13/05/2009 | Yazar: Selçuk Candansayar

Emma henüz beş aylık. Sevgi ve mutlulukla örülü bir dünyada büyümeye başladığı, gözlerindeki ışıltıdan okunuyor. Henüz Van’da olduğunu bilmiyor.

Emma henüz beş aylık. Sevgi ve mutlulukla örülü bir dünyada büyümeye başladığı, gözlerindeki ışıltıdan okunuyor. Henüz Van’da olduğunu bilmiyor. Öğretmen annesi ve çalışmayı reddeden babası, onun, insanı insanlıktan çıkaran içinde debelendiğimiz bu baskıcı zalim dünyanın kötülüklerinden korunarak büyüyebilmesi için, hayatı örgütlemeye çalışıyorlar.
Geçen cuma günü Homofobi Karşıtı Buluşma kapsamında Van’daydık. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık Topluluğu’nun ev sahipliğinde, Serhat Aydın’ın moderatörlüğünde, Nilgün Toker, Melek Göregenli ve Ali Erol’la birlikte konferans salonunu dolduran yüze yakın kişiyle homofobi üzerinden her türden ayrımcılık üzerine bir buluşma gerçekleştirildi.
Homofobi karşıtı çalışmalara dudak bükenlerin, ‘bu kadar sorun dururken, uğraştığınız şeye bak’ söylemlerindeki ayrımcı zihniyete, Van’da salonu dolduranlar ayrımcılıkla mücadelenin bir öncelikler dizisi kurarak mümkün olamayacağını en somut şekilde gösterdiler.
Forum katılımcılarından biri, eşcinsel olmanın, Van’da eşcinsel olmanın, Van’da eşcinsel, kürt ve alevi olmanın ne demek olduğunu anlatırken, her türden tahakküm yapılarının birbiriyle güçbirliği yaparak, nasıl bir iktidar makinesine döndüğünü hepimize gösterdi. Belki de ilk kez çoğunluğu heteroseksüel olan katılımcılar arasında ben, kürdüm, aleviyim ve eşcinselim diyebilmenin özgürleştirici pratiğini deneyimledi.
Katılımcılar ayrımcılığa uğrayanların nasıl hiç farkına varmadan başka konularda kendilerinin de ayrımcı olabildiklerini fark ettiler.
İktidar aygıtı karşısında baskı altında olanların kendilerinin de başka alanlarda nasıl baskıcı olabildiklerini ayrımsamaları, iktidarın ezme ilişkisini nasıl yeniden yeniden üreterek kendisini kalıcılaştırıp mutlaklaştırdığını da gösterdi.

OYUN DEĞİL HAYAT PRATİĞİ
Emma’nın babası Sami de buna kafa yoruyor Van’da arkadaşlarıyla. Anarşistler yani. Hem de öyle böyle değil, sözde değil, bir entelektüel oyun olarak değil, bir hayat pratiği olarak anarşistler. Geçenlerde zorunlu askerlik karşıtı bir basın açıklaması yapmışlar Van’da, hem de 40 kişilik bir grupla. Üstelik hem ovadaki hem de dağdaki askerliğe karşı basın açıklaması yaptıklarından Van’daki tüm iktidar odaklarını sarsmış durumdalar.
Yakınlarda ‘Qijika Reş’ adıyla bir dergi çıkaracaklar. Dergilerine Kara Karga adını koymaları boşuna değil. Kara Karga, Kürt kültüründe bir uğursuzluk simgesi, lanetlenmişlik imgesi. Bir internet siteleri var, anarkotopya.com adında. Anarşist kuramın son derece zengin kaynaklarını içeriyor.
Sami ve eşi, çocuklarına Emma Goldman’dan esinlenerek Emma adını vermişler. Emma, Van’da anarşist kuramı bir hayat pratiğine dökmüş ana babasıyla büyüyecek. Olasılıkla hem ana babası hem de Emma çok zorlanacaklar. Doğunun bu en doğusunda, coğrafyaya ve kadere inat yeşeren birey olma hakkı, sorumluluğu ve umuduyla hem kendilerini hem de dünyayı değiştirecekler.
Emma, Van’da büyümeye cesaret edebiliyorsa umutlu ve iyimser olmak için ve insana inanmak için başka bir neden aramaya gerek yok. Dünya ne kadar baskıcı, zalim ve kötülükle örülü olsa da Emma, Van’da insan için her zaman umut olduğunun, küreselleşmenin, tüm zulmüne karşın en uzak diyarlarda bile bireyi filizlendirerek kendi karşıtına imkân verebildiğinin kanıtı olarak büyüyecek.
scsayar@birgun.net
Etiketler:
İstihdam