07/12/2009 | Yazar: Deniz Deniz

“Eşcinselliğin ayıplanan, yasaklanan, utanılan bir şey olmadığını düşünelim bir an için.

“Eşcinselliğin ayıplanan, yasaklanan, utanılan bir şey olmadığını düşünelim bir an için. Bırakın bir ilişki için bir milyon dolar vermeyi falan, herkes istediği kişiyle yatar, aşk yaşar, kimse de öldürülmezdi.”

“Bir gencin ölümü elbette hiçbir şekilde aydınlık bir olay olamaz. Şayet iddialar doğruysa ve polis de sonuna kadar bu işi götürürse, işte o zaman o aydınlık yüzlü delikanlının ölümü de başka bir aydınlığa yol açacaktır.”

Eşcinsel eğlence mekânları içinde yer alan ünlü Love Kulüp’ün ortaklarından Engin Temel’in öldürülmesi olayı üzerindeki sır perdesi yenilir yutulur cinsten olmayan iddialarla birlikte esrarını hâlâ koruyor. Temel'in eşcinsel kulüp işletmecisi kimliği, küçümsenmeyecek medyatik yanı ve hayran kitlesine rağmen "bizim camia" nedense bu cinayeti görmezden geldi. Peki ama neden? En başta; sonuçta ortada sadece bir takım iddialar var ve Engin Temel cinayetini eşcinsellikle açıklamak için ellerinde bir delil olmadığı için haklı olarak susuyorlardır -susuyoruz- sonucuna varmak istedim. Oysa, cinayet sonrasında ortaya atılan  -ki aşağıda da değineceğimiz üzere bu iddiaların önemli bir kısmı bizzat "adını açıklamayan polis yetkililerine" atfen yazılmış- iddialar bir yana merhum Temel'in bir eşcinsel mekanı işletmesi dahi "bizim camia"nın alakası için yeterdi de artardı bile. Peki gerçekten neydi bizi bu cinayete uzak tutan düşünce. Acaba çok yakışıklı olması mıydı? Olabilir. İyi de bu aslında biz eşcinselleri daha da yakınlaştırmaz mıydı olaya? Yok, hayır suskunluğumuzun arkasında bir parça kıyamama olsa da bu da değildi. Peki ama neydi? Yan etkenlerle beraber kanımca suskunluğumuzun ana sebebi Engin Temel'i "öteki" görmemizden başka bir şey değildi. Bir milyon dolar, porsche cip, ünlü işadamıyla eşcinsel ilişki iddiası, binlerce dolarlık bar ortaklıkları, fotomodellik vs Engin Temel'i bizim gözümüzde "öteki" yapıyordu. Bu olay aklıma BirGün Gazetesi'nin Ergenekon tartışmalarının tavan yaptığı bir dönemde attığı "yiyin birbirinizi" manşetini anımsattı. Öyle ya, eğer iddia edildiği gibi 1 milyon dolarlık eşcinsel ilişki yaşayan birinin cinayete kurban gitmesi LGBTT aktivizmi çerçevesinin neresine koyulabilir ki? İşte Türkiye'de eşcinsel hareket denilen şeyin kabuğunun dışına çıkamaması, dahası asıl eşcinselliğin de bu kabuğun dışında yaşanmasının bariz gösterge ve sebeplerinden biridir bu aynı zamanda.
 
İddialar doğruysa şayet
Bakın cinayetten sonra Engin Temel’in bilgisayarında çıkan çok çarpıcı bilgiler, şayet doğruysa ve şayet bu bilgiler bazı güçlü eller tarafından gizlenmezse yıllardır eşcinselleri tu kaka eden bazı kişileri ve de suskunluk üzerine kurulu düzeni altüst edecek nitelikte. İddiaların doğruluk payı basına yansıyan haberlerde az çok kendini gösteriyor nitekim. Gazetelerde yer alan haberlerden alıntı: "Engin Temel’in bilgisayarında çıkan çok çarpıcı bilgiler, Engin Temel’in arkadaşı olduğunu söyleyerek Kanal D’deki Esra Ceyhan’ın programına telefonla katılan kişinin iddiasını destekler, baba Münir Temel’in savını çürütür nitelikte. Telefonda kimliğini açıklamayan kişi, "Engin, ilişki kurduğu işadamının verdiği 1 milyon dolarla üç bara ortak olmuştu. İlişkiyi bitirmeye kalkınca tehdit edilmişti" demişti. Münir Temel ise oğlunun kesinlikle eşcinsel ilişkiler içinde olmadığını söylemişti. Asayiş Şube Müdürlüğü dedektifleri 13 gündür olay üzerinde çalışıyor. Bir polis yetkilisi, katilin yakalanmasının an meselesi olduğunu söyledi. Engin Temel’in bilgisayarındaki bilgiler, önemli delillerden. Bilgisayarı titizlikle incelediklerini anlatan, adını vermek istemeyen bir dedektif, bilgisayarda Engin Temel’in özel hayatına ilişkin bazı bilgiler olduğunu söyledi."
 
