebepten dolayı o meslek alanı kadınlara da ait bir alan olarak görünmüyor. Çözebilmek için bu sorunu yaratan sebeplere mercek tutmak gerek. Ancak Türkiye Bilişim Derneği’nin 2015 Değerlendirme Raporu’nda “Bilişim Sektöründe kadın istihdamını artırıcı önlemler alınmalı” önerisi dışında konuyla ilgili kayda değer bir bilgiye ulaşamadım.

Neyse ki konuyla ilgili çalışmalar yapan kadınlar var. Kadın yazılımcıların deneyimlerini görünür kılmak, alandaki ayrımcılık ve önyargılarla ilgili farkındalık yaratmak ve kadınların yazılım alanında çalışmalarını teşvik etmek için kolları sıvamış olan Kadın yazılımcı konuyla ilgili yazılar yazıyor, etkinlikler yapıyor ve bir iletişim ağı oluşturuyor. Bu yazının alt başlığı “Topuklu IT’ci mi Olur?” ise Kadın Bilişimci Platformu’nun Şubat 2015’de İzmir’de gerçekleştirdiği etkinlikte anlatılan yaşanmış bir hikâyeden.

Kadın yazılımcı grubundaki yazılara göre kadın yazılımcıların yaşadıkları en temel engel “kadından yazılımcı olmaz” cümlesini duya duya inanmamız. Sadece halk arasında değil, meslekteki profesyoneller arasında da kadından yazılımcı olmayacağını düşünenler var. Yani mevzu sadece bizim inanmamız değil, bize eğitim verecek, bizi işe alacak kişilerin de buna inanması, sırf bu bakış açıları nedeniyle erkek adaylara özen göstermeleri, öncelik vermeleri. Olur da işe alırlarsa, bizlere cinsiyetçi yaklaşımlarına uygun sorumluluklar vermeleri ve performansımızı yine bu cinsiyetçi yaklaşımlarla değerlendirmeleri.

Bu düşünce hangi argümanlarla tartışılıyor diye merak edip, bloglara ve forumlara baktım. Özetle kadınların sabırsız olduğu, yeterince zeki olmadığı, zaten eviyle, çocuklarıyla uğraşması gerektiği gibi fikirlerle karşılaştım. Bu görüşler, çoğunlukla, kadınları aşağılayan esprilerle birlikte sunulmuş. Bilmediğimiz bir konu değil. Yüzlerce yıldır kadınları bulundukları alan için bir tehdit olarak gören erkeklerin kadınları aşağılayarak kendilerini iyi hissetmelerine, dünyanın yarısını bu alanlardan dışlayarak haksız rekabetle öne geçmiş olmalarına aşinayız. Felsefedeki “kadın insan mıdır”, “kadının aklı var mıdır” gibi tartışmalardan, siyasetteki “kadın oy kullanırsa duygusallığı nedeniyle siyaseti yanlış yöne sürükler” gibi yüzlerce yıllık görüşlerden aşinayız.

Yazılım dünyası başlangıçta böyle değil. İlk adımları kadınların da aktif katılımı ve öncülüğüyle atıldı. İlden Dirini’nin konuyu örneklerle açıkladığı yazısını okuyabilirsiniz. İngilizce kelimelerle yazılan komutları makine diline tercüme eden ilk derleyiciyi geliştiren ekibin öncüsü bir kadın mesela: Grace Hopper. Hopper, yazılım dilinde, kodu parça parça çalıştırarak hatalı kısmı bulma ve sorunu çözme anlamına gelen debugging kelimesini de ilk kullanan kişi.

Özellikle 60’lar ve 70’lerde ABD’de birçok meslek alanında kadınların katılımı artmaya başladığında, bu durum mühendislik ve diğer teknik alanlar için geçerli olmasa da, yazılımcılık için geçerli. Ancak 80’lerin ortasında yazılım lisans mezunu olan kadınların oranı % 37 iken, bu rakam başka hiçbir meslekte olmadığı kadar düşmeye başlıyor ve 2016’da % 18’e kadar geriliyor. Bu düşüşün sebepleriyle ilgili birçok araştırma ve tartışma var. Daha detaylı okuma yapmak isterseniz “Gender Codes: Why Women Are Leaving Computing” kitabına bakabilirsiniz.

Tartışılan görüşler arasında şunlar var: Yazılım, bir iş kolu olarak ortaya çıktığında, herkes tam olarak ne olduğunu bilmediği için teknik olarak görülmüyordu, diğer meslekler gibi cinsiyet stereotipleriyle özdeşleştirilmemişti ve kadınlara da açık bir alandı. Bilgisayarın kendisini yapmak, yani işin içinde tornavidanın, metallerin, devrelerin olduğu bir iş yapmak, onları kullanmaktan daha maskülen algılanıyordu.

Alanda öncü kadınlardan Grace Hopper yazılımcılığı “akşam yemeği planlamaya” benzettiği röportajlar veriyor, medyada yazılımın kadınlar için çok uygun bir iş kolu olduğu tartışılıyordu. Ama ne zaman ki bilgisayarlar ofislere ve evlere girmeye, yani daha fazla insanın ilgi alanı olmaya ve ekonomik olarak değer üretmeye başladı, paralel olarak yazılımcılık maskülenite ile eşdeğer tutulmaya ve kadınlar bu alandan dışlanmaya başlandı.

Sebepler her ne olursa olsun, kadınların yazılım sektöründeki durumu, özelde çalışma hayatında genelde toplumsal ve siyasal yaşamdaki durumundan bağımsız değil. O nedenle kadınların bu alanlarda var olmasını teşvik etmek için çalışmalar yapmak çok kıymetli. Yazılımın kısa vadede daha kalabalık bir iş kolu olması bekleniyor. Bu nedenle yetenekli işgücünün bir parçası olan kadınlara yönelik çalışmalar doğrudan sektör tarafından yapılmaya başlanabilir ve kadınların sektördeki oranı artabilir. Ama gelişmeleri başkalarının insiyatifine bırakmamamız, kalıcılığının garanti olması için bu tip iyileştirmelere kadınlar olarak sahip çıkmamız gerekir. (Gazete Duvar)


Etiketler:
İstihdam