Ve can alıcı nokta
Bakın aynı polis yetkilisi ne demiş, haberden alıntıya devam edelim: "Bilgisayarları incelemeye aldığımızı öğrenen birçok işadamı, isimlerinin medyada yer almaması için devreye tanıdıklarını bile sokmaya başladı” bilgisini verdi. Engin Temel’in eşcinsel aşk kurbanı olma ihtimalinin kuvvet kazandığını belirleyen polis, listedeki isimleri gizliyor. Engin Temel ile ilişkisi olan birçok eşcinsel işadamının da ifadesine başvuruldu. Gelişmelerin basında yer almaması için soruşturmayı gizlilik içinde yürüten polis, cinayetin kısa süre içinde çözüleceğine kesin gözüyle bakıyor." Nasıl, enteresan değil mi? Özellikle şu cümle: "Bilgisayarları incelemeye aldığımızı öğrenen birçok işadamı, isimlerinin medyada yer almaması için devreye tanıdıklarını bile sokmaya başladı". Hayır, yanlış anlaşılmasın “devreye tanıdıklarını sokanlar”, cinayeti örtbas etmeye ya da bu cinayetle ilişkileri olmadığını ispatlamaya falan çalışmıyorlar. Ya ne? Eşcinsel kimlikleri ortaya çıkacak diye bu kadar çaba sarf ediyorlar. İşte olay bu. Türkiye'nin eşcinsellik adlı sorununda can alıcı nokta da zaten bu değil mi? Aman beni kimse duymasın.
Hepimiz bu sistemin kurbanlarıyız
Engin Temel gencecik bir hayattı. Fotoğraflarını gördüğümde ne yalan söyleyeyim şu klasik duygulanmada olduğu gibi benim de içim burktu.
 
Estetikli olduğu söylenen yüzü ve bedeni herkese hitap eder güzellikteydi. Onun için "Erkeklerin ve kadınların arzu nesnesiydi" diyordu Oray Eğin, Akşam Gazetesi’ndeki köşesinde. Eğin, hızlı ve göze batar yükselişinden bahsederken "Ben her zaman hızlı yükselişlerden korkarım" diye de eklemişti. Açıkçası bu cinayet ve sonrasında söylenenler beni de ürkütmedi değil, yaşadığımız veya dayatılan hayatı düşündüğümde. Ama olayın iddialarla örülü detayları ortaya çıktıkça onun da aslında bu üç maymunu oynayan kör sistemin kurbanı olduğunu görmem fazla zaman almadı. Bugün inkar ve ezme politikasıyla paralel giden eşcinsel rant denilen bir gerçek var bu ülkede. Bir taraftan travestiler dövülüp öldürülüp gözaltına alınırken, açık eşcinsel kimlikli bireyler işlerinden, ailelerinden kovulurken, öldürülüp kuyulara atılırken, bir yandan da adeta beyaz erkek bedeni üzerine kurulu bir pazar var bu ülkede. Üstelik bu pazarın tarafları da inatla üç maymunu oynuyor. Varoşlardan İstanbul gece hayatında dalıp bu toplum, sistem ve egemenler tarafından yasaklanan o eşcinsellik denilen gerçek üzerinden hayatlarını idame etmeye çalışan gencecik insanlar var. Bu çok hazin bir şey.
 
Yasak olan her zaman pahalıdır
Bir an için Engin Temel cinayeti sonrasında ortaya atılan iddiaların doğru olduğunu, gerçekten bir işadamının onunla birlikte olmak için ona 1 milyon dolar harcadığını varsayalım. Bir de şu ünlü “Binbir Gece” adlı dizideki ahlaksız teklifi hatırlayalım. Orda patron, bir gece geçirmek için, çalışanı olan bir kadına 300 bin dolar teklif ediyordu. Hatırlarsınız teklifin hem kendisi hem de meblağı uzun uzun tartışılmıştı. Heteroseksüel bir ilişki dizide bile ancak 300 bin dolar ederken gerçek hayatta eşcinsel ilişki neden 1 milyon dolar edebiliyor. 1 milyon dolar olmasa bile bu toplumda ondan geri kalmaz gizli kapaklı son derece masraflı eşcinsel ilişkiler sır falan değil. Peki neden bu kadar pahalı oluyor bu tür ilişkiler? Cevabı "kokain neden pahalı?" sorusunun cevabında saklı aslında. Bu toplum eşcinsel ilişkiyi de tıpkı uyuşturucu gibi saklıyor, yasaklıyor. Yasaklı ve saklı, üstelik halk diliyle söyleyelim: "başı öne eğen" şeyler de elbette pahalı olur. Dahası bedel ödetir. Olaya bir de tersinden bakalım. Eşcinselliğin ayıplanan, yasaklanan, utanılan bir şey olmadığını düşünelim bir an için. Bırakın bir ilişki için bir milyon dolar vermeyi falan, herkes istediği kişiyle yatar, aşk yaşar, kimse de öldürülmezdi.
 
Herkesin beklediği katillerin bulunması
Engin Temel'in sayısı bini aşan arkadaşları ve hayranları cinayetin faillerinin henüz bulunamamış olmasının verdiği rahatsızlık karşısında Facebook'ta açılan sayfada şimdiden bir kampanya başlatarak tepkilerini ortaya koydular. 15 Ocak’ta "yılmayacağız" adıyla başlatılacak olan kampanyaya LGBTT oluşumların da katkılarıyla öncülük etmesi gerektiği kanısındayım. Bu kampanya ve katkı, cinayetin çözülmesi noktasında bir etkiye sahip olabilecek mi bilinmez ama, bu cinayetin her ne sebeple işlenmiş olursa olsun, beraberinde getirdiği iddiaların da  bir cevaba kavuşturulması bakımından kamu nezdinde de önemli ve beklenen bir sonuç olacaktır. Bir gencin ölümü elbette hiçbir şekilde aydınlık bir olay olamaz. Ama şayet iddialar doğruysa ve polis de sonuna kadar bu işi götürürse, işte o zaman o aydınlık yüzlü delikanlının ölümü de başka bir aydınlığa yol açacaktır.


Etiketler: insan hakları
İstihdam